Biz
morallerimiz alt üst olmuş şekilde oradan ayrıldık ve hastaneye doğru yola
koyulduk. Ankara’yı bilenler bilir, Cinnah Caddesi’nin hemen hemen ortalarından Şimşek sokağa kadar yürüdük.
Yaklaşık 15 dakikalık bir mesafe. Ama o 15 dakika bize 1.5 saat gibi geldi.
Yolda ikimizinde ağzını bıçak açmıyor. Ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Gerçekten
çok üzgünüz. Bir ara Nursen “İsim bile hazırdı. Olmadı ama” dedi. O an iyice
çöktüm ben. Bir yandan Nursen’e belli etmemeye çalışıyorum ama gerçekten çok
kötüydüm. İşte baba olmayı o anda anladım. Hani babalarımız der ya “Sende baba
olunca anlarsın” diye. Gerçekten doğruymuş. Daha en başında, bebeğimiz 20
günlük cenin halindeyken bunu anladım. Babalık duygusu gerçekten bambaşka.
Belki de hata bende. Kendimi o kadar şartlandırmışım ki, o kadar benimsemişim
ki bebeğimizi bu duygu çok ağır geldi bana.
Yolda bizden
heyecanla haber bekleyen ailelerimizi aradık ve durumu haber verdik. Onlar da üzüldüler
tabii ki. Ama ne yapalım durum böyle oldu. Gene de bir umut var ama çok küçük
bir umut.
Hastaneye
geldik, doktor Sarp Bey’i bulduk ve sıramızı beklemeye başladık. İçimizde ufak
da olsa bir umut hâlâ var. Burada bebeğimizin kalp atışlarını duyacağız gibi
geliyor hep. Fakat bu moralimizi düzeltmek için yetmiyor ki. Zaman da geçmek
bilmiyor. Heyecanla ve sabırsızlıkla sıramızı bekliyoruz.
O sırada
Nursen “Ne güzel de tutunmuştun. Ne oldu şimdi?” dedi. Daha öncede anlatmıştım,
embriyonun rahme tutunabilmesi için çok uğraşmıştı Nursen. Günlerce yatmıştı.
Bizim tabirimizle “kuluçkaya yatmıştı”. Bunu söylediğinde gene ağlamamak için
kendimi zor tuttum. Sanırım Nursen’de öyle. Hatta şu anda bunları yazarken bile
duygulanıyorum.
Sıra bize
geldi, Sarp Bey’in karşısına oturduk. Çok samimi, bizi rahatlatan bir doktordu.
Durumu anlattık, Aysun Hanım’ın dediklerini söyledik. Kendisi Aysun Hanım’a çok güvendiği için direkt
söylediklerine göre hareket etti ve bizle o şekilde konuştu. Fakat gene de
kendiside duymak istedi olan biteni ve Aysun Hanım’ı arayarak bilgi aldı. Gerçekten
yakın ilgi ve alâka gösterdi bize. O da kürtaj üzerinde durdu, ertesi gün aç
karnına gelmemiz gerektiğini ve Nursen’i hemen operasyona alacağını söyledi.
O gün
bebeğimizin kalp atışlarını duyacağız diye heyecanlanırken şimdi konuştuğumuz
konuya bakın. Doktorun karşısında oturmuş kürtajdan bahsediyoruz. Bütün her
şey, düşüncelerimiz, heyecanımız, hayallerimiz, moralimiz alt üst olmuştu.
Son
cümle olarak da “Her şeye rağmen kendim görmeden de kesin karar vermem ben”
dedi.
Devam edecek....