Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers
hamile uykusuzluğu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hamile uykusuzluğu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Kasım 2012 Salı

Lâl’i Görmek İçin Bahane Buluyorduk


Bu sıralarda Nursen’in uyku düzeni de tamamen bozulmuştu. Geceleri hiç rahat uyuyamıyordu ve sık sık uyanıyordu. Böyle olunca da uykusu kaçıyordu tabii ki. Lâl özellikle geceleri kıpır kıpır oluyordu. Bu da Nursen’i uyutmuyordu. Bir çok gece uyandığımda Nursen’in yanımda olmadığını görüyordum. Kalkıp baktığımda televizyon karşısında film seyrederken buluyordum. Hemde büyük bir heyecanla ve sanki normal bir zamanmış gibi. Hani bu saatte uyku kaçar ama televizyon karşısında mayışık, uykulu halde olur insan normalde. Nursen tam aksine cin gibi oluyordu. Bir yandan da Lâl hareketli ise onunla konuşuyordu.

Gece uyumayınca gündüz uyuyordu tabii. Ama bu uykularda Lâl izin verdiği sürece. Lâl uyursa Nursen de uyuyabiliyordu. Son 1,5 ay böyle düzensiz geçti Nursen için. Ama her gün yürüyüşlerimizi ihmal etmiyorduk. Akşamüzeri ben eve geldiğimde çıkıp yürüyüş yapıyorduk. El ele dolaşıp devamlı Lâl hakkında konuşuyorduk. Kendimizce plânlar yapıyorduk, hayâller kuruyorduk. Bazen Nursen’in canı değişik bir şey yemek istediğinde gidip yiyorduk, Nursen ne isterse onu yapıyorduk. Bende elimden geldiğince Nursen’in istediklerini yerine getirmeye çalışıyordum. Yeter ki morali iyi olsun, sağlıklı olsun.

Yürüyüşler sayesinde bel ağrıları da çok fazla olmuyordu. Hiç olmaması mümkün değildi tabii ki ama hareket çok iyi geliyordu. Bir de Nursen aşırı kilo almadığı için de biraz daha rahattı. Ama hareketleri, oturup kalkması çok yavaşlamıştı ve zorlaşmıştı. Çok normaldi bu durumlar. Karnında doğmaya hazır bir bebek vardı ve hızla büyüyordu. Doğuma kadar bu şekilde idare edecektik artık. Ben Nursen’in etrafında pervane oluyordum. Gak dese su guk dese ekmek getiriyordum. Kendini yormaması için, rahat etmesi için elimden geleni yapıyordum. Ama hamileliğin son zamanları olduğundan dolayı doğal olarak Nursen’in huysuzlukları da biraz artmıştı. Hiç önemli değildi benim için. Hep alttan alıp, sakin olmayı başararak her şeyine olumlu bakıyordum.

Bu son zamanlarda Lâl’in hareketlerinde bazen azalmalar oluyordu. Bu bizi telaşlandırıyordu. Bu yaşta anne – baba adayı olunca ve tüp bebek olunca daha pimpirikli oluyorduk. Böyle durumlarda hemen doktorumuzu arıyorduk. Daha öncede bahsettiğim gibi cevap veremese bile en geç 1 saat içinde bize geri dönüyordu. Durumu söylediğimizde endişelenmememizi söylüyor ve hemen “Hadi kalkın gelin bir bakayım” diye çağırıyordu bizi. Muayenehane evimize çok yakın olduğundan 15 dakika sonra doktorumuzun yanında buluyorduk kendimizi. Hemen bizi randevulu hastaların arasına sıkıştırıp ultrason odasına alıp duruma bakıyordu. Her seferinde de hiçbir sorun olmadığını, merak etmememiz gerektiğini söyleyip bizi rahatlatıyordu. Artık büyüdüğü için ve doğum pozisyonuna geldiği için hareketlerde yavaşlama olabilirmiş. Lâl’in hareketlerini bizde ekranda görüyorduk ve bu bizi daha çok rahatlatıyordu.

Bu durumu 3-4 defa yaşadık. Her seferinde bir koşu doktorumuza gidip kontrolden geçtik. Neyse ki her seferinde de endişelerimizin boşa olduğunu gördük. Ama biraz da iyi oluyordu bu kontroller. Bu sayede Lâl’i daha sık görmeye başlamıştık. Belki de Lâl’i daha sık görebilmek için böyle bahaneler buluyorduk, psikolojik olarak hareketlerinin azaldığını düşünüyorduk. Ne olursa olsun aklımızda kalacağına, kafamızı kurcalayacağına doktorumuza giderek bu sıkıntıları yaşamıyorduk.

Bu zamanlarda doktorumuzun yakın ve sıcak ilgisi de bize moral ve güç veriyordu. Aynı zamanda yüzsüzlük yapmamızı da sağlıyordu. Aklımıza takıldıkça arıyorduk ve yanına gidiyorduk. En baştan bize bu imkânı vermişti zaten. “Ne zaman kafanıza bir şey takılırsa, bir sorun olursa hemen arayın. Çıkıp gelin kontrol edelim. Ne olacak ki? Altı üstü 5 dakikamızı alır. Sizin endişelenmenizden daha mı önemli?” demişti. Biz de sanki bunu sonuna kadar kullandık. Tabii ki suiistimal etmeden.