Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

3 Nisan 2012 Salı

Keşke daha fazla kumaşla çalışabilseydik!


Bu süreç içinde Dr. Aysun Hanım’a giderek kontrollerimizi de ihmal etmiyorduk. Aysun Hanım hem gelişmeleri takip ediyor hem de zaman geçtikçe iğnelerin dozunu değiştiriyor, yeni iğneler ve ilaçlar veriyor, tedaviyi en güzel şekilde sürdürüyordu. Bu sırada yavaş yavaş tedavinin sonuna geliyoruz. Nursen’den yumurta toplama işlemine 1 ay kadar süre kaldı. Bir önceki ay Nursen’de 5 tane yumurta varken son bir aya girdiğimizde şansımıza 2 tane yumurta oldu. Tabii bu durumda alternatifimiz biraz olsun azaldı. Bu 2 yumurta üzerine yoğunlaşmamız gerekiyor.
 Artık yumurtaları olgunlaştırma çalışmaları başladı. Yeni bir iğneye başladık. Bu iğne sayesinde mevcut olan iki tane yumurtanın olgunlaşarak daha bir embriyo olması amaçlanıyor. Yeni iğnemize ve yeni şakalarımıza başladık. Yumurtalar olgunlaşacak, kocaman olacak diye uğraşıyoruz.

Bir akşam iğne yaparken Nursen’in aklına çok parlak bir fikir geldi; “Yumurtaların olgunlaşması için iğnelere ne gerek var ki? Olgunlaşma Enstitüsü’ne gönderelim daha iyi olgunlaşsınlar.” Süper fikirdi ama iğne yaparken söylenmez ki! Gülmekten gene iğneyi zor yaptım.
İki tane yumurta olunca Aysun Hanım laf aralarında bizi herhangi bir olumsuz duruma karşı hazırlıyordu. Tutmazsa bir daha deneriz, yöntemi değiştiririz, şu şekilde uygulamalar yaparız gibi. Öğrendik ki aslında bize en temel ve kısa olan tedavi şeklini uyguluyormuş. Tutmadığı takdirde biraz daha ağırlaştırılmış olan uzun tedavi yöntemine geçeriz dedi. Kısa olanı 3 ay sürüyor uzun olanı ne kadar sürüyordu acaba? Bunlara kısa protokol ve uzun protokol deniyormuş. Uzun protokolde daha fazla iğne, daha fazla ilaç, daha çok sıkıntı, bayağı zor olurdu sanırım.

Her zaman ilk seferde tutmayabiliyor. Sorun kadında da olabilir, erkekte de. İlk tedavinin etkileri devam edeceğinden ikinci denemede tutma ihtimali çok daha yüksek olabiliyor. Çünkü hazır bir tedavinin üstüne eklemeler oluyor. Erkek üzerinde de ikinci seferde bir takım tedaviler uygulanıyor. Bunları hiç merak edip sormadım bile.

Aysun Hanım  hem olacağı yönünde moral veriyor hem de herhangi bir aksilik durumuna karşı bizi hazırlıyordu. Aslında hiç gerek yoktu gibi geliyordu bize bu telkinler. Biz çok emindik ilk seferde tutacağından, çok inanıyorduk. Çünkü tedavi çok güzel gidiyordu ve bizim moralimiz çok yüksekti. Hadi tutmazsa da büyük ihtimalle bir daha denemeyecektik zaten. En azından o zaman ki düşüncemiz buydu. 

Aysun Hanım’ın bizi olumsuz duruma karşı teselli ederken bir benzetmesi vardı ki, bizim için ilginçti ve aramızda şaka konusu olmuştu. Hep “Mümkün olduğu kadar fazla kumaşla çalışmamız lazım”, “Keşke daha fazla kumaşla çalışabilsek” gibi benzetmeler kullanıyordu. Burada ki kumaş Nursen’de ki yumurta sayısıydı. Tüp bebek mi yapıyorduk, bedenimize göre İngiliz kumaşından bebek mi diktiriyorduk? Ama neyse ki kumaş diye diye sonunda kumaş işlenecekti.

Hem Aysun Hanım ve Evrim’den, hem çevremizden tüp bebek ile ilgili olumlu şeyler duyduğumuz kadar olumsuz durumlarda duyuyorduk. Defalarca denenip olumlu sonuçlanmayan tedaviler vardı. Tedavimiz olacak, gerekli işlemler yapılacak, Nursen hamile kalacak ve bir bebeğimiz olacaktı. Bu düşünceden hiç vazgeçmedik. Kumaş falan umurumuzda değildi. Tek kumaş olsun bizim olsun. Nursen onu Aysun Hanım’ın da desteğiyle en güzel şekilde teğeller, biçer ve diker nasıl olsa. Biraz megolomanca olacak ama sonuçta kumaşın imâlatı çok iyiydi. Nursen imâl ediyor nasıl olsa. Bende takviye yapınca olumsuz olacak hiçbir durum yok. 

2 Nisan 2012 Pazartesi

İğne yaparken “Hakkı Amca Metodu”

Bir gece Nursen’e “Bir zamanlar bizim sağlık memuru Hakkı Amca vardı. İğnelerimizi hep o yapardı. Yaparken de üflerdi. Tam iğneyi batıracağı zaman püfff diye üfler ve iğneyi hissetmezdik. Eli de hafifdi ve çok güzel iğne yapıyordu. Bende öyle yapmayı deneyeceğim bir dahaki sefere” dedim. Nursen tepkili bir şekilde “Ne o öyle. Olmaz öyle şey. Üflerken ağzından tükürük çıkar, mikrop çıkar, iğneyle mikrop kaparım” dedi. Ben de “Eh peki o zaman” diyerek konuyu kapattım. Ertesi gün ilk iğneyi Hakkı Amca tekniği ile yaptım. Nursen’e “Nasıldı acıdı mı?” diye sordum. Hiç hissetmediğini söyledi. İşte budur diye aklımdan geçirdim ama ne yaptığımı söylemedim. Kendisi de üflediğimi hissetmemişti. Bir sonrakinde gene aynı şeyi yaptım ve Nursen gene hissetmediğini söyleyince gülerek “Bak Hakkı Amca’nın tekniğini uyguladım” diye durumu açıkladım. Nursen’in çok hoşuna gitti. “Aa ne güzel dolu. Çok rahat oluyormuş meğerse. Bundan sonra hep böyle yap” dedi. O ilk tepkisinden eser yoktu ve düşüncelerinden  vazgeçmişti. O günden sonra iğneleri hep Hakkı Amca tekniği ile yapmaya başladım. Püüfff diye üfleyip pıt diye iğneyi batırıyordum. 

İğneci oldum


Ben iğne yapmaya, Nursen’de iğne olmaya alışmaya başladık. Yavaş yavaş tecrübe kazanıyordum ve her seferinde daha yumuşak, güzel yapıyordum. Hep göbekten yapıyordum iğneleri. Bir gün sol taraftan bir gün sağ taraftan. Göebek deliğinin 4 parmak yanından, işaret parmağım ve başparmağımla hafifeç sıkıp bombe yaptıktan sonra iğneyi batırıyordum. Ara sıra en son hangi tarafa yaptığımı karıştırıyorduk ama olsun. Bazen de iğneden sonra acımasa bile morarıklık oluyordu. Gerçi öpüyordum biraz geçiyordu ama gene de kalıyordu. “Öpiiiim geçsin” taktiği faydalı oluyor. Aslında bazen değil genelde morarıyordu ve bu morarıklık birkaç gün geçmiyordu. Aslında işe yaradığı da oluyordu. Ne tarafa yapacağımı belli ediyordu.
"Dün sağ tarafı morartmışım. Bugün sol tarafa yapacağım o zaman”.   

Bir süre geçtikten sonra bir baktık artık elek gibi olmuş Nursen’in göbeği. İçtiği sular oradan çıkacak diye korktuk. Esas haftada bir benim yapamayacağım, bilen birisinin gelip yapması gereken iğne biraz ağır oluyordu. Çok yoğun ve zor bir iğneydi. Evimizin  oralarda bulunan sağlık merkezine telefon ediyordum ve sağlık memuru gelip yapıyordu. Kalçadan olması gerekiyordu iğnenin. Yapıldıktan sonra bir müddet yanma ve ağrı veriyordu Nursen’e. Ama acı eşiği o kadar yüksek ve acıya dayanıklı ki buna da katlanıyordu Nursen. İğnelerin yanında ilaçlar da var. Onlarda hormonlu. Üstüne günde birkaç defa olmak üzere o ilaçları da alıyor.