Çiy Damlam;
İşte geldin 4 yaşına. Ne kadar çabuk geçti değil mi? Aslında
annen ve benim için doğduğun günden itibaren değil, tüp bebek tedavisi sonucu
bir embriyo olarak annene transfer olduğun günden itibaren başladı süreç. O
haldeyken bile bir canlıydın ve annene tutunup bizim hayatımıza katılmak için
uğraş veriyordun. Bu işte de çok başarılı oldun gerçekten.
Senin dünyaya gelip hayatımıza katılman ile birlikte hayatın,
hayatımız oldu. Bize çok şey kattın, öğrettin, mutluluk yaşattın. Adım adım
büyümeni izlemek bizim için en büyük mutluluk kaynağı oldu. O kadar güzel ve
kendinden emin büyüyordun ki… Mesela annen konuşmadığın için seni doktorlara
bile götürmeyi düşünürken sen kendinden en emin olduğun zamanı bekledin ve
şakır şakır konuşmaya başladın. Tabii ki öncesinde ufak tefek kelimeler
söyleyebiliyordun ama esas konuşman bu şekilde oldu. Sonra, yürümek için de hiç
acele etmedin. Hani şöyle kalkıp 2-3 adım atıp düşeyim sonra adımlarımı yavaş
yavaş arttırarak devam ederim demedin. Herhalde “Düşe kalka öğrenmeye ne gerek
var ki kalkıp bodoslama yürürüm” diye düşünerek birden kalktın ve yürüdün. Gene
kendinden en emin olduğun bir anda. Ama o gün evde olmadığım için o anını
maalesef kaçırmıştım. Annen telefon edip söylemişti. Ama olsun sonra o paytak
paytak yürüyüşünle gelip bana sarılman her şeye bedeldi.
Konuşmaya başladıktan sonra kendince o kadar güzel kelimeler
kullanıyordun ki! Bak sana bir kaç örnek vereyim. Kırmızıya, “lâlelli” derdin.
Adının anlamı bir yerde “kırmızı” demek ve sen içinde Lâl geçen bir kelime
kullanmıştın kırmızı demek için. Sanki biliyormuşsun gibi. Annene “hua” demen
de çok güzeldi. Ama biz bir türlü “hua” dediğinde anne mi yoksa Nursen mi demek
istediğini anlayamamıştık. Esas hâlâ bırakmadığın ve sanırım ömrünün sonuna
kadar da demekten vazgeçmeyeceğin bir kelime var ki o da “bıdıbıdı”.
Babaanne’ne “bıdıbıdı” demeye başladın. Neye benzeterek, nereden esinlenerek
dediğini bir türlü anlamadık ama bunu demeyi 4 yaşında bile hiç bırakmadın.
Eminim hiç de bırakmayacaksın. Hatta bir kere bana dedin ki; “Babaanneme,
babaanne deneceğini biliyorum ama ben bıdıbıdı demek istiyorum”. Daha böyle
kullandığın çok kelime var ve hiç merak etme hepsini not aldım, ileride
okuyacaksın.
Sen büyüdükçe hem annen hem ben seninle yaptıklarından,
yaşadıklarımızdan çok güzel anılar biriktirmeye başladık. Bize hep hayatımızda
“ilk”leri yaşattın ve yaşatacaksın. Ama seninle “ilk”leri yaşamak bizi hem çok
mutlu ediyor hem de çok şaşırtıyor. Her yeni bir davranışında, olayında, konuşmanda,
tepkinde “Vay be!! Kızımız artık büyüyor” diyoruz. Sen bizi hep mutlu ediyorsun
çünkü sen mutlu bir bebeklik geçirdin ve mutlu bir çocuk oldun.
Bu arada bir de sana güzel bir hatıra bıraktım. Senin için,
senin dünyaya geliş hikâyeni anlattığım blogum kitap oldu. Bu benim için çok
büyük bir gelişmeydi. Hiç aklımda, düşüncemde yokken senin sayende bir de yazar
oldum. 2015 yılının Mart ayında kitap çıktı. İlk kopyası elime geçtiğinde
direkt senin için bir şeyler yazdım ve imzalayıp sana verdim. İlk gördüğünde
bir anlam veremedin ama ne olduğunu sana anlattığımda yaşından beklenmeyecek
bir olgunlukla ilgilendin kitapla ve “ben bunu büyüyünce okuyacağım” dedin.
Sonrasında kütüphanene kaldırdık. Orada senin okumanı bekliyor. Bakalım
okuduğunda neler hissedeceksin?
Canım kızım, çiy damlam.. Hayatımın ve hayatımızın son dört
senesi senin sayende mutluluk, huzur ve güzellikler içinde geçti. Bundan
sonrası da eminim öyle olacak. Sen benim her şeyimsin, umudumsun, geleceğimsin,
hayâllerimsin. Seninle bir kız babası oldum ve babalığın en güzelini yaşıyorum.
Biz baba – kız olarak içten içe çok güzel duygular paylaşıyoruz. Gerçi senin
nazarında hep en yaramaz benim, bütün olumsuz şeyler benim yüzümden oluyor, hep
ben suçluyum ama biliyorum ki beni çok seviyorsun. Ama benim sana duyduğum
sevginin bir tarifi, anlatımı inan ki yok. Sana hiçbir zaman aşkım, sevgilim
vb. kelimelerle hitap etmedim. Çünkü sen benim sadece canımdan bir parçasın,
hayatımsın, kızımsın, her şeyimsin, “çiy damlam”sın ve ben senin babanım.
Dördüncü yaş günün kutlu olsun ve her yaşın daha da mutlu
olarak devam etsin. Daha önce söylemiştim ama tekrar söylemek istiyorum;
hayatıma ve hayatımıza girdiğin için, o kadar meşakkatli süreci en güçlü
şekilde atlatıp bizim dünyamıza katılmayı kabul ettiğin için sana çok teşekkür
ederim.