Çocuklarımızın yaşları ilerledikçe meraklarından kaynaklanan soruları artmaya başlar. "Niye?" "Nasıl?" sorularının ardı arkası kesilmez. Anne babalar bu sorulara sabırla yanıt verir veya vermeye çalışır. Ama anne babaların en zor durumda kaldıkları, nasıl cevap vereceklerini bilemedikleri, hangi dille anlatılması gerektiğine karar veremedikleri en zor soru ise bir gün çocuğun gelip "Ben nasıl doğdum? Bir çocuk nasıl dünyaya gelir?" diye sorması olur.
Bu soruyu duyan anne babaya genelde günümüz gençlerinin tabiriyle "Kal gelir". Bir yere bakar, bir duvara bakar, bir çocuğa bakar, bir birbirlerine bakarlar, suratların şekli değişir, ağızlardan anlamsız mırıldanmalar ve sesler çıkmaya başlar. Çocuk ise heyecanla sorusunun cevabını beklemektedir ama çoğu zaman bu cevabı alamaz. Alsa bile yeterli düzeyde olmayan, geçiştirici cevaplardır. Hani eskilerin dediği gibi "Seni leylekler getirdi" demek de işe yaramıyor çünkü zamanımız "teknoloji" çocukları bu palavrayı yemiyor artık.
İşte her anne babayı bu durumdan kolayca kurtarabilecek, çocuğa eğlenceli şekilde bu bilgiyi verebilecek bir kitap "Veli Nereye Gitti?"...
300 milyon spermden birisi olan Veli, yüzme yarışına büyük bir azimle hazırlanıyor.. Birincilik ödülü ise sihirli yumurta... Acaba Veli bu yarışı kazanabilecek mi?
Bence kitabı önce anne babaların çok dikkatle okumaları gerekiyor. Sonra da çocuğuna okuması... Okurken çocukla beraber, muhteşem çizilmiş animasyonlar üzerinde de konuşulup yorumlar yapılabilir. Bir bebeğin nasıl dünyaya geldiği çok sade, açıklayıcı ve çocuğun anlayabileceği düzeyde eğlenceli şekilde anlatılmış. Aynı zamanda animasyonlarla da güçlendirilerek görsel olarak çocuğun zihninde şekillenmesi amaçlanmış. Sonuçta siz anne babalar da rahat bir nefes alıp şekilden şekile girmek zorunda kalmayacaksınız..
Her anne babanın elinin altında, çocuğunun kütüphanesinde olması gereken muhteşem bir kitap "Veli Nereye Gitti?"... Nicholas Allan yazmış ve Türkçe'ye Nil Gün çevirmiş.. Kitap Kuraldışı yayınlarından çıkmış... Kitap evlerinde ve internet üzerinden rahatlıkla bulabilirsiniz...
Kızım Lâl tüp bebek yöntemi ile dünyaya geldi... Tüp bebek tedavisi süresince çok güzel, değişik ve unutulmayacak günler geçirdik. Lâl doğduktan sonra bunları yazmaya karar verdim ve işte bu blogu açarak yazmaya başladım. Sonra kendimi kaptırmışım ve hamilelik sürecini de yazdım. Tüm bu süreci bir babanın gözünden ve bakış açısı ile yazdım. Ben bir "tüp babayım".. Hikâye bitti artık Lâl doğduktan sonra yaşadıklarımı yazacağım...
Öne Çıkan Yayın
Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"
Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor
Anasayfa » sperm
sperm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sperm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
7 Ocak 2016 Perşembe
26 Nisan 2012 Perşembe
Naçizane tüp bebek tavsiyeleri: Tedavide dikkat edilmesi gerekenler - 2
Dar iç
çamaşırı ve dar kot pantolon giymeyin. Bu şekilde sıkışma spermleri zorlayarak
kalitesizleşmesine yol açıyor. En güzeli boxer ve biraz bol pantolonlar.
Bol bol
yürüyüş yapın ve hareket edin. Sürekli oturmak ve hareketsiz kalmak spermlerde
tembelliğe neden oluyor. Tabii ki
yürüyüşü bir nefeste 30 km yaparak abartmayın. Günde 45 dakika kadar yeterli
oluyor. İş yerinde sürekli oturarak yaptığınız bir göreviniz varsa yarım saatte
bir kalkıp birazda olsa hareket etmeye çalışın.
Beslenmenize
çok dikkat etmeniz ve sıkı beslenmeniz
gerekiyor. Fındık, fıstık, badem, ceviz gibi kuru yemişler yemek çok faydalı.
Keçi boynuzu inanılması güç ama çok çok
faydalı. Odunun içine 2 damla bal konulmuş gibi bir şey ama bayağı işe yarıyor.
Daha çok haşlayarak suyunu içmek iyi geliyor. Daha öncede yazmıştım ama yeri
gelmişken tekrar edeyim. Yarım litre sura 5-6 adet keçi boynuzunu iki üç
parçaya kırıp atın ve kaynatın. Kaynadıktan sonra 10 dakika kadar demlenmesini
bekleyin. Bu suyu sabah akşam birer bardak için. Tatsız tuzsuz saçma sapan bir
içecek ama faydası çok fazla. Aynı zamanda sabahları bir tatlı kaşığı keçi
boynuzu pekmezi yemek çok faydalı. Kırmızı meyvelerde çok faydalı. Özellikle
kuru kırmızı erik. Günde bir avuç yenmesinde fayda var. Nar ve domates de çok
faydalı. Özellikle közlenmiş veya pişmiş domates çok daha faydalı. Kırmızı et
ve balık her durumda olduğu gibi sperm kalitesi için de çok iyi geliyor. Ama
ızgara olması gerekiyor.
Düzenli ve
kaliteli uyku çok önemli. Günde en az 7 saat uyuyun ve kaliteli uyumaya
çalışın. Şöyle bir yatın, yattığınız gibi de kalkın, huzurlu ve dinç şekilde.
Son 10 gün
çok sıcak banyo, sauna gibi ortamlardan kaçının. Bu kadar sıcak hiç iyi değil
spermler için. Hatta duşta sonlara doğru testislere 2-3 dakika uygulayacağınız
soğuk su çok iyi gelir. Belki ilk başta alışık olmayanlar için zor olur ama
hemen alışılıyor. Hatta bunu son 10 gün değil tedavi süresince uygulamak daha
faydalı olabilir.
Düzenli
kullandığınız ilaçlar varsa bunları mutlaka doktorunuza söyleyin. Gerçi siz söylemeden
o zaten soracaktır. İlaçların ne olduğuna göre doktorunuz size tavsiyelerde
bulunacaktır.
Bunlar anlattıklarım
aslında kilo aldıracak yöntemler. Sperm kalitesini yükselteyim derken kilolarla
başınız derde girebilir. Ama hiç kafanıza takmayın. Tedavi güzel şekilde
sonuçlanıp bebeğiniz olduğunda yaşayacağınız hareketlilik bu kiloları atmanıza
yardımcı olacak. O bebeği kucağınıza almak için yapacağınız her şey değiyor
emin olun.
25 Nisan 2012 Çarşamba
Naçizane tüp bebek tavsiyeleri: Tedavide dikkat edilmesi gerekenler - 1
Tüp bebek
yaptıracak çiftlerin özellikle erkeklerin yapması gereken, dikkat etmesi
gereken bazı durumlar var. Beslenme gibi, yaşam düzeni gibi. Üç ay önceden
bunlara uyarak yaşamaya başlanılması gerekiyor. Gerçi tüp bebek yapmayıp doğal
yollardan bebek sahibi olmayı düşünüyorsanız bunları gene yapmanız faydalı
olacaktır. Çünkü bu anlatacaklarım sperm kalitesinin yükselmesini sağlayacak
faktörler.
Tüp bebek
tedavisine başlamadan önce elinizde olmadan da bazı faktörler sperm kalitesini
olumsuz yönde etkilemiş olabilir. Bilgisayar başında saatler geçirmek olumsuz
etkileyen sebeplerden birisi. Ama günümüzde gerek iş gerekse özel yaşantımızda
bilgisayarsız bir hayat çok zor. Mutlaka bir şekilde bilgisayarla zaman
geçiriliyor. Hele ki diz üstü bilgisayarlar özellikle kucağa konularak
kullanılıyorsa gerçekten çok zararlı. Birde bilgisayarın ısınması ile yayılan
ısı iyice zarar vermektedir. Zaten sıcak ne şekilde olsun sperm için zarar
veriyor. Bu tip bilgisayarı diz üstü bir
sehpa üzerinde kullanmak zararını azaltabilir. Bunun yanında o bilgisayar ile
internete kablosuz olarak bağlanılıyorsa zararı arttıran önemli bir faktör. Gerçi
kablosuz bağlantılar bilgisayar başında olmasanız bile zarar verebiliyor.
Akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlar da sperm kalitesine zarar veren diğer
unsurlar. Cep telefonlarını pantolon cebinde taşımak veya kılıf içinde kemere
takarak taşımakta direkt zarar veriyor spermlere. Ama ceket cebine koysanız bu
seferde kalbe zararlı. Eğer bir çantanız yoksa nerenize koyarsanız koyun bir
yerden zarar veriyor. Sanırım bu durumda eskiden sigara paketlerinin taşındığı
gibi çorapta taşımak en iyisi.
İş hayatı
veya özel hayattaki olumsuzluklardan doğan sinirlilik durumu ve buna bağlı
olarak gelişen stresli bir yaşam da sperm kalitesini etkiler. Gerçi artık
günümüzde stresten kaçmak, hayatı toz pembe yaşamak, her olayda Grease
filmindeki gibi dans ederek, şarklı söyleyerek tepki vermek çok zor. Hayat
şartları, maddi zorluklar, insan ilişkileri stresten uzak kalmayı olanaksız
kılıyor.
Önceden
gerçekleşen bu sperm kalitesinde ki bozulmaları normale hatta iyiye çevirmek
için sperm verme işleminden 3 ay öncesinden yapılmaya başlanması gereken birkaç
tavsiye işinize yarayacaktır.
Devam edecek....
24 Nisan 2012 Salı
Naçizane tüp bebek tavsiyeleri: Tüp bebek utanılacak bir şey değil
Tüp bebek
yaptırmak genelde utanılan, gizlenen bir durum. Özellikle erkek için. Erkekler
tüp bebek yaptırınca kendilerinde bir eksiklik varmış gibi görüyorlar.
Erkekliklerinde bir sorun olduğu sanılacakmış diye düşünüyorlar. Tüp bebek
yaptırılıyorsa mutlaka bir problem vardır. Bu erkekte de olabilir kadında da.
Bu sorun erkeğin sperm kalitesizliği olabilir, kadında yumurta oluşumunda sorun
olabilir. Hatta tamamen kısırlık da olabilir. Ama bunların hiç biri sorun
değil. Hele ki kesinlikle utanılacak bir durum değil. Bu durumu oluşturan
birçok etken olabilir hayatımızda. Hiç spermi olmayan bir erkekte bile tedavi
ile sperm oluşturularak döllenme sağlanabiliyor.
Bunları
sıkıntı yaparak, kendinizi strese sokarak tüp bebek tedavisine devam
ediyorsanız olumsuz sonuçlanma ihtimali çok yüksek. Bu tedavide en önemli
unsurlardan biri belki de en önemlisi yüksek moral, rahat bir ruh hali,
olaylara olumlu bakabilmek. Eğer kendinizde bir sorun olduğunu kafanıza takarsanız
bu moralinizi çok olumsuz etkiler.
Tüp bebek
tedavisi ülkemizde de çok artmış durumda. Her yaş grubundan çiftler bu yönteme
başvurabiliyor. Bizim tedavimizi olduğumuz tüp bebek merkezinde bizim gibi 38
yaş ve üzeri çiftler de çok vardı, 20’li yaşlarda olan çiftler de. Ama olayın
güzel yanı başarı oranının çok yüksek olması. Bu tedavi yöntemi o kadar
ilerlemiş ki artık çok yüksek yüzdelerle başarı sağlanabiliyor.
Tüp bebek
yaptığınızı sanki çok gizli bir olaymış gibi saklamanıza gerek yok. Tabii ki
gazeteye ilan verip herkese duyurun demiyorum ama kendinize yakın olan
kişilerden de saklamak için özel bir çaba sarf ederek kendinizi sıkıntıya
sokmayın. Nasıl olsa sık görüştüğünüz kişiler, aileniz, arkadaşlarınız bu kadar
iğne ve ilaçlarda tedavi olurken bir şeylerin farkına varacak. Aileyle veya
arkadaşlarınızla beraberken iğne saatiniz geldiğinde, iğneyi yapmak için nasıl
bir oyuna başvuracaksınız? Hadi çaktırmadan hallettiniz iğneyi. Ama bu iğne
yaparken de sıkıntılı ve acılı bir sonuca yol açabilir. Aceleyle, gizli saklı
yapacaksınız çünkü. Biz öyle bir durumda gayet rahat biçimde “Hadi bakalım iğne
saatimiz geldi” diyerek bir köşeye çekilip gayet rahat iğneyi yapıp güle oynaya
ortama dönüp kaldığımız yerden devam ediyorduk. Hatta arkadaşlarla aramızda
şaka konusu bile yapıyorduk. Kimseden saklamadık bu tedaviye devam ettiğimizi
fakat illa ki her görüştüğümüz kişi de bilsin diye uğraşmadık. Hatta
yakınlarımızla paylaştığımızda bizlere verdikleri destek, moral, ellerinden
geldiğince yaptıkları yardımlar çok önemli güç ve moral verdi bize.
Tüp bebeğe
şüpheyle de yaklaşılabilir. Sonuçta erkekten alınan sperm ile kadından alınan
yumurta laboratuvar ortamında döllenerek yumurtaya aktarılıyor. Akla laboratuvarda
spremin karışması, yanlışlık yapılması gibi sorular gelebilir. Eğer gerçekten
iyi bir tüp bebek merkezi ile çalışıyorsanız bunların hepsi asılsız ve
kesinlikle hiçbir hataya yer vermeyen kontrollü işlemler. Merak etmeyin o çocuk
tamamen sizin çocuğunuz. Sadece doğal yolla değil, laboratuvar ortamında
oluşturuluyor. Hem de en iyi yumurtaya seçilen en iyi sperm döllenerek.
Sonuç olarak
tüp bebek tedavisi çocuğu olamayan ve çok sahibi olmak isteyen her çift için
gayet doğal bir yöntem. Kesinlikle utanılacak, sıkıntı yaratacak bir durum
değil ve gönül rahatlığıyla arkasında durulup, paylaşılabilecek bir durum.
Merak etmeyin erkekler, kimse sizin erkekliğinizden şüphe etmez ve sizi küçük
duruma düşürmez. Eğer böyle yapan birisi olursa bu o kişinin cahilliği ve
eğitimsizliğinden kaynaklanıyordur. O kişileri kafanıza takmayın, uzak durun ve
boş verin ki tedaviniz çok daha güzel devam etsin.
21 Nisan 2012 Cumartesi
Naçizane tüp bebek tavsiyeleri: Tüp bebek yaptırmaya karar verme
Kontrollerden
sonra doktorunuz ve eşinizin doktoru size tüp bebek yöntemini tavsiye ediyorsa
kesinlikle çekinmeyin bundan. Tabii ki çok iyi düşünülmesi, irdelenmesi gereken
bir durum. Bu konuda ciddi uzman bir tüp bebek merkezinde bu tedaviye
başlamanız çok önemli. Sahte, uzmanlaşmamış tüp bebek merkezleri ve konuyla
ilgilenen kadın doğum uzmanları da olduğunu çok duydum. Karar vermeden önce
yaptıracağınız yeri, doktoru çok iyi araştırın ve emin olun ne olduğundan,
nasıl olduğundan. Boşa zahmet ve para harcamayın. Tüm bunları ve bundan sonraki
aşamaları mutlaka eşinizle birlikte yapın, inceleyin ve kararı birlikte verin.
Çok güvendiğiniz kişilerden alacağınız tüp bebek ve doktor tavsiyelerini de göz
ardı etmeyin. Gerçekten ummadığınız kişilerden de çok memnun kalacağınız
fikirler çıkabilir. Ancak kafanızı karıştıracak fikirler ve tavsiyelerle de
karşılaşacaksınız. Mutlaka düşündüklerinizde kararsızlık yaşayacaksınız. Böyle
durumda karı koca kafa kafaya verip iç sesinizi dinleyerek, hiç panik olmadan,
sakince en doğru kararı verin. Çok fazla kararsızlık yaşamamaya çalışın.
Karar
verdiğiniz tüp bebek merkezindeki doktorunuzdan tedavi sürecini, neler
olacağını, hangi aşamalardan geçeceğinizi çok iyi dinleyerek öğrenin. Biraz
sıkıntılı ve zahmetli bir tedavi süreci olacağından her şeyi eşinizle birlikte
en ince ayrıntısına kadar öğrenmeniz, bilmeniz sizin için çok iyi olur.
Baktınız güven duymuyorsunuz, sizi tatmin etmeyen, kafanızda soru işaretleri
yaratan durumlar var hiç çekinmeden başka tüp bebek merkezlerine de giderek
size en uygun olanını, en rahat edeceğinizi seçerek karar verin. Kafanızın
rahat olması, doktorunuzun sizi rahatlaması tedavinin olumlu sonuçlaması
açısından çok önemli.
Doktorunuza
karar verirken sizinle kurduğu diyalogun samimi olmasına, sizi rahatlatıcı bir
etkisi olmasına, size güven vermesine dikkat edin. Eğer konusunda yetersiz,
tedirginlik yaratan bir doktor ise tedavi boşa harcanabilir. Çekinebileceğiniz,
istemeyeceğiniz, size sıkıntı verebilecek bir çok tedavi ve konu hakkında o
doktordan bilgi alacaksınız. Eğer kendinizi o doktor karşısında rahat
hissetmezseniz, ona güvenmezseniz size tavsiyeleri sanki küfür gibi gelebilir.
Yapmanızı istediklerini yaparsınız ama daha çok eziyet çekerek, istemeyerek
yaparsınız.
Tedavi
süreci ile ilgili tıbbi bilgileri ve önerileri aldıktan sonra mutlaka maddi
kısmını da iyice öğrenin. Çünkü gerçekten çok pahalı bir tedavi. Herkesin
kolayca altından kalkamayacağı bir maddi külfet gerektirebiliyor. Tamam sonucu
güzel olacak ve maddiyatın hiçbir önemi olmayacak belki ama genede ne kadara malolacağını
baştan öğrenmekte fayda var. Eğer bir çocuğunuzun olmasını çok istiyorsanız,
imkânlarınız dahilinde hiç değilse bu tedaviyi bir kez yaptırmak için şartları
zorlamanız sizin için çok güzel olabilir.
20 Nisan 2012 Cuma
Naçizane tüp bebek tavsiyeleri: Kontrollerin önemi
Öncelikle
bebek yapmayı düşünüyorsanız ve yaşınız da 35’in üstündeyse mutlaka bir üroloğa
giderek gerekli kontrollerden geçin. Hele ki alkol, sigara gibi
alışkanlıklarınız varsa bu kontrolleri kesinlikle yaptırın. Bebeğiniz
kesinlikle olmaz diye bir durum olmasa bile bazı eksik durumlar olabilir. Bize
söylendiği gibi; 1 ay içinde de olabilir, 3 sene sonra da olabilir.
Durumu öğrenip riske atmamak en iyisi. Tabii ki eşinizin de bir takım
kontrollerden geçmesi çok iyi olur. Özellikle yaşı 35 ve üstüyse.
Duruma göre
tüp bebek tedavisine yönelebilirsiniz. Bebek sahibi olmayı çok istiyorsanız
durumu riske atmaya hiç gerek yok. Sizin sperm kalitenizde, eşinizin
yumurtalarında olumsuz değişiklikler de olabilir. Doktorunuz size durumunuza
göre en iyi tavsiyelerde bulunacaktır.
19 Nisan 2012 Perşembe
Naçizane tüp bebek tavsiyeleri: Neden tavsiye ediyorum?
Tüp bebek
tedavimiz olumlu sonuçlandı. Bizim için mucize gibi bir olay oldu. Çünkü ilk
denemede, tek yumurta ile bu başarıyı sağladık. Bu konuda tüp bebek yaptırmak
isteyenlere naçizane tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Bu konuda kesinlikle
uzman değilim ama yaşadıklarımdan edindiğim tecrübeler tüp bebek tedavisine
devam edenlere veya tüp bebek yaptırmayı düşünenlere yardımcı olabilir diye
düşünüyorum. En başta da belirttiğim gibi bunları yazmakta ki amacım hem
ileride kızıma bir hatıra bırakmak hem de birilerine yardımcı olabilmek. Diğer
yandan da bu süreci bir babanın gözüyle anlatabilmek.
Bu süreç
içinde bir çok araştırma yaptım, okudum, dinledim. Doktor tavsiyelerini öğrenip
uyguladım. Kendi yaşadıklarımdan tecrübeler edindim. Öğrendiklerimle, bu
süreçten önce ve tedavi sırasında yaşadıklarımı bağdaştırdım. Birbiri ile
ilişkili olumlu veya olumsuz sonuçlar çıktı. Keşke daha önceden dikkat
etseydim, yapmasaydım dediğim şeyler oldu. Ama bazı durumlarda kaçınılmazdı. İş
hayatı gibi. Yapmazsan olmayacak, mecburen yapılacak şeyler. Önceden yaşanılan,
yapılan şeyler sperm kalitenizi olumsuz etkilemiş olabiliyor.
Tedavi
sürecinde veya sonrasında da keşke şunu da yapsaymışım, daha iyi olurmuş
dediğim durumlarda oldu. Bazı şeyleri de sonradan öğrendim. Ama arada boşuna
yapmışım, yapmasam da olurmuş dediklerimde oldu.
İnsanoğlu
teknik, bilimsel bilgilerin yanında yaşanmışlıklardan da faydalanmak ister.
Hatta bu yaşanmışlıklar çok önemli hale gelebilir. Çünkü yaşanmış tecrübeler
daha somut bilgiler verdiğinden bunların içinde insan kendisini bulabilir. Kendisiyle
bağdaştırabilir. Bende yaşadıklarımı ve yaşarken konu ile ilgili öğrendiklerimi
paylaşmak istiyorum. Bu konuda hep baba gözüyle yazdığım için tavsiyelerimi de
babalara yönelik yapacağım.
11 Nisan 2012 Çarşamba
Bonservisiyle embriyo transferi
Salı sabahı
bayağı bir heyecanlı olarak kalktık. O büyük gün gelmişti. Nursen bugün
potansiyel olarak hamile olacaktı.
Güzelce hazırlandık ve çıktık evden. Aslında “yumurtlama” işleminde de
oluğu gibi ben Nursen’den daha heyecanlıydım. Nursen sakinliğini koruyordu.
Sanki yumurta transferine değil marketten yumurta almaya gidiyorduk. Böyle
olması daha iyi aslında. Nursen sakin, rahat, huzurluydu ve bu da işlemler
açısından avantajımız olacak.
Tabii ki annem ve teyzem de geleceklerdi. Gene
bizi yalnız bırakmıyorlardı sağolsunlar. Onlarla tüp bebek merkezinde buluştuk.
Gene cümbür cemaat gelen sadece biz vardık. Olsun daha iyi oluyordu. Hem bende
yalnız kalmamış oluyordum. Yoksa o heyecanla ne yapacağım belli olmaz, zaman
geçmez benim için.
Nursen’e
daha önce transfere gelirken bol bol su içmesini söylemeyi unutmuşlar. Oraya gittiğimizde
bunu öğrendik. Hemen sular geldi, Nursen bardak bardak su içip şişmeye başladı.
Ama gene de yetmemiş bu içtiği sular ve transferden önce Nursen’e manuel olarak
su takviyesi yapılmış. Nursen’in dediğine göre bu biraz canını da acıtmış.
Keşke daha önce söyleselerdi de bizde ona göre bolca içip gelseydik. Bizde
derken tabii ki ben de değil sadece Nursen.
Biraz süre
geçtikten sonra hemşire gelip Nursen’e “Hadi bakalım gidiyoruz” dedi. Annem ve
teyzem Nursen’le öpüşüp koklaşıp yukarı yolladı. Ben Nursen’le birlikte işlemin
yapılacağı yerin kapısına kadar gittim. Sarıldım, öptüm ve içeri gönderdim.
Kafam çok rahattı. Aysun Hanım ve Evrim yanındaydı. Onlara gerçekten çok güveniyorum.
Onların yanında bizimle her zaman çok yakından ilgilenen hemşirelerde var. Hiç
gözüm arkada değil. Onların da desteği ve verdikleri moral sayesinde hem Nursen
hem ben çok rahattık.
Nursen
içeride işlemde biz aşağıda bekleme salonunda heyecanla beklemeye başladık.
Zaman geçmek bilmiyor. Aslında çok uzun sürmedi ama bana birkaç gün geçmiş gibi
geldi. Gözüm devamlı merdivenlerde. Yukarıdan birisi inip “Bitti” diyecek diye
bekliyorum. Sonunda merdivenlerde kırmızı steril kıyafetler giymiş bir çift
bacak gördüm, indikçe “İşte geliyor hemşire” dedim ve fırladım. Gülerek bize
gelip “Nursen Hanım çıktı. Odada istirahat ediyor” dedi. Ben merdivenleri beşer
beşer çıkıp hemen yanına gittim. Yukarı çıktığımda Aysun Hanım ile karşılaştık.
Yüzü gülüyordu ve mutluydu. Tedavinin başından beri, Evrim’in de yakını
olduğumuzdan aramızda güzel bir samimiyet oluşmuştu. O da çok heyecanlıydı ve
çok istiyordu olmasını. Hatta bir seferinde rüyasında bile görmüş. Nursen hamile
kalamamış ve çok üzülüyormuş. Daha önce bahsettiğim uzun protokole geçiyormuş
ve tedaviye devam ediyormuş. Derler ya; rüyaların tersi çıkarmış. Umarım bizimde
öyle olacak.
Nur topu gibi embriyomuz |
Bana hemen
elindeki ultrason görüntüsünü gösterdi. Şu lisedeki biyoloji kitaplarında
gördüğümüz gibi bölünmüş bir hücre resmiydi. Hiç bilmeden baksam o günlerdeki
hiç sevmediğim biyoloji dersini hatırlayıp “Offf gene mi bu resimlerden” deyip
atardım herhalde. Aysun Hanım heyecanla “Bakın Tuğkan Bey. Bu embriyonun
ultrason görüntüsü. İşte bunu Nursen Hanım’a transfer ettik. Embriyo kitaplara
konulacak kadar güzel ve sağlıklı. Çok çok güzel. Nursen Hanım’ın da rahmi bu
embriyonun tutulması için çok sağlıklı ve iyi durumda. Çok başarılı bir
transfer oldu. Her şey çok güzel gitti ve Nursen Hanım da çok iyi” dedi.
İçimden “Eline sağlık Evrimcim ne güzel yapmışsın embriyoyu” diye
geçirdim. Nasıl sevindiğimi anlatamam.
Aysun Hanım’dan embriyo görüntüsünü rica ettim. Saklamak istiyordum.
Bebeğimizin ilk fotoğrafıydı sonuçta. Hâlâ da duruyor o görüntü “Vay bee.. O
halden bu hale geldi” diyerek bir görüntüye bir kızımıza bakıp hayret ediyoruz.
Elimde
embriyo görüntüsü ile birlikte koşarak Nursen’in yanına gittim. Yatakta öylece
sakin sessiz yatıyordu. Yüzünde rahatlama ve mutluluk vardı. Çok güzel
görünüyordu ve çok iyiydi. Gidip sarıldım, öptüm. Elimdeki görüntüyü gösterdim
ve Aysun Hanım’ın dediklerini söyledim Nursen’e. Bunları duyunca daha da bir
rahatladı. Artık potansiyel anneydi. Biraz sonra Evrim’de geldi yanımıza.
Transferin çok başarılı geçtiğini ve her şeyin çok güzel olduğunu o da söyledi.
Transfer
gerçekleştiğine göre bu tedavi ve işlemler için verdiğimiz ücret bu embriyonun
bonservis ücreti oluyor bu durumda. İyi bir bonservis ücreti ile artık
bebeğimiz olacaktı.
Yaklaşık bir
saat kadar oda da dinlendi Nursen. Bu sırada annem ve teyzem gelip gördüler,
Nursen’in ailesi aradı onlarla konuştuk. Herkes rahatlamıştı ve ayrı bir sevinç
içindeydi. Nursen’in ailesi başka
şehirde olduğundan daha çok merak ediyordu. Uzakta olunca akılları bizde
kalmıştı tabii. Güzel haberi alınca onlarda rahatladılar. Yanımızda olamasalar da
oralardan verdikleri destek bile bize iyi geliyordu. Nursen’in kardeşi Çiğdem
ve eşi de tesadüfen bu işlemler sırasında Ankara’daydı. Onlar da yanımıza
geldiler. Nursen için daha da fazla moral oldu tabii.
Artık çıkıp
eve gitme zamanı geldi. Nursen kalktı, yavaş yavaş giyinmesine yardım ettim ve
odadan çıktık. Arabaya binip doğru eve.
10 Nisan 2012 Salı
Nur topu gibi embriyomuz var artık
Nursen’in
yumurtlamasından ve benimde malzemeyi vermemden sonra evde heyecanla embriyo
transferinin yapılacağı günü beklemeye başladık. Cumartesi günü yumurtladı,
salı günü de transfer işlemi gerçekleşecek. Bu süre içinde de iş tamamen
Evrim’de. Biz malzemeyi ona verdik artık o da embriyo haline getirip transfere
hazırlayacak. Arada Evrim’den haber geliyor. Embriyoların hazır olduğunu,
büyümesini beklediğimizi haber veriyor. Her şey Evrim’in kontrolü altında. İki gün
sonra çok güzel iki tane embriyo olduğunu söyledi. Bizde heyecan katsayısı daha
da artmaya başladı. Bu çok güzel bir haberdi, iki tane yumurta ve ikiside
embriyo oluyor. Yani iki embriyo transferi olacak. Tabii hemen arkasından
aklımıza gelen “Ahaa!! İkiz olacak galiba!”
Her şey çok
güzel gidiyor. Nursen’in morali çok çok iyi. Keyfini yerinde tutmak için
hepimiz seferber olduk. Bir dediği iki olmuyor, çok güzel dinleniyor, rahat,
çok güzel besleniyor. Yani transfere çok güzel hazırlanıyor.
Pazartesi
günü Evrim aradı ve embriyolardan birinin dejenere olduğunu ve daha zayıf göründüğünü
söyledi. Birçok kişi de 10’dan fazla yumurta oluyor, tedavi süresince o
yumurtaların neredeyse hepsi olgunlaşıyor, içlerinden dölleyecek birçok yumurta
çıkıyor ama bizim şansımıza oluşan iki yumurtadan birisi iptal olmuş. Gerçi
bazılarında o kadar yumurtadan hiç birinin işe yaramadığı da oluyormuş. Hiç önemli değil. Aysun Hanım daha önce dediği
gibi “Bir yumurta olsun ama kaliteli olsun. O bize yeter”. Bizimki de aynen
öyle işte. Doğal köy yumurtası gibi güzel bir tane yumurtamız var.
İş artık tek
embriyoya kalmış gibiydi. O tutacak nasıl olsa. Hem Aysun Hanım’ın söylediğine
göre tutmaması için hiçbir sebep de yok. Nursen’de gereken her türlü şart çok
çok iyi durumda. Embriyo’nun yeri hazır ve gelmesini bekliyor. Eklemem gereken
bir şey; çok sonradan, bebeğimiz doğduktan sonra öğrendik ki meğerse
yumurtalardan biri zaten en başta iptal olmuş. Evrim moralimizi bozmamak için
bunu söylememiş.
Embriyo
olarak, laboratuvarda da olsa artık potansiyel bir bebeğimiz var. Tüp bebek
olduğuna göre sanırım “tüp”de büyüyor. İşlemin adı “tüp bebek” ya hani, anca bu
kısımda tanımlayabildim veya bir yere oturtabildim. Tedavinin başından beri
“tüp”le ilgili hiçbir şey olmadı, peki nereden geliyor bu “tüp bebek” adı?
Biz bir
heyecan bir heves var ki çok acayip. Embriyomuzu çok merak ediyoruz. “Gidip bebeğimizi görelim. Yazıktır yalnız
kalmasın oralarda tüpün içinde” diye Nursen’le şakalaşıyorduk. Şaka falan ama
aslında gerçekten merak da ediyorduk. Bu şakayı Evrim’e de yapalım diye dayanamayıp aradık “Evrim biz
gelip bebeğimizi görmek istiyoruz” dedik. O da güldü bu isteğimize. Sadece
gülüp geçer diye düşünüyorduk ama “E gelin görün isterseniz” dedi. Bunu hiç
beklemiyorduk. Birden afalladık. Haydaaaa!! Böyle bir şansımız var. Tabii Evrim’den
torpilliyiz ya ondan. “Yok yok! Biz sadece şaka yapıyorduk. Görmeyelim. Nasıl
olsa senin elinde. Gözümüz arkada değil. Sağol” dedik. Görsek sanki ne olacaktı
ki? Hatta sanırım anca mikroskopla görülebilecek durumda.
Tek
yumurtadan tek embriyo, hem de çok güzel gelişen bir embriyo. Şansımız çok iyi
gidiyordu. Her şey yolunda olunca umudumuz daha da arttı.
9 Nisan 2012 Pazartesi
Karıcığım “yumurtladı”
Tam
hatırlamıyorum ama hemen hemen 20-25 dakika sonra Aysun Hanım yanımıza geldi.
İşlemin çok başarılı geçtiğini, beklediğimiz gibi 2 tane yumurta alındığını ve
gayet iyi göründüklerini söyledi. Nur topu gibi iki yumurtamız olmuştu.
Nursen’i hasta odasına almışlar ve ayılmak üzereymiş. Biraz beklememizi ve
Nursen’in geleceğini söyledi. Dediği gibi birkaç dakika sonra Nursen aşağı
indi. Biraz halsiz görünüyordu ama gene de iyiydi.
Yumurta
toplama işlemi bayıltarak yapıldığı için hiç öyle arkadaşının yaşadığı ızdırabı
çekmemiş. Zaten bayıltmadan yapılan yumurta toplama işlemi çok eskilerde
kalmış. Artık bütün yumurta toplama işlemleri bayıltarak yapılıyormuş. Düşünsenize
tavuk yumurtlarken ne biçim gıdaklar, avazı çıktığı kadar. Demek ki ne kadar
acı çekiyor. Gerçi hiç alâkası yok tabii
yumurta toplama işlemiyle ama sonuçta iki durumda da yumurta çıkıyor ya hani o
bakımdan aklıma geldi. Nursen’in
söylediğine göre tek ağrı, sonrasındaki 2-3 gün süren regl sanıcısı gibi bir
sancıymış. Bunu da Aysun Hanım’a sorduk ve gayet normal olduğunu söyledi.
Beklerken
benim gene çenem durmadı ve “Amanda benim karıcım yumurtlamış!!” dedim ve bu
şakayla bayağı eğlendik. “Benim karım tavuk gibi yumurtlamış. İki tane
yumurtası olmuş. Amanda aman. Gıdaklandın mı aşkım yumurtlarken? O kadar
iğnelerle, ialçlarla olgunlaşsın diye uğraştık, çift sarılı olmuştur belki”
diye işi artık tamamen şakaya vurduk. Stresimiz bitti ya artık işin eğlence
kısmına geldik. İyi de oldu, sayemizde yanımızda heyecanla ve ne yapacağını
bilemeden, stresli, sıkıntılı bekleyen 2 çiftin daha gülmesine sebep olduk.
Belki onları da bu şekilde eğlendirerek biraz moral vermişizdir. Umarım öyle
olmuştur da onlarda moralli ve biraz rahatlamış şekilde işleme girerler. Artık
embriyo transferine kadar bu şakayı hergün birkaç kere yapıyorduk. Durumu merak
ederek bizi arayan, ziyarete gelen, görüştüğümüz herkese “Nursen yumurtladı”
diye durumu anlatıyorduk. Tüm çevremizde artık şaka konusu oldu bizim 2 tane
yumurta. Artık Nursen embriyo transferine kadar dinlenecek.
8 Nisan 2012 Pazar
Yumurtalar toplanıyor ve malzemeyi veriyorum
Ve o gün geldi. Cuma akşamı heyecanlı ve düşünceli şekilde, kendimizi yumurta toplamaya hazırlamış şekilde uyumaya çalıştık. Tedavi bitti. Gerçi Nursen için tedavi olmasa da yeni bir süreç başlayacaktı ama artık o boğucu iğneler ve ilaçlar gittikçe azalacak hiç değilse. Sabah kalkıp, her gün yaptığımız rutin sabah hazırlanmasını yapıp sanki hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya çalıştık. Sakin olmaya çalışıyoruz ama heyecanda hâd safhada. Gerçi Nursen o kadar heyecanlı değildi. Esas heyecan bendeydi. Çaktırmamaya çalışsam da içim içimi yiyordu. Evden çıktık ve tüp bebek merkezine gittik. Annem ve teyzem bizden önce gelmişler bekliyorlar. Onlarda da yüzlerinden okunan müthiş bir heyecan. Bizim haricimizde birkaç çift daha vardı yumurta toplatacak. Herkes birbirine çaktırmadan bakıyor, psikolojilerini anlamaya çalışıyordu. Şehir dışından bu tedavi için gelenler bile vardı. Farklı illerden kalkıp gelmişler bebek yapma umuduyla. Umarız hiçbirimizin umutları boşa çıkmaz ve hepimiz hayallerimize kavuşuruz. Yalnız şöyle bir durum vardı ki tahmin ettiğimiz gibi kimse bizim kadar kalabalık gelmemişti. Olsun biz böyle bir aileyiz işte.
Sıramız geldi ve hemşire Nursen’i alıp yukarı götürdü. Bende yanında işlem yapılacak odanın kapısına kadar gittim ve öperek odaya gönderdim. Morali çok iyiydi Nursen’in. Nursen içeri girdikten sonra kapıda Aysun Hanım’la da karşılaştım. Ayak üstü konuştuk biraz. Operasyonun 25-30 dakika süreceğini söyledi. O da moral verdi, heyecanımı biraz olsun azalttı. En başından beri zaten kendisine çok güveniyorduk. Hem Evrim’de hiç yalnız bırakmadı ve işlemde o da olacaktı. İçim çok rahattı. Diğer hemşirelerde tedavimizin başından itibaren çok cana yakın ve ilgiliydiler bizimle. İşlerinde iyi ve anlayışlıydılar. Hepsinden çok memnunduk. Onlarında Nursen’e her şekilde yardımcı olmaları beni rahatlatıyordu. Olup bitecek operasyon ve rahatlayacaktık. En azından embriyo transferine kadar.
Ben aşağıya indim ve beklemeye başladım. Beni de çağıracaklardı embriyonun oluşması için gerekli malzemeyi vermek üzere. Esas temel malzeme bende tabii. O kadar kendime ve yaşam tarzıma dikkat ettim, çok güzel beslendim ve artık sonucunu alma zamanı geldi 3 aylık çalışmanın. Malzemeyi vereceğim, içinden en iyisini seçilecek ve Nursen’in müthiş yumurtası ile birleştirilerek embriyo haline gelecek. Bütün bu işlemleri de Evrim yapacak. Aslında böyle yakın bir arkadaşımızın bu işlemi yapması bizim için özellikle benim için biraz garip oluyor ama ne yapalım? Elimden geldiği kadar doğal davranmaya çalıyorum. Biraz sonra hemşire geldi, beni de yukarı götürdü, yeri gösterdi ve bende üzerime düşen görevi yerine getirdim. Sonra tekrar aşağı indim ve Nursen’i beklemeye başladım. Aşağı indiğimde herkes durumun farkındaydı ve sanki dalga geçercesine içten içe gülüyorlarmış gibi geldi bana. Sanki onların başına gelmeyecekti. Ama ben hiç bozuntuya vermeden, gayet normal bir durum olarak göstererek bir yere oturdum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)