Nursen’in
hamile haliyle denize ilk girdiğinde Lâl’in de çok hoşuna gitmiş olacak ki
hemen hareket etti. Daha doğrusu hareket etmiş demem daha doğru olur, ben
hissedemedim tabii ki. Denizin serinliği, suyun içinde hafiflemesi çok hoşuna
gitmişti herhalde. Sonraki denize girişlerimizde de her zaman olmasa bile
genelde Lâl hareket ediyordu. Özellikle Nursen yüzerken hareketleri artıyordu.
Belki de Lâl Hanım’ı rahatsız ediyordu Nursen yüzerken yaptığı hareketlerle.
Lâl doğduğunda suyu ve yüzmeyi, denizi sevecek diye düşünüyorduk.
Nursen, sırt
üstü denizin üzerinde yattığında büyüyen karnı suyun üstünde küçük bir adacık
gibi görünüyordu. Çok hoş ve eğlenilecek bir görüntü oluyordu. Böylece hem
deniz suyu hem de güneş ışınlarının verdiği vitaminden yararlanıyordu Lâl.
Güzelçamlı’ya
gelirken en büyük hayalimiz temiz hava, bol gıda ve doğal beslenmeydi. Çünkü
burada her şey doğal. Pazartesi günleri köyün pazarı var. Köylüler
bahçelerinde, tarlalarında yetiştirdikleri sebzeleri, meyveleri getirip
satıyorlar. Büyük şehirde organik diyerek fahiş fiyatlarla satılan sebzeler ve meyveler
bu pazarda çok komik fiyatlarla satılıyor. Mesela Güzelçamlı pazarında bahçede en
doğal şekilde yetiştirilen domates Ankara’da
nasıl üretildiği belli olmayan domatesin fiyatının üçte biri fiyatına satılıyor.
Onlardan alış veriş yapıyorduk, hem doğal hem ucuz. Böyle doğal olarak
beslenmek özellikle Nursen için çok iyi oluyordu. Tabii ki dolaylı olarak Lâl
için.
Birde bizim
senelerdir sütümüzü getiren Mehmet Abimiz var. Kendi inekleri var, bahçesi var,
arıları var. Geldiğimizde hemen bulduk Mehmet Abi’yi. Nursen’in durumunu
söyledik ve bize bahçesinde ne yetiştiyse taze taze getirmesini istedik. Sağ olsun
hemen her sabah artık o gün ne varsa getiriyordu. Domates, taze fasülye, biber,
salatalık. En doğalından, en güzelinden. Nursen bunlarla beslendi bir ay
boyunca. Kesinlikle çok çok faydasını da gördü. Lâl’in gelişimi içinde çok iyi
oldu bu beslenme. Ankara’da olsak nerede ve nasıl yetiştiği belli olmayan
sebzeleri, meyveleri yiyecektik. Gerçi sonuçta tatil bitecek gene Ankara’ya
dönüp o yaşama devam edecektik ama hiç değilse bir ay boyunca bu şekilde
beslenecekti Nursen ve Lâl.