Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers
hamilelik haftaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hamilelik haftaları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Uçağa binmek için hamilelik raporu


Aslında uçak günümüzde en güvenli ulaşım aracı ama gene de hamile kadınlarda bir endişe yaratıyor. Hava yolu şirketlerinin de hamilelerden illâ ki rapor istemesi bu endişeyi daha da arttırıyor. Nursen’de de biraz endişe oldu tabii ki. Ama hamileliğinin 22. haftası olduğu  için düşük riski, mide bulantıları, uykusuzluk hâlleri gibi sorunlar bittiğinden uçağa binmesinde hiçbir sakınca yoktu. Bunu doktor arkadaşlarımıza da sorarak teyit ettik ve emin olduk.

Aslında 28. haftaya kadar hamileler uçağa raporsuz binebiliyorlar. Rapor esas olarak 28. – 35. haftalar arasında uçağa binecek hamileler için isteniyor. Fakat 35. haftadan itibaren hamilenin uçağa binmesine izin verilmiyor. Gene de havayolu şirketi rapor istiyordu her ihtimale karşı.

Rapor sorun değil. Tabii ki her zaman olduğu gibi hemen Evrim’i aradık. O da hem uçağa binme konusunda hiçbir sakınca olmadığını hem de raporun sorun olmayacağını, tüp bebek merkezinde hemen bir rapor hazırlatıp Aysun Hanım’a imzalatabileceğini söyledi. Madem rapor sorunumuzda yoktu artık rahat rahat gidebiliriz Güzelçamlı’ya.

Hazırlıklarımızı tamamladık. Tatil alışverişi, Nursen’e hamile alışverişi derken her şey tamam. Bunları bavula tıkıştırıp yola çıkacağız. Ama bavula değil bavullara tıkıştırdık anca. İki kişi bir tatile ne kadar eşya ile gidebilir ki? Biz 2 büyük bavul ağzına kadar dolu, 2 çanta ağzına kadar dolu, 1 tane de sırt çantası o da ağzına kadar dolu. Sanki tatile gitmiyoruz göç ediyoruz. 5 hafta kalacağız ya evi taşıdık neredeyse. Gardırobu söküp götürsek daha kolay olacaktı sanki.

Güzelçamlı’da dolmuşta bir çift ve kucaklarında bir bebek vardı. Birkaç aylık bir bebek. Tatile geldikleri belliydi. Bir otelin önünde dolmuştan indiler ve yanlarında sadece orta boy bir bavul ve bir el çantası vardı. Hem de kucaklarında küçücük bir bebekle. Nursen’le aynı anda dönüp birbirimize baktık ve “Yuuhh bize” dedik. İnsanlar kucağında bebekle bu kadarcık eşya ile geliyor, biz daha hamile halimizle neredeyse bir traktör eşya getirdik. Lâl doğduğunda kamyonla geleceğiz demek ki.

Emel’de bizimle gelecek Güzelçamlı’ya. Nursen’in çok yakın arkadaşı. Emel’in gelmesi iyi olacaktı. Güzel zaman geçireceğiz demektir. Esas Nursen için daha iyi olacak. Yanında bir kadın olarak kendisini anlayabilecek, destek olabilecek yakın bir arkadaşının olması iyi gelecek Nursen’e. Yazlıkta annem de olacak tabii ki ama Emel daha farklı tabii ki.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Detaylı Lâl görüntüsü..


Doktorun bize verdiği bilgiler gerçekten çok ilginçti. Öncelikle her şeyin çok güzel ve yolunda olduğunu, bebeğin gelişiminin çok güzel olduğunu ve hiçbir sorun olmadığını söyledi. Bakın şu midesi, şunlar böbrekleri, elleri burada ve parmakları tas tamam, ayakları bunlar ve kocaman, parmakları tamam, kemik yapısı gayet normal, kalbi yerli yerinde ve gayet düzenli atıyor, ciğerleri çok iyi diyerek hem gösteriyor hem anlatıyordu.

Daha sonra biraz daha detaylara girerek gözünde katarakt olmadığını, sindirim sisteminin çok iyi olduğunu, kan dolaşımının normal olduğunu söyledi. Bu kısmı bizi gerçekten şaşırttı. Anne karnındaki bebeğin gözündeki kataraktın olup olmadığını bile görebiliyordu. Ciddi hastalıkların tespiti için kullanılan nükleer tıp, bir bebeğin daha doğmadan hatta henüz 20 haftalık iken herhangi bir sorununun olup olmadığını da tespit ediyor. Bu anne ve baba için gerçekten rahatlatıcı bir kontrol. En azından biz öyle hissettik. Gerçi Allah korusun herhangi bir sorun olsa ne yapardık bilmiyorum. Acaba hamileliği sonlandırmaya bile karar vermemize sebep olacak bir durum olabilir miydi? Olsa ne yapardık? Bebeği o sorunlu şekilde dünyaya getirmek hem bebek için hem bizim için nasıl bir sonuç doğururdu? Bunları düşünmek bile çok hassas ve rahatsız edici aslında. Neyse ki bizim bebeğimizde hiçbir sorun yoktu ve bunları düşünmek zorunda kalmadık. En içten şekilde dilerim ki hiçbir anne – baba adayı da  bu duruma düşmesin ve bunları düşünmek zorunda kalmasın. Çok zor ve üzüntü verici bir durum. İhtimali bile çok rahatsız edici ve üzücü.

Lâl’imizin çok iyi olduğunu, gelişiminin çok güzel gittiğini, sağlıklı olduğunu gördük. Benden ve Nursen’den mutlusu yok. Heyecanla hayatımıza girmesi için sabırsızlanıyoruz. Zaman da hızla ilerliyor. 20 hafta geçti yani 5 ay. Hamilelik süreci hafta hafta ilerliyor ve böyle hesaplanıyor, planlanıyor. Ay hesabına çevrildiğinde ise tam tutmuyor. Mesela hafta olarak 5. ay bitmiş oluyor ama ay olarak bakıldığında 5. ayın bitmesine daha birkaç gün var. Bizde kendimizi hafta hesaplamalarına alıştırdık artık.

5 Haziran 2012 Salı

Hamilelik sırasında ilaç kullanılması


Nursen’in baş dönemsi ile ilgili bir rahatsızlığı var. Bir zamanlar gittiği doktor menier teşhisi koymuş ama sonradan başka bir doktordan öğrendik ki menier değilmiş rahatsızlığı. Orta kulaktaki kristallerin bozulması yüzünden şiddetli baş dönmesi oluyormuş Nursen’de.

Senede bir iki defa tutuyor ama tam tutuyor. Şiddetli şekilde başı dönüyor. Ayakta duramıyor hatta kafasını bile kaldıramıyor. Gerçekten çok sıkıntı verici ve zor bir rahatsızlık. Üstüne üstlük 2-3 gün devam edebiliyor.

Gene tuttu bu rahatsızlığı. İlaç alması gerekiyor ama hamilelik durumu yüzünden alamıyor. Ne yapsak derken bari doktora soralım diye düşündük. Önce kontrollere gittiğimiz doktorumuzu aradık. İlk aramada ulaşamadık. Biraz süre geçtikten sonra ki iki üç aramada daha ulaşamadık. Hani bize “Ne zaman isterseniz cep telefonumdan arayıp ulaşabilirsiniz” demişti. Bu ona ilk ulaşamamamız oldu. Çok daha sonra bize geri döndü ama iş işten geçmişti. Başka bir jinekolog arkadaşımı arayıp durumu söyledim ve gerekli olan ilacı kullanabileceğimizi söyledi. Bu ilacı alınca Nursen rahatladı. Gerçi bu rahatsızlık için hiçbir ilaç işe yaramıyormuş ama biz o zamanlar kesin rahatsızlığı menier olarak bildiğimizden ilacı aldık. Tabii gene faydası oldu ama geçici bir süre.

Hamilelik sürecinde mutlaka ilaç alınması gereken durumlar olabiliyor. Mutlaka ilaç alınması gerekiyorsa bunu önce doktora sormak gerekiyor. Alınacak ilaç anneye ve bebeğe zarar verici olabilir. Ancak ufak baş ağrıları, halsizlik gibi durumlarda alınabilecek tek ilaç içinde parasetamol içeren ilaçlar. İçilebilecek en zararsız ilaç bu. Bunu danıştığım tüm doktorların tavsiyesi üzerine söylüyorum. Yine de hamilelikte doktora danışılmadan hiçbir ilacın kullanılmaması gerekiyor.

Hatta sadece ağızdan alınan ilaçlar değil cilde sürülebilecek ilaçlar da buna dahil. Kas gevşetici, nemlendirici türü kremler gibi cilde sürülerek kullanılan ilaçlar bile direkt kana geçerek bebeğe zararlı olabiliyor. 

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Hamilelik sürecinde alınması gereken notlar


Nursen’e son regl olduğu tarihi, yumurta toplanma tarihini ve transfer tarihini sordu doktor. Burası çok önemli, bu tarihlerin mutlaka not alınması lazım. Doktor değiştirme durumunda veya yapılacak başka kontrollerde bunları muhakkak soruyorlar. Küçük bir defter edinilip bu ve bunun gibi tarihleri, önemli noktaları not almakta büyük fayda var. Doktorumuz bu tarihler ile kabaca bir hesaplama yaparak doğumun Ekim ayının 3. haftası ile Kasım aynın ilk haftası arasında bir tarihte olacağını söyledi. Bu bizi biraz daha heyecanlandırdı. Artık tahmini doğum tarihini biliyorduk ve Nursen’in doğum tarihine yakın bir tarihte olacaktı.

Nursen’de disk kayması olduğu için ve zaten tüp bebek olmasından dolayı riskli gebelik grubunda olduğundan doğum sezaryen ile olacaktı. Normal doğum bu tip durumlarda riskli olabilirmiş. Hem anne hem bebek için. Bizimde kafamıza yattı, en güzeli sezaryen olacaktı Nursen için.

Bu konuşmaların üzerine doktorumuz bizi ultrasona aldı. Hamileliğimizin 8. haftasındaydık. Muayeneye göre çok güzel ve sağlıklı bir bebek olduğunu söyledi. Gene kalp atışlarını dinledik. Anlayabildiğimiz kadar, ekrandaki görüntüden bebeğimizi gördük. Daha birkaç milimetre büyüklüğündeydi. Gerçekten görüntüden neredeyse hiçbir şey anlaşılmıyordu ama orada bir canlı vardı işte ve o canlı bizim bebeğimizdi. Görerek pek bir şey anlamasak da kalp atışlarından ne olduğunu çok iyi anlamıştık.

Ultrasondan sonra tekrar odaya geçtik ve bize ikili tarama yaptırmamız gerektiğini söyledi doktorumuz. Bunun için Nursen kan verecekti ve bu kandan bebeğin down sendromu v.b. gibi hastalık riskine bakılacaktı. Hemen muayeneden sonra hemşire kan aldı ve 5 gün sonra sonucu alabileceğimizi söyledi. Tekrar muayeneye gelip doktorumuza sonuçları gösterecektik.


Nursen'in kolundan yanlış hatırlamıyorsam 2 tüp kan alındı. Fakat kan verdikten sonra Nursen'in kolunda normalden fazla kanama oldu. Bunun sebebi her gün yaptığımız kan sulandırıcı iğneler yüzündenmiş. Normal bir durum ve telaşlanacak bir şey olmadığını söyledi hemşire ve ufak bir müdahele ile kanı durdurdu.

Bu sıralarda Nursen’in bir arkadaşının getirdiği kitaplardan da yararlanıyorduk. Hafta hafta gebeliğin aşamalarını ve bebeğin hangi durumda olduğunu, annenin nelerle karşılaşabileceğini anlatıyordu bu kitaplar. Hep elimizin altındaydı ve her yeni haftada açıp o hafta neler olacağını okuyorduk. Hamileliğimizin ve bebeğimizin gelişimini bir de kitaplardan takip ediyorduk. Ben birde bilgisayarda tarihlerle birlikte hafta hafta gösteren bir tablo yaptım. Hangi tarihte kaçıncı haftada olduğumuzu oradan takip ediyorduk. Bu tablo öncesini hatırlamamız için de faydalı oluyordu bize. Hatta bu tablonun yazıcıdan çıktısını alıp buzdolabının kapısına yapıştırdık. Gerçekten aldığımız notlar gibi bu tablonun da çok faydasını gördük. 


Devam edecek...