Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers
amniyosentez işlemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
amniyosentez işlemi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Haziran 2012 Çarşamba

Artık “bebeğimiz” değil “Lâl’imiz” demeye başladık


Amniyon sıvısını, Evrim’in bize söylediği laboratuvara götürmemiz gerekiyordu hemen. Gene Ankara’yı bilenler bilir. Muayenehane, protokol yolunun Kavaklıdere tarafında, laboratuvar ise Tunalı Hilmi Caddesi üzerindeydi. Yani yürüme mesafesinde. Mümkün olduğu kadar çabuk gitmemiz gerekiyordu laboratuvara ama taksiye binmemizin bir avantajı da olmayacaktı. Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki trafikte yürüyerek daha hızlı gidebilirdik.

Üçümüz yola çıktık ve sevinçten ne yapacağımızı bilemeden yürümeye başladık. Hemen telefonlara sarıldık yürürken ve bu müthiş haberi ailelerimize vermeye başladık. Nursen’in annesini ve babasını aradık, kardeşlerini aradık, anneannemi ve teyzemi aradık. Aslında hepsi heyecanla işlemin sonucunu bekliyordu. İşlemin çok iyi geçtiğini söyleyip üstüne bir de bu haberi verdiğimizde hepsinde ayrı bir sevinç oldu. Artık “Bebeğimiz olacak” demiyorduk. Direkt “Lâl geliyor” diyorduk. İsimleri belirlediğimiz için daha önce yakınlarımıza söylemiş olduğumuzdan herkes de biliyordu. İnanılmaz bir sevinç yaşıyorduk ve bu sevincimizi paylaştıkça gördüğümüz heyecanlar üzerine daha da büyük bir mutluluk yaşamaya başlıyorduk.

Laboratuvara gidip tüpü ilgili kişiye teslim ettik. Sonucunun 3 yada 4 hafta sonra çıkacağını söyledi. Laboratuvarda temel olarak bebeğin karyotipi yani kaç tane kromozomu olduğu ve bunların şekil bozuklukları taranacak. Normalde 23 çift yani 46 tane kromozom olmalı. Hani duymuşsunuzdur belki x ve y kromozomları diye. Lisedeki biyoloji derslerinde de geçer bu tabir. İşte bunlara bakılacak ve herhangi bir anormallik, hastalık olup olmadığı tespit edilecek. En sık görülen sorun ise 46 değil 47 tane kromozom olması. Bu da down sendromu demek oluyor. Bir de bebeğin cinsiyeti de yüzde yüz kesin olarak öğrenilebiliyor. Bunu laboratuvardan söylemiyorlarmış genelde ama biz torpilli gittiğimiz için sonuç çıkınca öğreneceğiz. Ama gene laboratuvardan değil Evrim’in sayesinde.

Aslında amniyosentezden sonra biraz dinlenilmesi iyi oluyormuş. Annenin kendisini ve bebeği yan etkilerden koruması için. İlk 24 saat ise fiziksel aktiviteler azaltılmalı ve mümkünse yatarak istirahat edilmesi gerekiyormuş. Ama bunların hiç birini amniyosentezi yapan doktor bize söylemedi. Nursen işlemden hemen sonra ayağa kalktı ve çıkıp gittik. Belki de doktor böyle bir şeye gerek duymadığı için söylemedi bize. Sonuçta Nursen gayet rahattı ve her hangi bir sıkıntısı olmadı.

Laboratuvardan çıktıktan sonra âdetimiz olduğu üzere Nursen’le gidip bir yerlerde bir şeyler yiyip içecektik. Bu sefer biraz daha farklı olacaktı. Lâl’i kutlayacaktık. Tabii annemde bizimle gelecekti. Önce “Hadi siz baş başa gidin. Ben gelmeyeyim” dediyse de bırakmadık ve beraber olalım istedik. Lâl’imizi beraber kutlamak istedik. Hızlı bir düşünmeyle Ankara’nın efsane mekânı olan Kıtır’a gidip bira içelim diye karar verdik. Tabii birayı ben ve belki annem içecekti. Nursen’in alkollü içki içmemesi gerekiyordu. Gerçi ara sıra içmesinden bir şey olmazdı. Ama gene de istemedi Nursen.

Ben ve annem bira içtik Nursen ise su içti. İlk yudumlarımızı Lâl’in şerefine içtik. Doğacak olan bir tanecik kızımız için. Bu sırada annem bugün için özel olarak aldığı kolyeyi Nursen’e verdi. Belki cinsiyetini öğrenebileceğimizi düşünerek bugünün anısını yaşatmak için çok hoş bir kolye almış Nursen’e. Birkaç saat sevinç sarhoşluğumuz ile oturduk sohbet ettik. Bu arada bu mutlu haberi birkaç arkadaşımızı daha arayarak haber verdik. Yakınlarımızın da sevinmesi, bizim sevincimize ortak olması bizi daha mutlu ediyordu.

Bundan sonra bebeğimizden bahsederken, onunla konuşurken hep “Kızım” diyerek ve adıyla hitâp ederek “Lâl” dedik. O artık bizim için bir bireydi. Bizim kızımız ve adı Lâl. Bundan sonra tüm plânlarımız, hayâllerimiz hep Lâl üzerine olacaktı. 

25 Haziran 2012 Pazartesi

Kocaman iğne ile amniyosentez yapılıyor!!


Hemen sonrasında içeri, muayene odasına geçtik. Nursen önce arka odaya geçip steril kıyafetleri giyip geldi ve muayene koltuğuna oturdu. Doktor, anneme siz şurada durun, bana dönüp sizde şurada durun diye yer gösterdi. Sanırım bizim heyecanımız ve paniğimiz doktoru sinirlendirmişti. Sanki biraz sert bir tavır takınmıştı. Umarım amniyosentez işlemini sakince ve iyi yapar. Doktorun yanında birde hemşire vardı. Onunla koordineli uyguluyordu işlemi. Ekipmanları hemşire hazırladı. İğne, enjektör, steril sıvılar gibi ekipmanlar.

Önce hemşire Nursen’e kalçadan iğne yaptı. Sonuçta ufacık bir operasyon ama her türlü ihtimale karşı iğneyle antibiyotik yapılması gerekiyormuş. İğnenin hemen ardından doktor ultrason cihazı ile işlemi uygulayacağı yeri tespit etmeye çalışıyordu. Ama şöyle bir bakınca ne kadar işinde uzman ve iyi olduğunu direkt belli ediyordu.

Doktor ultrason cihazı ile inceledi, yeri tespit etti ve hemşireden iğneyi istedi. Normalden bayağı uzun ve ince bir iğne. Bana kocaman bir iğneymiş gibi geldi. Ultrason cihazının monitöründen gözünü ayırmadan tespit ettiği yere iğneyi yavaşça batırdı. İğne girerken benim içim cız etti. Sanki bana batırmıştı o kocaman iğneyi. Nursen’e baktığımda ise gözlerini kapatmıştı ve donmuş bir şekilde duruyordu. Daha sonradan söylediğine göre gözlerini kapatıp kendini bir rüyada gibi hissetmeyi sağlamış. Annemde çok heyecanlı ve stresli şekilde izliyordu işlemi. Ama heyecanlanılmayacak gibi de değildi ki! Sonuçta çok riskli ve dikkat edilmesi gereken bir işlem. En ufak bir hata bebeğe zarar verebilir. Doktorun dikkati dağılmasın diye neredeyse nefes bile almıyorduk.

Monitörden iğnenin gidişini ve durduğu yeri görebiliyorduk. Bayağı battıktan sonra bir noktada doktor iğneyi batırmayı durdurdu. İğnenin ucu bebeğin hemen yanında görülebiliyordu. Doktor hemen tüpü istedi hemşireden. Hemşire tüpü iğneye taktı ve yavaş yavaş sıvıyı tüpe doldurdu. Sanırım 5 – 10 miligram veya belki birazcık daha fazla sıvı alındı ve hemen iğneyi çekerek işlemi bitirdi doktor. Toplamda 3-5 dakika sürdü amniyosentez işlemi ve bitti. Tekrar kontrol etti ve bebekte hiçbir sorun yoktu. Bu işlem sırasında bebek korkabiliyormuş ve kalbi durabiliyormuş. Bizimki gayet güzel içeride keyfine bakıyordu. Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Doktor “tamam çok güzel şekilde ve sorunsuz bitti” deyince hepimiz çok rahatladık. Özellikle Nursen birden rahatladı ve sakinleşti. Her şey yolunda gitti ve oldu bitti işte.

Doktor içinde amniyon sıvısı olan tüpü gösterdi bize. Sıvının içinde biraz kırmızılıklar vardı. Bunların kan olduğunu söyledi doktor. Ama merak edilecek bir şey olmadığını, bu kanın, tüp bebek yöntemi uygulandığından  Nursen’in bu zamana kadar geçirdiği yumurta toplama, embriyo transferi gibi işlemlerden kaynaklanabileceğini söyledi.