Bu sıralarda
Nursen’in uyku düzeni de tamamen bozulmuştu. Geceleri hiç rahat uyuyamıyordu ve
sık sık uyanıyordu. Böyle olunca da uykusu kaçıyordu tabii ki. Lâl özellikle
geceleri kıpır kıpır oluyordu. Bu da Nursen’i uyutmuyordu. Bir çok gece
uyandığımda Nursen’in yanımda olmadığını görüyordum. Kalkıp baktığımda
televizyon karşısında film seyrederken buluyordum. Hemde büyük bir heyecanla ve
sanki normal bir zamanmış gibi. Hani bu saatte uyku kaçar ama televizyon
karşısında mayışık, uykulu halde olur insan normalde. Nursen tam aksine cin
gibi oluyordu. Bir yandan da Lâl hareketli ise onunla konuşuyordu.
Gece
uyumayınca gündüz uyuyordu tabii. Ama bu uykularda Lâl izin verdiği sürece. Lâl
uyursa Nursen de uyuyabiliyordu. Son 1,5 ay böyle düzensiz geçti Nursen için.
Ama her gün yürüyüşlerimizi ihmal etmiyorduk. Akşamüzeri ben eve geldiğimde
çıkıp yürüyüş yapıyorduk. El ele dolaşıp devamlı Lâl hakkında konuşuyorduk.
Kendimizce plânlar yapıyorduk, hayâller kuruyorduk. Bazen Nursen’in canı
değişik bir şey yemek istediğinde gidip yiyorduk, Nursen ne isterse onu
yapıyorduk. Bende elimden geldiğince Nursen’in istediklerini yerine getirmeye
çalışıyordum. Yeter ki morali iyi olsun, sağlıklı olsun.
Yürüyüşler
sayesinde bel ağrıları da çok fazla olmuyordu. Hiç olmaması mümkün değildi
tabii ki ama hareket çok iyi geliyordu. Bir de Nursen aşırı kilo almadığı için
de biraz daha rahattı. Ama hareketleri, oturup kalkması çok yavaşlamıştı ve
zorlaşmıştı. Çok normaldi bu durumlar. Karnında doğmaya hazır bir bebek vardı
ve hızla büyüyordu. Doğuma kadar bu şekilde idare edecektik artık. Ben
Nursen’in etrafında pervane oluyordum. Gak dese su guk dese ekmek getiriyordum.
Kendini yormaması için, rahat etmesi için elimden geleni yapıyordum. Ama
hamileliğin son zamanları olduğundan dolayı doğal olarak Nursen’in
huysuzlukları da biraz artmıştı. Hiç önemli değildi benim için. Hep alttan alıp,
sakin olmayı başararak her şeyine olumlu bakıyordum.
Bu son
zamanlarda Lâl’in hareketlerinde bazen azalmalar oluyordu. Bu bizi
telaşlandırıyordu. Bu yaşta anne – baba adayı olunca ve tüp bebek olunca daha
pimpirikli oluyorduk. Böyle durumlarda hemen doktorumuzu arıyorduk. Daha öncede
bahsettiğim gibi cevap veremese bile en geç 1 saat içinde bize geri dönüyordu.
Durumu söylediğimizde endişelenmememizi söylüyor ve hemen “Hadi kalkın gelin
bir bakayım” diye çağırıyordu bizi. Muayenehane evimize çok yakın olduğundan 15
dakika sonra doktorumuzun yanında buluyorduk kendimizi. Hemen bizi randevulu
hastaların arasına sıkıştırıp ultrason odasına alıp duruma bakıyordu. Her
seferinde de hiçbir sorun olmadığını, merak etmememiz gerektiğini söyleyip bizi
rahatlatıyordu. Artık büyüdüğü için ve doğum pozisyonuna geldiği için
hareketlerde yavaşlama olabilirmiş. Lâl’in hareketlerini bizde ekranda
görüyorduk ve bu bizi daha çok rahatlatıyordu.
Bu durumu
3-4 defa yaşadık. Her seferinde bir koşu doktorumuza gidip kontrolden geçtik.
Neyse ki her seferinde de endişelerimizin boşa olduğunu gördük. Ama biraz da
iyi oluyordu bu kontroller. Bu sayede Lâl’i daha sık görmeye başlamıştık. Belki
de Lâl’i daha sık görebilmek için böyle bahaneler buluyorduk, psikolojik olarak
hareketlerinin azaldığını düşünüyorduk. Ne olursa olsun aklımızda kalacağına,
kafamızı kurcalayacağına doktorumuza giderek bu sıkıntıları yaşamıyorduk.