İşlemden
sonra doktora bebeğin cinsiyetinin belli olup olmadığını sordum. Hemen hemen bu
zamanlarda cinsiyetinin belli olabileceğini öğrenmiştik. Durumumuzu da açık açık söyledim. Çok heyecanlı olduğumuzu
ve çok merak ettiğimizi söyledim. Hatta birazda şakaya vurup “Eh artık
öğrenelim cinsiyetini de ona göre alış veriş yapacağız. Anca olur. Alınacak bir
sürü şey var” dedim.
Sonrada “Hocam
zaten tüp bebek yaptık, o kadar para verdik bari cinsiyetini de öğrenelim” diye
aklıma geleni söylüyordum. Doktor cinsiyeti söylemeye pek yanaşmıyordu. Sanırım
devlet hastanesinde çalışmasının bir etkisi bu.
Sonradan
öğrendiğimize göre, genelde devlet
hastanelerindeki doktorlar bebeğin cinsiyetini pek söylemiyorlarmış. Çünkü
kırsal kesimlerde hâlâ erkek çocuğa daha çok değer verildiği için bebeğin kız olacağını öğrendiklerinde hamileliği
sonlandırabiliyorlarmış. Tabii ki bu erkeğin baskısı sonucunda oluyor. 21.
yüzyılda, Türkiye gibi bir ülkede bu kafa yapısı, bu geri kalmış anlayış hâlâ
devam ediyor demek ki. Ne kadar acı bir durum! Hem de hamileliği sonlandırmak
her zaman kürtaj ile bilimsel ve tıbbî bir müdahaleyle değil ilkel yöntemlerle
olabiliyormuş. Bu da kadının hayati tehlikesi demek oluyor.
Ben devamlı
biraz zevzeklik ve biraz laf ebeliği yaparak doktora bebeğimizin cinsiyetini
söyletmeye çalışıyordum. Bu sırada doktor odasına doğru gidiyor bende peşinden
bir yandan da konuşarak onu takip ediyordum. Annemde merakla ve heyecanla benim
peşimden geliyordu. Bir de hemşire vardı ortamda ama o ne durumdaydı hiç
farkında değilim ve o sırada zaten umurumda değildi. Bu arada Nursen’de içeride bulunan odada
üstünü değiştiriyordu.
Sonunda
doktor sanırım çenemden bıktığı için yarım ağızla da olsa “Kız gibi görünüyor”
dedi. Yarım ağız falan söyledi ama, yüzlerce hatta belki binlerce kez bu işlemi
yaptığı için, tecrübesi çok fazla olduğu için bunu kesin bir karar olduğu
belliydi. Ben tekrar “Hocam gerçekten mi? Kız mı? Essah mı diyorsunuz?” diye
sorduğumda gene belli belirsiz “Evet evet kız gibi. Ama yüzde yüz değil. Genede
çok fazla umutlanmayın” diye cevap verdi. Bu belli belirsiz cevabı sanırım o
alışa geldiği cinsiyeti söylememe prensibinden kaynaklanıyordu ama ultrasondan
gördüğü kadarı ile kesin kız olduğunu gördüğü belliydi.
Sonradan
monitördeki görüntü gözümün önüne geldi ve “O kargacık burgacık görüntüden o
kadar küçük bir detayı nasıl gördü?” diye düşündüm. E tabii bu da onun işi.
Görecek tabii ki.
Cinsiyetini
öğrendiğimde, kız olduğunu öğrendiğimde çılgınlar gibi odada tepinmek geldi
içimden. Çok ama çok sevinmiştim. Tamam mutlaka erkek veya mutlaka kız olsun
diye bir düşüncem kesinlikle olmamıştı ama kız olduğunu öğrenmek çok
sevindirmişti beni. Ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim. Ne dediğim, nasıl
konuştuğum belli bile olmadan “Hocam çok teşekkürler” diyebildiğimi
hatırlıyorum. Benim o halime doktorda şaşırmıştı ve onunda sevindiği yüzünden
okunuyordu. Doktorun bir şaşkınlığıda, sanırım kız olduğunu öğrenip bu kadar sevinen
çok az kişi görmüş olabileceğiydi. Daha
önce anlatmıştım, adı zaten hazırdı. Kız olursa adı Lâl erkek olursa Tan
olacaktı. Ve işte Lâl geliyordu. Kızımız Lâl dünyaya gelecekti. Bir kız babası
olacaktım. Tarifi imkânsız bir mutluluk ve müthiş bir duygu bu.
Arkamı dönüp
anneme baktığımda sevinçten çıldırmış gibiydi. Ellerini yumruk yapmış ve yukarı
kaldırmış “Heeeeeyyyy.. Yaşaasıııııınnn!!” diye bağırmamak için kendini
sıkıyordu. Sevinçten çok duygulanmıştı ve ağlıyordu. Annemde çok sevinmişti kız
olduğuna. Meğerse annem hep kız istermiş de haberimiz yokmuş. Bize hiç
söylemedi.
Nursen henüz
içeriden gelmemişti. Durumdan haberi yoktu. Çok fazla geçmeden Nursen’de odaya
girdi ve bizim o hâlimizi görünce önce şaşırdı. Sevinçten odada yerinde
duramayan ben ve ağlayan annem. Hemen Nursen’e de “Aşkım kızımız oluyormuş”
dedim. Hep erkek olacak diye içine doğuyordu Nursen’in. Biraz da kendini
şartlamış erkek olacağına. Kız olduğunu öğrenince önce durakladı ve şaşırdı.
Sanki “E hani erkek olacaktı? Kız nereden çıktı?” dermiş gibi. Tabii ki sevindi
ama amniyosentezden çıkmış olmanın da verdiği stresle şaşkınlığını hemen
üzerinden atamadı. Yüzünden sevinci ve rahatlığı belli oluyordu.
Doktorumuza
teşekkür edip odasından çıktık. Muayenehanedeki sekreter ve hemşireye de
teşekkür edip ödememizi yaptık. Tam kapıdan çıkarken amniyon sıvısının olduğu
tüpü almadığımızı fark ettik. En önemli şeyi unutup gidiyorduk. O kadar sevinçten
ve stresten sersem gibi olmuştuk. Hemşire hemen doktorun odasına koşup tüpü
getirip bize verdi.