Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers
blogger baba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blogger baba etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2016 Salı

Radyo Onbironsekiz Program Kaydım

Radyo Onbironsekiz'de yayımlanan program kaydım... Beni, Lâl'i, bizi ve kitabımı anlattım... Buyurun...


Bugün, Onbironsekiz'de hayattaki en klasik dönüm noktalarından biri olan çocuk sahibi olmaya değineceğiz. Programda 4-5 sene önce babalık zanaatine başlamış 2 baba var: Hem de yeni nesil babalar! Anne blogger'lara alışığız, biraz da baba blogger'lara kulak vermeye ne dersiniz?









16 Mart 2015 Pazartesi

bebekveben.com Röportajım

Sevgili arkadaşım Tanla'nın sahibi olduğu bebekveben.com sitesinde yayımlanan röportajımı sizlerle paylaşmak istedim... Çok keyifli ve güzel oldu.. Çok teşekkür ederim Tanla :)


Tüp Babanın Hikayesi Kitap Oluyor

“Aşkım kiminle konuşuyorsun? Ne konuşuyorsun? Cevap versene! Ne oldu?” diyerek kapıyı yumruklamaya başladım. Çatlayacaktım artık heyecandan. O birkaç saniye geçmek bilmedi. Birden kapıyı açıp dışarı çıktı.
Başında ışıktan bir taç vardı sanki. Sanki boyu uzamıştı, ululaşmıştı karım. Çok güzel gülümsüyordu. Bana baktı, baktı, baktı ve neredeyse fısıldayan bir sesle “Anne oluyorum!” dedi!
Ben o anda ne olduğumu ne yaptığımı hatırlamıyorum. Ne zaman sonra Nursen’e sımsıkı sarıldım ve “Seni çok seviyorum aşkım!” diyerek öpmeye başladım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum ama yine de birkaç damla akmasına engel olamadım. Tarifi imkânsız bir mutluluktu benim için. Nursen için de öyle tabi ki. Annem, teyzem hep beraber birbirimize sarıldık. Ben havalarda uçuyordum. Baba oluyorum yahu, baba! Şahane bir duygu bu!
Tüp Babayım “Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu”
Tuğkan blogum vasıtasıyla tanıştığım arkadaşlarımdan biri. Aile blogları dünyasında blogger babalara fazla rastlamadığımız için kısa sürede kalabalığın içinden sıyrıldı. Eşinin hamileliği ve kızı Lâl’ın tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelişini kaleme aldığı blogunda samimi ve esprili anlatımıyla dikkatleri çekti. Şimdi bu maceralarını kitaba dönüştürüyor. 9 Şubat 2015’de piyasaya çıkacak kitabı Tüp Babayım “Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu”nun öncesinde Tuğkan ile sıcak bir röportaj gerçekleştirdim.
Kendinden biraz bahseder misin? Tuğkan Tepiltepe kimdir?
25 Şubat 1972 Ankara doğumluyum. Tüm eğitim hayatımı Ankara’da tamamladım. Aslen iktisat bölümü mezunu olmama rağmen çalışma hayatım hep “bilgisayar” üzerine oldu. Son 15 senedir bir üniversitede akademik uzman olarak çalışıyorum. 38 yaşıma kadar hayatımı bekâr devam ettirdim, hatta 35 yaşımdan itibaren müzmin bekârlığa terfi ettim. Artık ben ve ailem evlenmemden umudu kesmişken birden herşey değişti. Nursen ile tanıştım ve 8 ay içinde evlendim. Çok mutlu, sevgi ve aşk dolu bir evliliğimiz oldu ve hâlâ öyle sürüyor. 2011 yılının Ekim ayında ise kızımız Lâl dünyaya geldi. Lâl tüp bebek yöntemi ile dünyaya geldi ve hikâyem de işte bu süreci anlatıyor.
tugkan
Tüp bebek tedavisini, eşinin hamilelik sürecini ve sonrasında kızınız Lâl ile maceralarınızı anlattığın bir blogun var. Blog yazma fikri nereden doğdu?
Kızım Lâl tüp bebek yöntemi ile dünyaya geldi. Tedavinin başından itibaren çok zorlu ve enteresan günler yaşadık. Eğlenceli anlar, sıkıntılar ve bu sıkıntıları aşmak için kendimizce geliştirdiğimiz çözümler gibi… Lâl doğduktan sonra geçirdiğimiz günleri hep konuşuyorduk ve gülüyorduk. Derken eşim Nursen ve çok yakın arkadaşı bana bunları yazmam için fikir verdi. Benimde kafama yattı ve bilgisayarımda bir sayfa açıp tedavinin en başından hatta Nursen’le tanışmamızdan itibaren, yani ilk kıvılcımdan itibaren, yazmaya başladım. Baktım gayet güzel yazmaya devam ediyorum ve bana bile ilgi çekici geliyor hikâyem. O zaman bunu bir blog açıp orada yayınlayayım diye düşündüm. Şu anda yayında olan Baba olacağım, oluyorum, oldum isminde blogumu açtım. Her gün 2-3 paragraflık bir yazı yayınlamaya başladım. Blogum kısa sürede büyük bir ilgi çekmeye başladı. Amacım kendi yaşanmışlarımı anlatarak insanlara naçizane fikir verebilmek ve yardımcı olabilmekti. Bloguma telefonum ve e-posta adresimi de yazdım ki okuyanlar bana direkt ulaşabilsinler. Gerçekten birçok kişi gerek telefonla arayarak, gerekse e-posta yoluyla benimle konuştu ve bende elimden geldiğince yardımcı olmaya çalıştım. Blog yazmak beni gerçekten çok mutlu ediyor.
Aile konularında blog yazan baba sayısı fazla değil. Bir başka deyişle aile blogları çoğunlukla kadınların hakimiyetinde. Böyle bir ortamda blog tutan babaları görmek çok hoşumuza gidiyor. Sence babaların bloglamaya az ilgi göstermesinin sebebi ne? Babalara blog tutmayı tavsiye ediyor musun?
Evet, aile ve çocukları üzerine blog yazan fazla erkek yok. Çünkü bir çok erkek böyle konuları açığa vurmak, özelini paylaşmak istemez. Türk erkeği tabii o yüzden :) Hele ki tüp bebek süreci, hamilelik dönemi erkekler için gerçekten çok özel bir dönem. Fakat artık bunları aşmak lazım bence. Yaşanmışlıkları paylaşmak, anıları anlatmak hem aile için hem de okuyucular için çok yardım edici ve faydalı kaynaklar olabiliyor. Her babaya anılarını, yaşadıklarını yazmayı ve özellikle bir blog açarak yazmalarını tavisye ediyorum. En güzeli ileride çocuklarına bir hatıra bırakmış olacaklar.
Lâl’ın tüp bebek olarak dünyaya gelme hikâyesini okudum. Belki şimdi yönelteceğim soru size daha önce pek çok kez soruldu. Ancak yanıtın önemli ve yol gösterici olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir sağlık mecburiyeti olmadığı halde neden tüp bebek yapmaya karar verdiniz? Sonuçta belli bir bütçe ayırılması gereken ve pek çok aşamaları olan bir uygulama…
Önce her çift gibi doğal yollardan denedik tabii. Ama bir süre sonunda olmadığını görünce bu yola başvurduk. Sağlık problemi yoktu ama yapılan testlerde artık hem eşimin hem benim yaşlarımız 38 olduğundan, ne zaman hamilelik olacağının belli olmadığını söyledi doktorlar. Hani kahve falı gibi, 3 gün de olur, 3 ay da olur dediler. Bir tabii o yaştan sonra kadın için artık ne zaman ne olacağı belli olmaz. Doktorumuz “Madem bir bebek istiyorsunuz hiç riske atmayın. Hadi gelin tüp bebek yapalım size…” dediler. Biz de kısa bir düşünme evresinden sonra “E hadi bakalım, olur.” dedik. Maddi olarak tabii ki külfetli. Hele ki devlet memuruysan. Ama böyle bir durumda gözün o kısmını görmüyor. Hangi aşamalardan geçeceğimzi de detaylı olarak anlatıldı. Fakat o anlatılanları pek de önemseyerek dinlemedik. Çünkü karar verdik, bu tedaviye ve yaptıracaktık. Ne olursa olsun…
Tuğkan Tepiltepe
Tüp bebek sürecine başlamadan önce aklınıza takılan en büyük soru neydi? Bu soruyu zaman içinde nasıl yanıtladınız?
Açıkcası kafımıza takılan bir konu yoktu. Sadece bir kere deneyelim oldu oldu, olmadı hayatımız böyle devam eder diye düşünüyorduk. Zaman içinde gördük ki tedavi ikimizi de zorluyor. Özellikle kadın açısından daha zor. Ama hep kararlı ve olumlu yönden baktık ve bu zorlukları biraz da eğlenceli hâle getirerek atlattık.
Tüp bebek sürecinin sizin için en güzel ve en zorlu yönleri neydi?
En güzel yanı doktorumuz ve ekibinin bize olan desteği ve olumlu, sıcak yaklaşımıydı. Bizi çok güzel yönlendirdiler ve moral verdiler. Tüm sürecin yolunda olumlu şekilde devam etmesi ise ayrı bir güzellikti.
Ancak zor yanları ise Nursen’in aldığı ilaçlar, iğneler yüzünden doğal olarak yaşadığı depresyonlar, hormonal değişikler sonucu ortaya çıkan sıkıntılardı. Benim içinse uyguladığım perhizler, sperm kalitesini yükseltmek için uyguladığım çalışmalardı. Ama dediğim gibi esas ve en zor kısmını Nursen yaşadı. Bunun yanı sıra benim için büyük zorluk ise Nursen’in yaşadıkları karşısında zorlanmam, onun moralini yüksek tutmaya çalışmam, o doğal değişikliklerini ve ataklarını alttan alarak, anlayış göstererek göğüslemem oldu. Ama ne olursa olsun her anı keyifli ve güzel geçti.
Tüp bebek düşünen ailelere vereceğin 3 önemli tavsiye ne olur?
Öncelikle karar vermeden önce çok iyi düşünmeleri ve kendilerini hazır hissetmeleri çok önemli.
Karar verdikten sonra ise çok iyi bir tüp bebek merkezi ve doktorla bu işe girmeleri. Gerçekten konusunda uzman olmayan ve sadece maddi çıkarlar için, hastayı sadece bir müşteri olarak gören çok tüp bebek merkezi ve doktor olduğunu sıklıkla duydum.
En önemlisi ise bu işe başlanmasıyla birlikte psikolojilerinin çok iyi olması, morallerini hep yüksek tutmaları gerekiyor. Her aşamasına olumlu bakmak, moralli olmak, kendilerini sıkmamaları çok ama çok önemli.
TÜP BABAYIM “Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu…” isimli kitabın çok yakında okurlarla buluşacak. Bu kitabı yazmak nereden aklına geldi?
Aslında kitap yazmak gibi bir düşüncem yoktu. Zaman geçtikçe blogumda yazdığım tüp bebek tedavisinin hikâyesi bitti. Hazır her şey böyle güzel gidiyorken hamilelik sürecini de yazmaya karar verdim ve devam ettim. Çünkü hamilelik sürecinde de eşimle birlikte çok güzel, değişik ve eğlenceli tabii ki aynı zamanda doğal olarak sıkıntılı günler yaşamıştık. Tüm süreci bir baba ve erkek gözünden bakarak yazıyordum. Bloguma yazmaya devam ederken okuyan yakınlarımdan ve okuyuculardan bu hikâyenin kitap olması lazım diye teşvikler geliyordu. Önceleri kitabın bana çok olduğunu düşündüm ancak zaman geçtikçe de mantıklı gelmeye başladı ve kitap üzerine yoğunlaşmaya başladım. Tam bu sıralarda liseden bir sınıf arkadaşım aradı ve “Senin blogunu kitap yapmak istiyorum. Ne dersin?” dedi. Bende ne diyeceğim? Tabii ki olur dedim ve çalışmalara başladık. Uzun ve özenli çalışmalar sonucunda hikâyem kitap oldu.
Ama yazmamdaki en önemli amacım ileride kızıma bir hatıra bırakmak. Büyüdüğünde okuyunca ne hissedecek çok merak ediyorum.
Tuğkan Tepiltepe
Blog dünyasında yazılarını bir kitaba çevirmeyi hayal eden pek çok arkadaşım var. Onlara yol göstermek amacıyla kitap yazma sürecinden biraz bahseder misin? Bu işe ne kadar süre ayırdın? Yazarken nelere dikkat ettin?
Aslında bloğumun kitaba dönüşmesi çevremin verdiği fikir ve destekle oldu. Gerek okuyucularım gerekse çevremdeki diğer insanlar bu hikâyenin kitap olması gerektiğini söylüyorlardu. Blogda zaten yazılarım devam ediyordu. Bir anda kitap yapmaya karar verdim ve hikâyemi blogda keserek kitaba yönelik yazmaya başladım. Blogda artık sadece makalelerimi yayınlıyordum ki hâlâ da öyle. Hikaye bittikten sonra 4 kez baştan ele alıp kitap için kendimce hazır hâle getirdim. Daha sonra ise editörüm tekrar elden geçirdi kitap oluştu. Blogu yazmaya başladığım tarihten itibaren ele alırsak 3,5 sene sürdü. Ama kitap aşamasına karar verdikten sonra yaklaşık 2 seneyi buldu son haline gelmesi. Yavaş yavaş ama çok ince eleyip, sık dokunarak oluştu kitabım. Özellikle kitabıma çok sevdiğim ve saydığım Prof. Dr. Üstün Dökmen’in beni kırmayarak önsöz yazması ayrı bir moral oldu benim için. Hele ki “Dünya’da bir ilk” tespiti çok önemli. Ben bu kitabın Türkiye’de bir olduğunu biliyordum ancak Üstün hocamın bu tespiti çok daha önemli bir açı kazandırdı kitabıma.
Hikayenizi okuyanlar size nasıl tepkiler veriyor?
Çok güzel tepkiler aldım. Okuyanlar tüp bebek konusunda kendilerine cesaret geldiğini, daha rahat olduklarını söylediler. Anne adayları özellikle eşlerini okuttuklarını söylediler. Daha çok erkeklere yönelik yazdığım için erkeklerden de çok güzel tepkiler geldi. Bir iki erkek okuyucum eşlerinden “Bak ne kocalar var. Sen niye böyle değilsin? Niye bunları yapmadın?” diye fırça bile yemişler. Ama sanırım bir çok kişiye naçizane faydam oldu.
Yazılarında en çok etkili olan konu ne oldu?
Bildiğiniz gibi özellikle ülkemizde tüp bebek konusu bir tabu halinde. Hem erkek hem kadın açısından saklanması gereken, utanılacak bir konu gibi görülüyor. Ben bunun böyle olmadığını özellikle belirtmeye çalıştım. Özellikle erkek açısından çok daha fazla gizleniyor ve utanılıyor tüp bebek tedavisi. Aslında gayet doğal bir durum. Sonuçta tıbbi bir olay ve her insanın yaşayabileceği bir süreç. İşte tüm bunları açıklığa kavuşturarak bu tabuyu yıkmaya çalıştım ve sanırım başarılı da oldum.
Tuğkan Tepiltepe
Yazılarını okuduğumda tespit ettiğim bir durum, klasik Türk erkeğinden farklı olarak tüp bebek yapma ve eşinin hamileliği süresince son derece ilgili ve tüm sürece katılımcı bir yaklaşımın var. Böyle katılımcı olmayı nasıl başardın?
Sonuçta bir bebek sahibi olmak kadın veya erkeğin tek başına karar verdiği bir olay değil. Tabii ki tek başına değişik yöntemlerle çocuk sahibi olan kadınlar var ama özellikle evli çiftlerde ortak karar veriliyor ve bu sürece giriliyor. Ben de kendimi eşimden ayırmayarak aynı heyecanla yaşadım tüm süreci. Amerikalıların bir lafı vardır; “Biz hamileyiz” derler. Çok doğru bir tespit. Eğer eşimle birlikteliğimizin bir meyvesi olacaksa ben de bunu en az eşim kadar yaşamalıyım ve her anında, her noktasında yanında olmalıyım. Bir erkeğin yapabileceği ne varsa elimden geldiğince yapmaya çalıştım.
Bu kitap okuyucularına ne kazandıracak?
Özellikle Türk insanı bilimsel gerçeklerin yanı sıra yaşanmışlıklardan kendine pay çıkartır ve destek alır. Ben kitabımda tamamen kendi yaşadıklarımı anlattığım için tüp bebek tedavisi düşünen veya tedavi sürecinde olan kişiler hatta normal yollardan hamilelik yaşayan çiftler bile okuduklarında kendilerini görecek ve kendilerine belki bir çıkış yolu, çözüm önerisi bulabilecekler. Aslında bu kitapta kendimin ve eşimin hikâyesinin yanı sıra insanlarımızın da yaşadıkları veya yaşaması gerekenleri sunmaya çalıştım.
Son olarak söylemek istediğin birşey var mı?
Daha blog halindeyken hikâyem bir çok insana moral verdi, fikir verdi, destek oldu, tüp bebek konusunda cesaretlendirdi. Kitabım ile daha çok kişiye ulaşabileceğim ve naçizane daha çok kişiye faydam olabilecek. Bu da beni çok mutlu ediyor.
Ve bu kitabı yazmaya beni teşvik eden başta karım Nursen’e ve çevremdeki herkese çok teşekkür ederim. Ama özellikle katabımı yazmaya sebep olan çiy damlam Lâl’e çok teşekkür ederim…
Tuğkan Tepiltepe’nin kitabı TÜP BABAYIM “Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu…” 9 Şubat 2015’de Magistra yayınevinden çıkacak. Tüp bebek konusuna ilgi duyan ve hatta bebek yapmayı düşünen tüm çiftler için çok güzel bir kaynak olacağına inanıyorum. Kitapevlerinizden ısrarla isteyin…