Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers
Tuğkan Tepiltepe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tuğkan Tepiltepe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Mayıs 2016 Salı

Çocuklukta Yaratıcı Drama Eğitiminin Kazandırdıkları

Yaratıcı Drama benimde 6 aşamadan oluşan eğitimini aldığım ve eğitmen olabilmek için proje aşamasında olduğum bir konu. Eğitimini aldığım için rahatlıkla söyleyebilirim ki okul öncesi dönemden itibaren çocuklar için gerçekten çok faydalı ve gelişimi için gerekli bir süreç. Çocuklar yaratıcı dramaya 4 yaşından itibaren başlayabiliyorlar ve eğer devam ederlerse yaşları ilerledikçe gerçekten çok büyük faydalarını görüyorlar ve farklılıkları gösteriyorlar. Aynı zamanda ebeveynler içinde bu fayda görülebiliyor. 

Aşağıda paylaştıklarıma tesadüfen rastladım ve hemen blogumda da yayımlamak istedim. Orijinali İngilizce olarak yayımlanmış ve Türkçeye çevrilmiş. En altta kaynak olarak belirtiyorum.

1. Topluluk önünde konuşma becerlerinizi geliştirir.

It improves your public speaking skills.
Eğer kaygı düzeyiniz çok yüksek değilse, kendinizi insanların önünde konuşmaya zorlamak, bu konuda daha iyi olmanızı sağlayacaktır. Sesinizin perdesi, tonu ve değişimi… Tüm bunlar profesyonel hayatta da çok önemlidir. Eğer başarısızlığa uğrarsanız, drama kendinizi nasıl düzeltmeniz gerektiğini de öğretir.

2. Takım çalışmasının değerini öğrenirsiniz.

Okulda bu beceriyi grup projeleriyle öğretmeye çalışırlar, ama asla dramadaki kadar etkili olmaz. Tiyatroda çok farklı insanlarla uzlaşmayı ve işbirliği yapmayı öğrenirsiniz. Aksi takdirde gösteri olmaz. Tiyatro yapanlar, sadece yıldızların değil, her bireyin değerli olduğunu bilir.

3. Size empatiyi öğretir.

It teaches you empathy.
Sahnede oynayacak kadar iyi bir hale gelmesi için aylar boyunca bir karakter üzerinde derinlemesine çalışmak, normalde keşfetmek için zaman bulamayacağınız kadar eşsiz bir deneyimdir. Bir hikayenin içine tiyatrodaki gibi yoğun bir şekilde girdiğinizde, sizden çok farklı olabilecek insanlara karşı çok daha derin bir anlayış kazanarak çıkarsınız.

4. Stres yönetimi konusunda uzman olursunuz.

Görünürde her şeyin yanlış gittiği bir durumda, sahneye harika bir gösteri koymayı öğrenebilirseniz, sabahlayarak çalışma ya da çılgınlar gibi sunum hazırlama gibi her tür zorlu durumla baş edebilirsiniz. Çok daha sakin ve aklı başında olursunuz, çünkü bu stresin karşılığını alabileceğinizi zaten bilirsiniz.

5. Özgüven kazanırsınız.

You'll gain confidence.
Tiyatro ortamı, katılımcıların tuhaflıklar yapmalarını ve yeni şeyler denemelerini – kendilerini aptal durumuna düşürseler bile – destekleyen ve teşvik eden yapısıyla benzersiz bir ortamdır. Egonuzdan sıyrılmayı öğrenmek, gerçek dünyada çok az insanın öğrenmeye istekli olduğu bir beceridir. Kendinizi, başarıyı yakalamaya çalışırken biraz da mahçup olmaya şartlarsanız, o zaman daha fazla başarı elde edersiniz.

6. Ama aynı zamanda biraz alçakgönüllük de öğrenirsiniz.

Tiyatroda genellikle yaşananları hafifletmek için zaman yoktur. Tiyaronun ruhu destekleyicidir, ama açık bir zihinle karşılmanız gereken bazı dürüst, önemli geri bildirimler de alacağınızı bilseniz iyi olur. Zayıflıklarınızın size gösterilmesini nasıl ele alacağınızı ve bunları kişisel almadan üzerinde nasıl çalışacağınızı öğrenirsiniz.

7. Reddedilmeyle nasıl başa çıkacağınızı öğretir.

It teaches you how to deal with rejection.
Bir oyunda istediği rolü alamayan her insan, hayal kırıklığı duygusunu iyi bilir. Bir yetişkin olmak da iniş ve çıkışlarla doludur. Her zaman hayalinizdeki işe ya da daireye sahip olamazsınız. Ama tekrar ayağa kalkmayı öğrendiğinizde, bir sonraki büyük şeyin dışarıda bir yerde sizi beklediğini de bilirsiniz.

8. Zaman sınırına uyarak çalışmayı öğrenirsiniz.

Okulda telafi testleri vardır, proje tarihleri uzatılır. Ama tiyatroda, hazır olsanız da olmasanız da gösteri her zaman devam etmelidir. Bir oyunda oynamak, size zaman sınırınıza uymanın ve etkili kısa yollar keşfetmenin yaratıcı yollarını öğretir (aslında zorlar).

9. Okuma becerileri kazanmanın kesin yoludur.

It is a surefire way of gaining reading skills.
Tiyatro ile ilgili muhteşem şeylerden birisi de bir metnin sonsuz farklı yolla yorumlanabilir olmasıdır. Bir metni analiz etmenin ve yaklaşımın yeni yollarını bulursunuz çünkü metni sadece masa başında okumak yerine canlandırmak zorundasınızdır. “Bunu haftaya kadar ezberleyin” kadar okuma becerilerinizi hızla geliştirecek başka bir şey daha olmadığını söylememize gerek yok herhalde.

10. Kelimelere karşı takdir duygunuz artar.

Tiyatro tarih boyunca tüm dünyaya kültür kattı. Tiyatro ile ilgilenmek ve üzerinde çalışmak, belki başka türlü yollarınızın kesişmeyeceği çok sayıda olağanüstü edebiyat eseri ve fikirle karşılaştırır sizi. Hayatınızın sonuna kadar tiyatronun peşinden giden bir insan olmasanız da, hayatta seçeceğiniz diğer yolların çok azı sanatın bu formundan etkilenmemiştir.

11. Sizi daha karizmatik yapar.

It makes you more charismatic.
Kendi rolünüzün ve karşılıklı diyalogların provasını yapmak (ve akranlarınızın bunları yapmasını izlemek) sosyalleşme şeklinize çok büyük faydalar sağlar. Ancak tiyatroda çalışmanın, oyunculuk yapmak dışındaki büyük bir kısmı iletişimdir. Bu kadar büyük bir proje için o kadar fazla insan çalışmak zorunda ki, bu çalışmanın iyi gitmesi için içinde bulunduğunuz ortam sizi bu becerilerde ustalaşmak için zorlayacaktır.

12. Ezber becerileriniz mükemmelleşir.

Sadece kelimeleri ve ipuçlarını hatırlamaktan daha öte bir şeyden bahsediyoruz. Kendinize öğrettiğiniz ezberle ilgili taktikler ve sahne üzerinde pek çok şeyi aynı anda yapmayı öğrenme şekliniz, hayatın ilerleyen yıllarında ders çalışma, iş yapma ve zihninizi organize etme şeklinizi de etkiler ve geliştirir.

13. Fiziksel olarak aktif olma alışkanlığı kazandırır.

It gets you in the habit of staying physically active.
Spor dünyasını çekici bulmayan çok sayıda çocuk için fiziksel aktivitenin başka bir iyi yolunu bulmak zor olabilir. Ama dans koreografisi, sahne kurma ya da sahne değiştirme dahil tiyatro fiziksel olarak güç ve çalışma gerektiren bir sanat dalıdır. En büyük farkı ise, o kadar eğlenirsiniz ki nasıl formda kaldığınızı anlamazsınız bile.

14. Gerçek dünyadaki gibi profesyonel olmayı öğretir.

Pek çok çocuk için tiyatro, ilk profesyonel davranma deneyimidir. İyi bir izlenim bırakmalısınız, istek göstermelisiniz, çok çalışmalısınız, uzlaşmalısınız, ödün vermelisiniz, duygularınızı kontrol etmelisiniz, akranlarınızı desteklemelisiniz ve üstlerinize saygılı davranmalısınız. Bunların hepsi de, eğer profesyonel meslek hayatınızda ciddiye alınmak istiyorsanız geliştirmeniz gereken becerilerdir.

17 Ekim 2015 Cumartesi

Çiy Damlam'a 4. Yaş Günü Mektubu

Çiy Damlam;

İşte geldin 4 yaşına. Ne kadar çabuk geçti değil mi? Aslında annen ve benim için doğduğun günden itibaren değil, tüp bebek tedavisi sonucu bir embriyo olarak annene transfer olduğun günden itibaren başladı süreç. O haldeyken bile bir canlıydın ve annene tutunup bizim hayatımıza katılmak için uğraş veriyordun. Bu işte de çok başarılı oldun gerçekten.

Senin dünyaya gelip hayatımıza katılman ile birlikte hayatın, hayatımız oldu. Bize çok şey kattın, öğrettin, mutluluk yaşattın. Adım adım büyümeni izlemek bizim için en büyük mutluluk kaynağı oldu. O kadar güzel ve kendinden emin büyüyordun ki… Mesela annen konuşmadığın için seni doktorlara bile götürmeyi düşünürken sen kendinden en emin olduğun zamanı bekledin ve şakır şakır konuşmaya başladın. Tabii ki öncesinde ufak tefek kelimeler söyleyebiliyordun ama esas konuşman bu şekilde oldu. Sonra, yürümek için de hiç acele etmedin. Hani şöyle kalkıp 2-3 adım atıp düşeyim sonra adımlarımı yavaş yavaş arttırarak devam ederim demedin. Herhalde “Düşe kalka öğrenmeye ne gerek var ki kalkıp bodoslama yürürüm” diye düşünerek birden kalktın ve yürüdün. Gene kendinden en emin olduğun bir anda. Ama o gün evde olmadığım için o anını maalesef kaçırmıştım. Annen telefon edip söylemişti. Ama olsun sonra o paytak paytak yürüyüşünle gelip bana sarılman her şeye bedeldi.

Konuşmaya başladıktan sonra kendince o kadar güzel kelimeler kullanıyordun ki! Bak sana bir kaç örnek vereyim. Kırmızıya, “lâlelli” derdin. Adının anlamı bir yerde “kırmızı” demek ve sen içinde Lâl geçen bir kelime kullanmıştın kırmızı demek için. Sanki biliyormuşsun gibi. Annene “hua” demen de çok güzeldi. Ama biz bir türlü “hua” dediğinde anne mi yoksa Nursen mi demek istediğini anlayamamıştık. Esas hâlâ bırakmadığın ve sanırım ömrünün sonuna kadar da demekten vazgeçmeyeceğin bir kelime var ki o da “bıdıbıdı”. Babaanne’ne “bıdıbıdı” demeye başladın. Neye benzeterek, nereden esinlenerek dediğini bir türlü anlamadık ama bunu demeyi 4 yaşında bile hiç bırakmadın. Eminim hiç de bırakmayacaksın. Hatta bir kere bana dedin ki; “Babaanneme, babaanne deneceğini biliyorum ama ben bıdıbıdı demek istiyorum”. Daha böyle kullandığın çok kelime var ve hiç merak etme hepsini not aldım, ileride okuyacaksın.

Sen büyüdükçe hem annen hem ben seninle yaptıklarından, yaşadıklarımızdan çok güzel anılar biriktirmeye başladık. Bize hep hayatımızda “ilk”leri yaşattın ve yaşatacaksın. Ama seninle “ilk”leri yaşamak bizi hem çok mutlu ediyor hem de çok şaşırtıyor. Her yeni bir davranışında, olayında, konuşmanda, tepkinde “Vay be!! Kızımız artık büyüyor” diyoruz. Sen bizi hep mutlu ediyorsun çünkü sen mutlu bir bebeklik geçirdin ve mutlu bir çocuk oldun.
Bu arada bir de sana güzel bir hatıra bıraktım. Senin için, senin dünyaya geliş hikâyeni anlattığım blogum kitap oldu. Bu benim için çok büyük bir gelişmeydi. Hiç aklımda, düşüncemde yokken senin sayende bir de yazar oldum. 2015 yılının Mart ayında kitap çıktı. İlk kopyası elime geçtiğinde direkt senin için bir şeyler yazdım ve imzalayıp sana verdim. İlk gördüğünde bir anlam veremedin ama ne olduğunu sana anlattığımda yaşından beklenmeyecek bir olgunlukla ilgilendin kitapla ve “ben bunu büyüyünce okuyacağım” dedin. Sonrasında kütüphanene kaldırdık. Orada senin okumanı bekliyor. Bakalım okuduğunda neler hissedeceksin?

Canım kızım, çiy damlam.. Hayatımın ve hayatımızın son dört senesi senin sayende mutluluk, huzur ve güzellikler içinde geçti. Bundan sonrası da eminim öyle olacak. Sen benim her şeyimsin, umudumsun, geleceğimsin, hayâllerimsin. Seninle bir kız babası oldum ve babalığın en güzelini yaşıyorum. Biz baba – kız olarak içten içe çok güzel duygular paylaşıyoruz. Gerçi senin nazarında hep en yaramaz benim, bütün olumsuz şeyler benim yüzümden oluyor, hep ben suçluyum ama biliyorum ki beni çok seviyorsun. Ama benim sana duyduğum sevginin bir tarifi, anlatımı inan ki yok. Sana hiçbir zaman aşkım, sevgilim vb. kelimelerle hitap etmedim. Çünkü sen benim sadece canımdan bir parçasın, hayatımsın, kızımsın, her şeyimsin, “çiy damlam”sın ve ben senin babanım.

Dördüncü yaş günün kutlu olsun ve her yaşın daha da mutlu olarak devam etsin. Daha önce söylemiştim ama tekrar söylemek istiyorum; hayatıma ve hayatımıza girdiğin için, o kadar meşakkatli süreci en güçlü şekilde atlatıp bizim dünyamıza katılmayı kabul ettiğin için sana çok teşekkür ederim.





30 Nisan 2015 Perşembe

Tüp Babayım İmza Günü ve Söyleşi



Tüp Babayım 

İmza Günü ve Söyleşi






15 Mayıs 2015 Cuma
10:00-12:00ANNELİK HARİTASI etkinliği için kayıt alınacakTüp Babayım” İmza ve Söyleşi Günü – Tuğkan Tepiltepe
Öğle Yemeği
13:00-14:00PAKOLİNO 3-8 yaş için Kutu EtkinlikleriTüp Babayım” İmza ve Söyleşi Günü – Tuğkan Tepiltepe
14:00-15:00Büyük Kolej Bale Gösterisi
15:00-21:00GİLİKA Ahşap Atölyesi –
Mustafa kavici
BBOM (BAŞKA BİR OKUL MÜMKÜN) Derneği ve Meraklı Kedi Okulu Etkinliği
16 Mayıs 2015 Cumartesi
10:00-12:00Anneliğin Ötesinde İmza Günü
Gülüş Türkmen
Tüp Babayım İmza ve Söyleşi Günü -Tuğkan Tepiltepe
12:00-13:00Mikado Çocuğunuzla Kaliteli Zaman
Öğle Yemeği
13:00-14:10Pepee & Şila Canlı Müzikal Tiyatro
13:00-15:00Music4Kids Erken Müzik (0-5 yaş ve aileleri) Ankara – Feryal ŞehirlioğluPLAY ATTENTION Dikkat Arttırma Etkinliği / ATARLI ANNELER & NEVA Eğitim  ve Danışmanlık
14:20-15:20Büyük Kolej Dans & Müzik Etk.
15:00-17:00PAKOLİNO 3-8 yaş için Kutu EtkinlikleriUzmanAnnem (Sibel Özdemir) ile”MERHABA OYUNCAK” imza günü
15.20-16:20Yaşam Kordon Bebeğimle Aramdaki Bağ
16:30-17:40Pepee & Şila Canlı Müzikal Tiyatro
17:00-21:00GİLİKA Ahşap Atölyesi – Mustafa KaviciBBOM (BAŞKA BİR OKUL MÜMKÜN) Derneği ve Meraklı Kedi Okulu Etkinliği
17 Mayıs 2015 Pazar
10:00-12:00GİLİKA ORİGAMİ ATÖLYESİ -Bilge KaynarcaTüp Babayım  İmza ve Söyleşi Günü –
Tuğkan Tepiltepe
Öğle Yemeği
13:00-14:00Cookie Garden Pasta Yapımının Püf NoktalarıGİLİKA ORİGAMİ ATÖLYESİ -Bilge KaynarcaBBOM (BAŞKA BİR OKUL MÜMKÜN)
Derneği ve Meraklı Kedi Okulu Etkinliği
14:00-15:00Promete Monteseri Eğt.Meth.Pratikte uyg.Anneliğin Ötesinde” İmza Günü
(Gülüş Türkmen)
15:30-17:00Güç Koleji Step GösterisiMusic4Kids Erken Müzik (0-5 yaş ve aileleri) Ankara – Feryal ŞehirlioğluITAP FenLab “Bilimin Renkli Dünyası” 5-12 yaş için (Mesut Erol +2)
17:00-21:00GİLİKA ORİGAMİ ATÖLYESİ -Bilge Kaynarca

24 Nisan 2015 Cuma

Tüp Babayım Halk TV Ekranlarında

Tüp Babayım bugün Halk TV ekranlarındaydı... Lâl ve ben sevgili Semra Topçu ile kitabım hakkında çok keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.


20 Nisan 2015 Pazartesi

Prof. Dr. Üstün Dökmen'in Kitabım İçin Yazdığı Ön Söz

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" isimli kitabımın ön sözünü çok sevgili Prof. Dr. Üstün Dökmen yazdı... Çok değerli katkısından dolayı kendisine bir kez daha teşekkür ederim...


Sanırım Dünya’da bir ilk olan bu kitapta, Sayın Tuğkan Tepiltepe, tüp bebek babası olma sürecini, büyük bir sevgiyle ve heyecanla anlatıyor.

Bir toplumun gelişmişlik düzeyini belirleyen temel ölçütlerden ikisi, o toplumun pozitif bilime olan yatkınlığı ve kadını erkek karşısında nerede konumlandırdığıdır. Dünyadaki bazı ülkeler, bir ileriye bir geriye çalkantılı bir değişim süreci geçirirken, kanımca bu ölçütlere yeni ölçütler eklenmektedir. Bence, bazı erkeklerin yaz aylarında sokak köpeklerine su vermeleri, kışın kuşlara yem, dört mevsim sokak hayvanlarına yiyecek vermeleri, toplumsal duyarlılık ve insani gelişme konusundaki dikkat çekici örneklerdir. Toplumumuz bir yandan geriye bakarken, bir yandan da bu tür davranışları sergileyen erkeklerin adımlarıyla ileriye yürümektedir.

“Tüp Babayım” adlı kitapta Tuğkan Tepiltepe, ileriye yönelmiş bu adımlara, yepyeni bir adım ekliyor. Bu kitapta bir baba Dünya’da ilk defa nasıl tüp bebek babası olduğunu, samimi bir üslupla ayrıntılı olarak anlatıyor. Kitap her şeyden önce tüp bebeği denemek isteyenlere, birinci ağızdan bilgi verir, rehberlik yapar niteliktedir. Tepiltepe’nin bu uzun soluklu gözleminin psikolojinin çeşitli alanlarında, örneğin iletişim psikolojisinde araştırmacılara kaynak da olabileceği görüşündeyim.

Tepiltepe’yi kutluyor, bebek sahibi olmak isteyen herkesin bu isteğine ulaşmasını diliyorum.


Prof. Dr. Üstün DÖKMEN  

17 Nisan 2015 Cuma

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" Radikal Kitap Eki'nde

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 
bugün Radikal Kitap Eki'nde...

Bu kitapta bir baba Dünya’da ilk defa nasıl tüp bebek babası olduğunu, samimi bir üslupla ayrıntılı olarak anlatıyor. Kitap her şeyden önce tüp bebeği denemek isteyenlere, birinci ağızdan bilgi verir, rehberlik yapar niteliktedir. Tepiltepe’nin bu uzun soluklu gözleminin psikolojinin çeşitli alanlarında, örneğin iletişim psikolojisinde araştırmacılara kaynak da olabileceği görüşündeyim.
Prof.Dr. Üstün Dökmen




9 Nisan 2015 Perşembe

Tüp Babayım Medya'da...

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" kitabım basında da yer buldu... Kanal B ekranlarında yayınlanan Kitap Dünyası programında, TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu'nda Hayatın Sesleri programında ve FOX Tv'de İsmail Küçükkaya'nın programında...









18 Mart 2015 Çarşamba

Tüp Babayım Online Satış Siteleri

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" adlı kitabımı satın alabileceğiniz internet adresleri;


http://www.idefix.com/kitap/tup-babayim-tugkan-tepiltepe/tanim.asp?sid=SXIK8NNRIB5BRLRHVNP1

http://www.dr.com.tr/kitap/tup-babayim/tugkan-tepiltepe/edebiyat/turk-gunluk-ani/urunno=0000000632078

http://www.kitapyurdu.com/kitap/tup-babayim-amp-bir-babanin-gozunden-tup-bebek-yolculugu/360337.html

http://www.arkadas.com.tr/kitap/tup-babayim/9786056389900

http://www.inkilap.com/tugkan-tepiltepe/tup-babayim.htm

http://www.eren.com.tr/kitap/tup-babayim-bir-babanin-gozunden-tup-bebek-yolculugu-p12848596.html




http://www.okuoku.com/kitap/tup-babayim-bir-babanin-gozunden-tup-bebek-yolculugu-tugkan-tepiltepe-264649.html

http://www.kitapsahaf.net/kitap/tup-babayim-p600953.html

http://www.tikla24.de/kitap/tugkan-tepiltepe/tup-babayim/

http://www.kitapambari.com/UrunDetay/tup-babayim-tugkan-tepiltepe

http://www.bkmkitap.com/tup-babayim-bir-babanin-gozunden-tup-bebek-yolculugu-tugkan-tepiltepe-p395444.html

http://urun.gittigidiyor.com/kitap-dergi/tup-babayim-150192062

http://www.yemkitabevi.com/kitap/tup-babayim-444796

http://www.sozcukitabevi.com/tup-babayim

http://www.evrenselkitap.com/detay.asp?u=191136

http://www.kitapstore.com/Magaza/Urun/358359/Kitap/Magistra-Yayinlari/Tugkan-Tepiltepe/Tup-Babayim-amp-Bir-Babanin-Gozunden-Tup-Bebek-Yolculugu/

http://www.kitapvitrini.com/magistra-yayinlari/tugkan-tepiltepe/tup-babayim-9786056389900.htm


16 Mart 2015 Pazartesi

bebekveben.com Röportajım

Sevgili arkadaşım Tanla'nın sahibi olduğu bebekveben.com sitesinde yayımlanan röportajımı sizlerle paylaşmak istedim... Çok keyifli ve güzel oldu.. Çok teşekkür ederim Tanla :)


Tüp Babanın Hikayesi Kitap Oluyor

“Aşkım kiminle konuşuyorsun? Ne konuşuyorsun? Cevap versene! Ne oldu?” diyerek kapıyı yumruklamaya başladım. Çatlayacaktım artık heyecandan. O birkaç saniye geçmek bilmedi. Birden kapıyı açıp dışarı çıktı.
Başında ışıktan bir taç vardı sanki. Sanki boyu uzamıştı, ululaşmıştı karım. Çok güzel gülümsüyordu. Bana baktı, baktı, baktı ve neredeyse fısıldayan bir sesle “Anne oluyorum!” dedi!
Ben o anda ne olduğumu ne yaptığımı hatırlamıyorum. Ne zaman sonra Nursen’e sımsıkı sarıldım ve “Seni çok seviyorum aşkım!” diyerek öpmeye başladım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum ama yine de birkaç damla akmasına engel olamadım. Tarifi imkânsız bir mutluluktu benim için. Nursen için de öyle tabi ki. Annem, teyzem hep beraber birbirimize sarıldık. Ben havalarda uçuyordum. Baba oluyorum yahu, baba! Şahane bir duygu bu!
Tüp Babayım “Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu”
Tuğkan blogum vasıtasıyla tanıştığım arkadaşlarımdan biri. Aile blogları dünyasında blogger babalara fazla rastlamadığımız için kısa sürede kalabalığın içinden sıyrıldı. Eşinin hamileliği ve kızı Lâl’ın tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelişini kaleme aldığı blogunda samimi ve esprili anlatımıyla dikkatleri çekti. Şimdi bu maceralarını kitaba dönüştürüyor. 9 Şubat 2015’de piyasaya çıkacak kitabı Tüp Babayım “Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu”nun öncesinde Tuğkan ile sıcak bir röportaj gerçekleştirdim.
Kendinden biraz bahseder misin? Tuğkan Tepiltepe kimdir?
25 Şubat 1972 Ankara doğumluyum. Tüm eğitim hayatımı Ankara’da tamamladım. Aslen iktisat bölümü mezunu olmama rağmen çalışma hayatım hep “bilgisayar” üzerine oldu. Son 15 senedir bir üniversitede akademik uzman olarak çalışıyorum. 38 yaşıma kadar hayatımı bekâr devam ettirdim, hatta 35 yaşımdan itibaren müzmin bekârlığa terfi ettim. Artık ben ve ailem evlenmemden umudu kesmişken birden herşey değişti. Nursen ile tanıştım ve 8 ay içinde evlendim. Çok mutlu, sevgi ve aşk dolu bir evliliğimiz oldu ve hâlâ öyle sürüyor. 2011 yılının Ekim ayında ise kızımız Lâl dünyaya geldi. Lâl tüp bebek yöntemi ile dünyaya geldi ve hikâyem de işte bu süreci anlatıyor.
tugkan
Tüp bebek tedavisini, eşinin hamilelik sürecini ve sonrasında kızınız Lâl ile maceralarınızı anlattığın bir blogun var. Blog yazma fikri nereden doğdu?
Kızım Lâl tüp bebek yöntemi ile dünyaya geldi. Tedavinin başından itibaren çok zorlu ve enteresan günler yaşadık. Eğlenceli anlar, sıkıntılar ve bu sıkıntıları aşmak için kendimizce geliştirdiğimiz çözümler gibi… Lâl doğduktan sonra geçirdiğimiz günleri hep konuşuyorduk ve gülüyorduk. Derken eşim Nursen ve çok yakın arkadaşı bana bunları yazmam için fikir verdi. Benimde kafama yattı ve bilgisayarımda bir sayfa açıp tedavinin en başından hatta Nursen’le tanışmamızdan itibaren, yani ilk kıvılcımdan itibaren, yazmaya başladım. Baktım gayet güzel yazmaya devam ediyorum ve bana bile ilgi çekici geliyor hikâyem. O zaman bunu bir blog açıp orada yayınlayayım diye düşündüm. Şu anda yayında olan Baba olacağım, oluyorum, oldum isminde blogumu açtım. Her gün 2-3 paragraflık bir yazı yayınlamaya başladım. Blogum kısa sürede büyük bir ilgi çekmeye başladı. Amacım kendi yaşanmışlarımı anlatarak insanlara naçizane fikir verebilmek ve yardımcı olabilmekti. Bloguma telefonum ve e-posta adresimi de yazdım ki okuyanlar bana direkt ulaşabilsinler. Gerçekten birçok kişi gerek telefonla arayarak, gerekse e-posta yoluyla benimle konuştu ve bende elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Blog yazmak beni gerçekten çok mutlu ediyor.
Aile konularında blog yazan baba sayısı fazla değil. Bir başka deyişle aile blogları çoğunlukla kadınların hakimiyetinde. Böyle bir ortamda blog tutan babaları görmek çok hoşumuza gidiyor. Sence babaların bloglamaya az ilgi göstermesinin sebebi ne? Babalara blog tutmayı tavsiye ediyor musun?
Evet, aile ve çocukları üzerine blog yazan fazla erkek yok. Çünkü bir çok erkek böyle konuları açığa vurmak, özelini paylaşmak istemez. Türk erkeği tabii o yüzden :) Hele ki tüp bebek süreci, hamilelik dönemi erkekler için gerçekten çok özel bir dönem. Fakat artık bunları aşmak lazım bence. Yaşanmışlıkları paylaşmak, anıları anlatmak hem aile için hem de okuyucular için çok yardım edici ve faydalı kaynaklar olabiliyor. Her babaya anılarını, yaşadıklarını yazmayı ve özellikle bir blog açarak yazmalarını tavisye ediyorum. En güzeli ileride çocuklarına bir hatıra bırakmış olacaklar.
Lâl’ın tüp bebek olarak dünyaya gelme hikâyesini okudum. Belki şimdi yönelteceğim soru size daha önce pek çok kez soruldu. Ancak yanıtın önemli ve yol gösterici olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir sağlık mecburiyeti olmadığı halde neden tüp bebek yapmaya karar verdiniz? Sonuçta belli bir bütçe ayırılması gereken ve pek çok aşamaları olan bir uygulama…
Önce her çift gibi doğal yollardan denedik tabii. Ama bir süre sonunda olmadığını görünce bu yola başvurduk. Sağlık problemi yoktu ama yapılan testlerde artık hem eşimin hem benim yaşlarımız 38 olduğundan, ne zaman hamilelik olacağının belli olmadığını söyledi doktorlar. Hani kahve falı gibi, 3 gün de olur, 3 ay da olur dediler. Bir tabii o yaştan sonra kadın için artık ne zaman ne olacağı belli olmaz. Doktorumuz “Madem bir bebek istiyorsunuz hiç riske atmayın. Hadi gelin tüp bebek yapalım size…” dediler. Biz de kısa bir düşünme evresinden sonra “E hadi bakalım, olur.” dedik. Maddi olarak tabii ki külfetli. Hele ki devlet memuruysan. Ama böyle bir durumda gözün o kısmını görmüyor. Hangi aşamalardan geçeceğimzi de detaylı olarak anlatıldı. Fakat o anlatılanları pek de önemseyerek dinlemedik. Çünkü karar verdik, bu tedaviye ve yaptıracaktık. Ne olursa olsun…
Tuğkan Tepiltepe
Tüp bebek sürecine başlamadan önce aklınıza takılan en büyük soru neydi? Bu soruyu zaman içinde nasıl yanıtladınız?
Açıkcası kafımıza takılan bir konu yoktu. Sadece bir kere deneyelim oldu oldu, olmadı hayatımız böyle devam eder diye düşünüyorduk. Zaman içinde gördük ki tedavi ikimizi de zorluyor. Özellikle kadın açısından daha zor. Ama hep kararlı ve olumlu yönden baktık ve bu zorlukları biraz da eğlenceli hâle getirerek atlattık.
Tüp bebek sürecinin sizin için en güzel ve en zorlu yönleri neydi?
En güzel yanı doktorumuz ve ekibinin bize olan desteği ve olumlu, sıcak yaklaşımıydı. Bizi çok güzel yönlendirdiler ve moral verdiler. Tüm sürecin yolunda olumlu şekilde devam etmesi ise ayrı bir güzellikti.
Ancak zor yanları ise Nursen’in aldığı ilaçlar, iğneler yüzünden doğal olarak yaşadığı depresyonlar, hormonal değişikler sonucu ortaya çıkan sıkıntılardı. Benim içinse uyguladığım perhizler, sperm kalitesini yükseltmek için uyguladığım çalışmalardı. Ama dediğim gibi esas ve en zor kısmını Nursen yaşadı. Bunun yanı sıra benim için büyük zorluk ise Nursen’in yaşadıkları karşısında zorlanmam, onun moralini yüksek tutmaya çalışmam, o doğal değişikliklerini ve ataklarını alttan alarak, anlayış göstererek göğüslemem oldu. Ama ne olursa olsun her anı keyifli ve güzel geçti.
Tüp bebek düşünen ailelere vereceğin 3 önemli tavsiye ne olur?
Öncelikle karar vermeden önce çok iyi düşünmeleri ve kendilerini hazır hissetmeleri çok önemli.
Karar verdikten sonra ise çok iyi bir tüp bebek merkezi ve doktorla bu işe girmeleri. Gerçekten konusunda uzman olmayan ve sadece maddi çıkarlar için, hastayı sadece bir müşteri olarak gören çok tüp bebek merkezi ve doktor olduğunu sıklıkla duydum.
En önemlisi ise bu işe başlanmasıyla birlikte psikolojilerinin çok iyi olması, morallerini hep yüksek tutmaları gerekiyor. Her aşamasına olumlu bakmak, moralli olmak, kendilerini sıkmamaları çok ama çok önemli.
TÜP BABAYIM “Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu…” isimli kitabın çok yakında okurlarla buluşacak. Bu kitabı yazmak nereden aklına geldi?
Aslında kitap yazmak gibi bir düşüncem yoktu. Zaman geçtikçe blogumda yazdığım tüp bebek tedavisinin hikâyesi bitti. Hazır her şey böyle güzel gidiyorken hamilelik sürecini de yazmaya karar verdim ve devam ettim. Çünkü hamilelik sürecinde de eşimle birlikte çok güzel, değişik ve eğlenceli tabii ki aynı zamanda doğal olarak sıkıntılı günler yaşamıştık. Tüm süreci bir baba ve erkek gözünden bakarak yazıyordum. Bloguma yazmaya devam ederken okuyan yakınlarımdan ve okuyuculardan bu hikâyenin kitap olması lazım diye teşvikler geliyordu. Önceleri kitabın bana çok olduğunu düşündüm ancak zaman geçtikçe de mantıklı gelmeye başladı ve kitap üzerine yoğunlaşmaya başladım. Tam bu sıralarda liseden bir sınıf arkadaşım aradı ve “Senin blogunu kitap yapmak istiyorum. Ne dersin?” dedi. Bende ne diyeceğim? Tabii ki olur dedim ve çalışmalara başladık. Uzun ve özenli çalışmalar sonucunda hikâyem kitap oldu.
Ama yazmamdaki en önemli amacım ileride kızıma bir hatıra bırakmak. Büyüdüğünde okuyunca ne hissedecek çok merak ediyorum.
Tuğkan Tepiltepe
Blog dünyasında yazılarını bir kitaba çevirmeyi hayal eden pek çok arkadaşım var. Onlara yol göstermek amacıyla kitap yazma sürecinden biraz bahseder misin? Bu işe ne kadar süre ayırdın? Yazarken nelere dikkat ettin?
Aslında bloğumun kitaba dönüşmesi çevremin verdiği fikir ve destekle oldu. Gerek okuyucularım gerekse çevremdeki diğer insanlar bu hikâyenin kitap olması gerektiğini söylüyorlardu. Blogda zaten yazılarım devam ediyordu. Bir anda kitap yapmaya karar verdim ve hikâyemi blogda keserek kitaba yönelik yazmaya başladım. Blogda artık sadece makalelerimi yayınlıyordum ki hâlâ da öyle. Hikaye bittikten sonra 4 kez baştan ele alıp kitap için kendimce hazır hâle getirdim. Daha sonra ise editörüm tekrar elden geçirdi kitap oluştu. Blogu yazmaya başladığım tarihten itibaren ele alırsak 3,5 sene sürdü. Ama kitap aşamasına karar verdikten sonra yaklaşık 2 seneyi buldu son haline gelmesi. Yavaş yavaş ama çok ince eleyip, sık dokunarak oluştu kitabım. Özellikle kitabıma çok sevdiğim ve saydığım Prof. Dr. Üstün Dökmen’in beni kırmayarak önsöz yazması ayrı bir moral oldu benim için. Hele ki “Dünya’da bir ilk” tespiti çok önemli. Ben bu kitabın Türkiye’de bir olduğunu biliyordum ancak Üstün hocamın bu tespiti çok daha önemli bir açı kazandırdı kitabıma.
Hikayenizi okuyanlar size nasıl tepkiler veriyor?
Çok güzel tepkiler aldım. Okuyanlar tüp bebek konusunda kendilerine cesaret geldiğini, daha rahat olduklarını söylediler. Anne adayları özellikle eşlerini okuttuklarını söylediler. Daha çok erkeklere yönelik yazdığım için erkeklerden de çok güzel tepkiler geldi. Bir iki erkek okuyucum eşlerinden “Bak ne kocalar var. Sen niye böyle değilsin? Niye bunları yapmadın?” diye fırça bile yemişler. Ama sanırım bir çok kişiye naçizane faydam oldu.
Yazılarında en çok etkili olan konu ne oldu?
Bildiğiniz gibi özellikle ülkemizde tüp bebek konusu bir tabu halinde. Hem erkek hem kadın açısından saklanması gereken, utanılacak bir konu gibi görülüyor. Ben bunun böyle olmadığını özellikle belirtmeye çalıştım. Özellikle erkek açısından çok daha fazla gizleniyor ve utanılıyor tüp bebek tedavisi. Aslında gayet doğal bir durum. Sonuçta tıbbi bir olay ve her insanın yaşayabileceği bir süreç. İşte tüm bunları açıklığa kavuşturarak bu tabuyu yıkmaya çalıştım ve sanırım başarılı da oldum.
Tuğkan Tepiltepe
Yazılarını okuduğumda tespit ettiğim bir durum, klasik Türk erkeğinden farklı olarak tüp bebek yapma ve eşinin hamileliği süresince son derece ilgili ve tüm sürece katılımcı bir yaklaşımın var. Böyle katılımcı olmayı nasıl başardın?
Sonuçta bir bebek sahibi olmak kadın veya erkeğin tek başına karar verdiği bir olay değil. Tabii ki tek başına değişik yöntemlerle çocuk sahibi olan kadınlar var ama özellikle evli çiftlerde ortak karar veriliyor ve bu sürece giriliyor. Ben de kendimi eşimden ayırmayarak aynı heyecanla yaşadım tüm süreci. Amerikalıların bir lafı vardır; “Biz hamileyiz” derler. Çok doğru bir tespit. Eğer eşimle birlikteliğimizin bir meyvesi olacaksa ben de bunu en az eşim kadar yaşamalıyım ve her anında, her noktasında yanında olmalıyım. Bir erkeğin yapabileceği ne varsa elimden geldiğince yapmaya çalıştım.
Bu kitap okuyucularına ne kazandıracak?
Özellikle Türk insanı bilimsel gerçeklerin yanı sıra yaşanmışlıklardan kendine pay çıkartır ve destek alır. Ben kitabımda tamamen kendi yaşadıklarımı anlattığım için tüp bebek tedavisi düşünen veya tedavi sürecinde olan kişiler hatta normal yollardan hamilelik yaşayan çiftler bile okuduklarında kendilerini görecek ve kendilerine belki bir çıkış yolu, çözüm önerisi bulabilecekler. Aslında bu kitapta kendimin ve eşimin hikâyesinin yanı sıra insanlarımızın da yaşadıkları veya yaşaması gerekenleri sunmaya çalıştım.
Son olarak söylemek istediğin birşey var mı?
Daha blog halindeyken hikâyem bir çok insana moral verdi, fikir verdi, destek oldu, tüp bebek konusunda cesaretlendirdi. Kitabım ile daha çok kişiye ulaşabileceğim ve naçizane daha çok kişiye faydam olabilecek. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Ve bu kitabı yazmaya beni teşvik eden başta karım Nursen’e ve çevremdeki herkese çok teşekkür ederim. Ama özellikle katabımı yazmaya sebep olan çiy damlam Lâl’e çok teşekkür ederim…
Tuğkan Tepiltepe’nin kitabı TÜP BABAYIM “Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu…” 9 Şubat 2015’de Magistra yayınevinden çıkacak. Tüp bebek konusuna ilgi duyan ve hatta bebek yapmayı düşünen tüm çiftler için çok güzel bir kaynak olacağına inanıyorum. Kitapevlerinizden ısrarla isteyin…