Evrim’e,
peki niye en başından bu doktoru tavsiye etmediğini sorduk. Bize hiç konuyu
açıp sormadığımız için çok karışıp müdahale etmek istemediğini söyledi. Aslında
bu konuda Evrim’in böyle bir müdahale hakkı vardı bize. Direkt söyleyebilirdi
ve keşke söyleseydi.
Esas
doktorun adını söylediğinde tam anlamıyla dumur olduk. Çok çok tanıdık bir
isimdi. Ankara’da yürüyüşe çıktığımızda Hoşdere Caddesi ile Cinnah Caddesi’inin
kesiştiği köşede bir apartmanın girişinde kadın doğum uzmanının tabelası vardı.
Oradan her geçişimizde Nursen’e “Hadi gel bu doktora gidip ultrasona girelim ve
bebeğimizi görelim” derdim. Ama bunu gerçekten her önünden geçişimizde
söylerdim. Bana kalsa her gün ultrasona girip göreceğiz Lâl’i. Tabii ki o kadar
sık ultrasona girmenin zararlı olduğunu biliyorum. Benim ki sadece bir heves ve
şakaydı zaten. Artık aramızda şaka
konusu olmuştu o doktora gitmek ve ultrasonda görelim demem.
Hatta “Keşke
bu doktora gelseydik. Eve de çok yakın rahat rahat gidip gelirdik” diye konuşuyorduk.
Çünkü doktorumuz Eskişehir Yolu’nda ki özel bir hastanedeydi. Ama muayenehanenin yerine bakınca vizite ücretinin
çok pahalı olabileceğini de düşünüyorduk. Yani bizim maddi imkanlarımızı aşabilirdi.
İşte Evrim’in bizim için ayarladığı doktor o doktordu. Nasıl istediysek artık
sonunda o doktora kontrollere gidecektik.
Hem de
evimize çok yakın olduğundan gitmemizde çok rahat olacaktı. Yürüyerek 3-4
dakika sürüyordu evden. Tabii Nursen’in hamile haliyle yürümesiyle bu süre
biraz uzuyordu ama olsun. Bizim için çok rahattı gidip gelmek. Bu doktorumuzla
ilgili ileride daha çok anlatacaklarım var.
Güzelçamlı’da
sıcaklar artmaya başlamıştı. Normaldi tabii ki.. Temmuz ayındaydık. Gerçi sıcaklar
çok rahatsız etmiyordu ama gene de Nursen için fazla olabiliyordu. Sık sık
Nursen’e sıkıntılar geliyor, sıcak basıyordu. Durup durup “Offf çok bunaldım!”
demeye başladı. Bunaldım diye diye ben Nursen’e “Bunalgül” demeye başladım ve
hamileliği boyunca bu lakap kaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder