Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

30 Mart 2013 Cumartesi

Hürriyet Cumartesi 30/03/2013 - Ben de Hamileyim

Bugün 30 Mart 2013.... 

Sabah Nursen'in heyecanlı haykırışı ile irkildim..

"Aşkım Hürriyet'in Cumhuriyet ekinde biz varız" diye bağırdı...
"Hürriyet'in Cumhuriyet eki ne yaaa" dedim şaşırarak...
"Aman işte Cumartesi eki" dedi..

Önce biz varız deyince galiba kız arkadaşları ile falan bir yerde bir şekilde çekilmiş fotoğrafları yayımlandı diye düşündüm ilk anda. Gerçi Nursen de fotoğrafımızı görünce ilk bir iki saniye "Yaa bu simalar hiç yabancı değil sanki" diye düşünmüş..

Hemen sonra dank etti ki haberimiz yapılmış... Bir süre önce Hürriyet Gazetesi'nden Mesude (Erşan) Hanım ile telefonda konuşmuştuk ve "sizi mutlaka haber yapmak istiyorum" demişti... Hemen e-posta yolu ile bir röportaj yaptık ve haberin çıkmasını bekliyorduk.

Bugün çıktı sonunda.. Gerçekten çok sevindik ve duygulandık.. Bizim için çok değişik bir durum oldu bu... Uzun zamandır yazdığım blogum haber olma niteliğine bile kavuşmuş artık meğerse..

http://www.hurriyet.com.tr/cumartesi/22928397.asp

İşte haberin linki burada... Bunu blogumu takip eden, okuyan herkesle paylaşmak istedim... Çok teşekkür ederim..

14 Mart 2013 Perşembe

Lâl, Babasının Yorganını Kullanacak


Artık doğuma sayılı zaman kalmıştı. Hazırlıklarımız tüm hızıyla devam ediyordu ve satın aldığımız oda takımının teslim zamanı gelmişti.  Bu sıralarda internette bir siteden Lâl’in odasının duvarlarına yapıştırmak için çok güzel çıkartmalar almıştık. Walt Disney kahramanları ve ceylanlı, kuşlu, sincaplı, kuşlu, ağaçlar falan olan çıkartmalar. Bir gün Nursen, ben, annem, teyzem, tesadüfen o zamanda Ankara’da olan dayım, anneannem hep birlikte Lâl’in odasına aldığımız çıkartmaları yapıştırdık. Biraz uğraştırıcı oldu ama çok güzel ve şirin bir oda oluyordu Lâl için. Daha öncede söylemiştim; Lâl doğmadan odası dahil her şeyin hazır olmasını istiyorduk. Çıkartmaları yapıştırınca oda tam bir bebek odası olmaya başladı.

Daha önceden de odada bulunan eşyaları dışarı atıp uçuk pembe bir tona boyatmıştık odayı. Aslında önce ben giriştim boyama işine ama tecrübesizliğimden ve acemiliğimden dolayı boyama işi pek başarılı gitmeyince işin ustası olan birini çağırdık ve ona yaptırdık. Boya rengini tutturabilmek için de bayağı bir uğraştık. Beyaz boyaya pembe renk karıştırarak uçuk bir pembe elde etmeye çalıştık ama bir türlü istediğimiz pembeyi elde edemedik. Boya ustası da “yeter artık bi karar verin” dercesine bakmaya başladı bize. Sonunda tutturabildik istediğimiz tonu.

Lâl’de annesinin karnında bize katılıyordu hareketleri ile. Sanki görüyormuş gibi tepkiler veriyordu hareket ederek. E tabii sonuçta onun odası olacak ve onun zevkine göre yapmamız lâzım.

Artık sadece mobilyaların gelmesi kalmıştı ki onlarda zaten 2 gün sonra tam söz verdikleri tarihte geldi. Bembeyaz, pembe topuzlu çok şirin bebek mobilyaları. Onları da yerleştirince Lâl’in odası tam olarak hazır oldu. Artık sadece dolaplarının içinin  yerleştirilmesi, yatağı, yatak takımları gibi ince detaylar kalmıştı. Ama artık bunlar kadın işi olduğundan Nursen, annem ve teyzem yapacaklardı. Babaannesi haftalar öncesinden dolaplar için örtüler dikmişti, yatak takımları hazırlamıştı. Esas güzel olan bir şey benim bebekliğimde kullandığım yorganı Lâl’in de kullanacak olmasıydı. Annem senelerdir saklamış o yorganı ve üstüne bir kılıf dikmiş ve Lâl için hazırlamıştı. Babasının 40 sene önce kullandığı yorganı artık Lâl kullanacaktı. Doğum zamanı tam havaların soğuduğu mevsime denk geldiği için yorgan için çok uygun zamandı. 

Lâl için bizim beğenerek aldığımız kıyafetler, tülbentler, annemin diktiği bezler, kuzeninden ve arkadaşlarımızın çocuklarından gelen daha yepyeni kıyafetler, eşyalar dolaplara yerleştirilmek üzere bekliyordu. Nursen, annem ve teyzem bir gün bir araya gelip tüm eşyaları ince ince uğraşarak dolaplara yerleştirdiler. Bayağı uğraştılar ama değdi.

Gerçi tüm bunları yaptık ama Lâl tabii ki doğar doğmaz kendi odasını kullanmayacaktı. Ama olsun gene de hazır olsun her şeyiyle istiyorduk. İlk etapta, en azından ilk 6 ay Lâl bizim odamızda yatacaktı. Üçümüz aynı odayı paylaşacaktık. Böyle olması özellikle Nursen için daha sonrada benim için çok daha iyi olacaktı. Hem Lâl devamlı kontrolümüz altında olacaktı hem de 2-3 saatte bir kalkıp meme emeceği için Nursen'e daha kolay olacaktı.

Bizim odaya da gerekli olan tüm ekipmanı hazırlamaya başlamıştık. Bir park yatağımız vardı. Ona gidip hamak da denilen ek kat aldık. Park yatak derin olduğundan Lâl’i içine bırakıp almak zor olacaktı çünkü. Ek kat sayesinde daha yüksekte kalacağı için bu iş daha kolay olacaktı bizim için. Ek katı takıp üzerine de bebek için uygun bir yatak koyduk. Bunların yanı sıra uyurken müzik dinlemesi için cd çaları ve sonradan satın aldığımız minik hoparlörleri, soğuklara karşı ve banyodan çıktıktan sonra ısınması için minik elektrikli sobasını, altını değiştirmek için bezlerini, kremlerini, losyonunu, gece uyurken rahat nefes alması için buhar makinasını kısaca her şeyi yerleştirdik bizim odaya. Sonuçta birkaç ay bile olsa üçümüzün odası olacaktı. Hatta loş ışık olması için aldığımız düşük ışık veren ampulü abajura taktık. Lâl’in park yatağı dışarıya bakan duvara baktığı için o duvarı da ısı yalıtımını sağlaması ve dışarıdan soğuk gelmemesi için bu amaç için üretilen bir malzeme ile kapladık.

Lâl doğup eve geldiğinde her şey hazırdı artık. Tabii bunları öyle bir anlattım ki sanki 2-3 günde hepsini yapmışız gibi oldu. Yavaş yavaş yaptık ama doğumdan 2 gün önce her şey hazırdı. 



10 Aralık 2012 Pazartesi

Doğmamış Bebeğe Müzik Dinletmek


Daha bebek anne karnında iken müzik dinlemesinin çok iyi olduğunu öğrendik bir yerlerden. Uygulayan bir iki arkadaşımızla da konuştuk ve gerçekten doğduktan sonra müzik dinleyen bebeğin daha sakin, uysal olduğunu söylediler. Bunu bizde uygulamaya karar verdik. Benim bir tane cd çalarım vardı. Evde bir tanede büyükçe bir kulaklık bulduk. Sonra gidip birkaç tane bebekler için hazırlanmış olan klasik müzik cd’leri aldık. Bebekler için olmasının özelliği çok bas ve yüksek tonların müziğe verilmeden daha yumuşak şekilde çalınmış olmasıydı.

Evde televizyon karşısında falan otururken Nursen kulaklığı göbeğine takıyordu ve Lâl’e müzik dinletiyordu. Gerçi komik bir görüntü oluyordu Nursen’in karnında kocaman bir kulaklık takılı olması. Ama Lâl hayatından memnun görünüyordu.  Bazen müzik ile hareketleniyor bazen de sakin sakin duruyordu, belki de uyuyordu. Ama müzik dinlemenin iyi geldiği kesindi. Müziğin etkisinin ne kadar iyi olduğunu Lâl doğduktan sonra gerçekten gördük.

Ama Lâl’in tarzı sadece klasik müzik değilmiş meğerse. Bir gün efsane rock grubu Rolling Stones ile ilgili belgesel film seyrederken konser görüntüleri çıkıp müzikler başladığında Lâl’de müthiş bir hareketlilik oldu. Demek ki rock müzik de sevecekti. Buna bir rock sever olarak ben çok sevindim. İleride cd arşivim Lâl için büyük bir müzik kaynağı olacak sanırım.

Lâl iyice hareketlenmişti ve dışarıdaki olaylara ve müziklere de tepkiler vermeye başlamıştı aynı Rolling Stones’un şarkılarını duyunca hareketlenmesi gibi. Arkadaşlarımızla birlikteyken sohbet ortamlarında konuşmaları, gülmeleri duyunca o da hareketleniyor, sanki bizimle aynı ortamı yaşıyordu. Sosyal bir çocuk olacak diye düşünmeye başladık. Hatta Nursen ile ben sohbet ederken de tepkiler veriyordu.

Nursen zaten devamlı Lâl ile konuşuyordu ama bende sık sık Nursen’in göbeğine doğru yaklaşıp Lâl’e daha yakın olarak konuşuyordum. Benim konuşmalarıma da tepkiler vermeye başlamıştı artık. Bir seferinde Lâl öpmek amacı ile Nursen’in karnını öperken ya eli ya da ayağı ile öyle bir hareket yaptı ki suratımın ortasından bir şey bastırarak geçti. Hani şu masaj koltuklarında olduğu gibi. Bu çok hoşuma gitti. Bu tip tepkiler almak gerçekten çok güzel ve tarifi imkânsız bir mutluluktu. Hem benim için hem de Nursen için.