Hemen hemen 8.
haftadan itibaren Nursen yiyeceklere karşı tepki vermeye başladı. Artık her
şeyi yiyemiyor, hatta bazı yiyeceklerden özellikle kaçıyordu. Bu haftadan
itibaren 3,5 ay yani hemen hemen 26 hafta bitene kadar sabahları ve gün içinde
sadece tost yiyerek beslenmeye başladı. Ama sadece kaşarlı tost yiyebiliyordu. Canı
tostun içine başka şeylerde koymak istiyordu ama o kadar canı istemesine rağmen
yiyemiyordu. Aslında bir yerde de iyi oldu böyle beslenmesi. Hamileliğinin başında
5 kilo verdi. Bir yandan karnı büyüyor bir yandan da kilo veriyordu. Bu sayede hamileliğinin
devamında çok fazla kilo almayarak hiç sıkıntı çekmedi.
Akşam yemeği
için gündüz hazırlanıyor, çok güzel yemekler yapıyor akşamda oturup gayet güzel
yiyoruz. Ama ertesi gün bir önceki akşam yediği yemeği görmek bile istemiyordu.
Koca tencere yemek var. Ben tek başıma yesem 3 günde anca biter. Hadi ben o
yemeği yedim Nursen için yeni bir yemek yapmak lazım ama o yemeği de ertesi gün
yiyemeyecek çok büyük ihtimalle. Her seferinde yapılan yemek kalıyor ve sonra
dökülüyordu.
Bu durum bir
ev için hiç hoş olmuyor. Hem bayağı bir masrafa sebep oluyor hem de evde her gün
yemek dökülmesi eskilerin tabiri ile evin bereketini kaçırıyordu. Bereket kaçıyor
mu kaçmıyor mu bilmiyorum ama evde her gün yapılan yemeğin bir kere yenilip
dökülmesi ev için gerçekten kötü bir durum.
Bir
seferinde Nursen çorba yaptı ve o akşam yedik. Sonra tencereyi balkona koyduk.
Sonra o tencere orada 5 gün boyunca kaldı. Nursen bir kere yedikten sonra o
kadar tiksinmiş ki çorbadan, bırakın tekrar yemeyi dökmek üzere tencereyi almak
için bile yanına yaklaşamamış. Bende o çorbanın balkonda olduğunun farkında değildim.
Bilsem hiç değilse ben dökerdim.
Bizde çareyi
dışarıda yemekte bulduk. Yakınlarda temiz ve kaliteli olan güzel bir restoran
var. Hem her çeşit sakatat ürünü yapılıyor hemde çok lezzetli ev yemekleri var.
Oraya gidip Nursen o gün ne isterse onu yiyorduk. Hiç değilse bir porsiyon
yiyip bir daha “canım istemiyor bu yemeği” durumu olmadan ertesi gün başka bir
yemek yiyebiliyorduk. Sakatat çeşitleri olduğu için benim de işime geliyordu. Çok
seviyordum ve bu sayede bende onlardan yiyordum. Tabii her seferinde değil. Kolesterolü
tavan yapmamam da lazım.
Bazı
akşamlarda eve paket sipariş veriyorduk. Nursen’in canı ne isterse. Ben tamamen
Nursen’e tâbi yaşıyordum. Önemli olan onun mutluluğu, huzurlu ve rahat olması.
Bir yemekte
de yeşil salata ve özellikle maydanozdan birden tiksindi. Hamileliğin sonuna
kadar maydanoz hiç yiyemedi. Yeşil salatayı da biraz zaman geçtikten sonra
zorla yemeye başladı. Tekrar alışması çok zor oldu ama hepsi atlatıldı geçti.
Aşerme
sadece canının yiyecek bir şeyler istememesi değilmiş meğerse. Aynı zamanda
yiyeceklerden tiksinme de aşerme oluyormuş. Bunu da sonradan bir yerde okuyunca
öğrendim. Bu durum sanki doğal olarak vücudun kendini koruması gibi oluyor.
Nursen’in tiksinerek yiyemediği her şeyin hamilelik sürecinde bir zararı
olduğunu öğrendik. Mesela maydanoz, roka başta olmak üzere tiksindiği bütün
yeşilliklerde K vitamini varmış ve bu vitamin kanın pıhtılaşmasını sağlıyormuş.
Bu da bebeğin beslenmesi için çok zararlı. Üstüne üstlük biz bu durumu riske
atmamak için kan sulandırıcı iğne kullanıyorduk. Nursen bunlardan tiksinerek
yiyemediği için daha sağlıklı bir durum oluştu doğal olarak.