Kızım Lâl tüp bebek yöntemi ile dünyaya geldi... Tüp bebek tedavisi süresince çok güzel, değişik ve unutulmayacak günler geçirdik. Lâl doğduktan sonra bunları yazmaya karar verdim ve işte bu blogu açarak yazmaya başladım. Sonra kendimi kaptırmışım ve hamilelik sürecini de yazdım. Tüm bu süreci bir babanın gözünden ve bakış açısı ile yazdım. Ben bir "tüp babayım".. Hikâye bitti artık Lâl doğduktan sonra yaşadıklarımı yazacağım...
Öne Çıkan Yayın
Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"
Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor
Anasayfa » Tüm Yazılar
5 Nisan 2013 Cuma
TRT Radyo 1 - Paylaştıkça
4 Nisan 2013 günü canlı yayın konuğu olduğum TRT Radyo 1'de yayınlanan "Paylaştıkça" programının kaydı. Blogumla ilgili çok keyifli bir sohbetimiz oldu.
30 Mart 2013 Cumartesi
Hürriyet Cumartesi 30/03/2013 - Ben de Hamileyim
Bugün 30 Mart 2013....
Sabah Nursen'in heyecanlı haykırışı ile irkildim..
"Aşkım Hürriyet'in Cumhuriyet ekinde biz varız" diye bağırdı...
"Hürriyet'in Cumhuriyet eki ne yaaa" dedim şaşırarak...
"Aman işte Cumartesi eki" dedi..
Önce biz varız deyince galiba kız arkadaşları ile falan bir yerde bir şekilde çekilmiş fotoğrafları yayımlandı diye düşündüm ilk anda. Gerçi Nursen de fotoğrafımızı görünce ilk bir iki saniye "Yaa bu simalar hiç yabancı değil sanki" diye düşünmüş..
Hemen sonra dank etti ki haberimiz yapılmış... Bir süre önce Hürriyet Gazetesi'nden Mesude (Erşan) Hanım ile telefonda konuşmuştuk ve "sizi mutlaka haber yapmak istiyorum" demişti... Hemen e-posta yolu ile bir röportaj yaptık ve haberin çıkmasını bekliyorduk.
Bugün çıktı sonunda.. Gerçekten çok sevindik ve duygulandık.. Bizim için çok değişik bir durum oldu bu... Uzun zamandır yazdığım blogum haber olma niteliğine bile kavuşmuş artık meğerse..
http://www.hurriyet.com.tr/cumartesi/22928397.asp
İşte haberin linki burada... Bunu blogumu takip eden, okuyan herkesle paylaşmak istedim... Çok teşekkür ederim..
Sabah Nursen'in heyecanlı haykırışı ile irkildim..
"Aşkım Hürriyet'in Cumhuriyet ekinde biz varız" diye bağırdı...
"Hürriyet'in Cumhuriyet eki ne yaaa" dedim şaşırarak...
"Aman işte Cumartesi eki" dedi..
Önce biz varız deyince galiba kız arkadaşları ile falan bir yerde bir şekilde çekilmiş fotoğrafları yayımlandı diye düşündüm ilk anda. Gerçi Nursen de fotoğrafımızı görünce ilk bir iki saniye "Yaa bu simalar hiç yabancı değil sanki" diye düşünmüş..
Hemen sonra dank etti ki haberimiz yapılmış... Bir süre önce Hürriyet Gazetesi'nden Mesude (Erşan) Hanım ile telefonda konuşmuştuk ve "sizi mutlaka haber yapmak istiyorum" demişti... Hemen e-posta yolu ile bir röportaj yaptık ve haberin çıkmasını bekliyorduk.
Bugün çıktı sonunda.. Gerçekten çok sevindik ve duygulandık.. Bizim için çok değişik bir durum oldu bu... Uzun zamandır yazdığım blogum haber olma niteliğine bile kavuşmuş artık meğerse..
http://www.hurriyet.com.tr/cumartesi/22928397.asp
İşte haberin linki burada... Bunu blogumu takip eden, okuyan herkesle paylaşmak istedim... Çok teşekkür ederim..
14 Mart 2013 Perşembe
Lâl, Babasının Yorganını Kullanacak
Artık doğuma
sayılı zaman kalmıştı. Hazırlıklarımız tüm hızıyla devam ediyordu ve satın
aldığımız oda takımının teslim zamanı gelmişti.
Bu sıralarda internette bir siteden Lâl’in odasının duvarlarına
yapıştırmak için çok güzel çıkartmalar almıştık. Walt Disney kahramanları ve
ceylanlı, kuşlu, sincaplı, kuşlu, ağaçlar falan olan çıkartmalar. Bir gün
Nursen, ben, annem, teyzem, tesadüfen o zamanda Ankara’da olan dayım, anneannem
hep birlikte Lâl’in odasına aldığımız çıkartmaları yapıştırdık. Biraz
uğraştırıcı oldu ama çok güzel ve şirin bir oda oluyordu Lâl için. Daha öncede
söylemiştim; Lâl doğmadan odası dahil her şeyin hazır olmasını istiyorduk.
Çıkartmaları yapıştırınca oda tam bir bebek odası olmaya başladı.
Daha önceden
de odada bulunan eşyaları dışarı atıp uçuk pembe bir tona boyatmıştık odayı. Aslında
önce ben giriştim boyama işine ama tecrübesizliğimden ve acemiliğimden dolayı
boyama işi pek başarılı gitmeyince işin ustası olan birini çağırdık ve ona
yaptırdık. Boya rengini tutturabilmek için de bayağı bir uğraştık. Beyaz boyaya
pembe renk karıştırarak uçuk bir pembe elde etmeye çalıştık ama bir türlü
istediğimiz pembeyi elde edemedik. Boya ustası da “yeter artık bi karar verin”
dercesine bakmaya başladı bize. Sonunda tutturabildik istediğimiz tonu.
Lâl’de
annesinin karnında bize katılıyordu hareketleri ile. Sanki görüyormuş gibi
tepkiler veriyordu hareket ederek. E tabii sonuçta onun odası olacak ve onun
zevkine göre yapmamız lâzım.
Artık
sadece mobilyaların gelmesi kalmıştı ki onlarda zaten 2 gün sonra tam söz
verdikleri tarihte geldi. Bembeyaz, pembe topuzlu çok şirin bebek mobilyaları.
Onları da yerleştirince Lâl’in odası tam olarak hazır oldu. Artık sadece
dolaplarının içinin yerleştirilmesi,
yatağı, yatak takımları gibi ince detaylar kalmıştı. Ama artık bunlar kadın işi
olduğundan Nursen, annem ve teyzem yapacaklardı. Babaannesi haftalar öncesinden
dolaplar için örtüler dikmişti, yatak takımları hazırlamıştı. Esas güzel olan
bir şey benim bebekliğimde kullandığım yorganı Lâl’in de kullanacak olmasıydı.
Annem senelerdir saklamış o yorganı ve üstüne bir kılıf dikmiş ve Lâl için
hazırlamıştı. Babasının 40 sene önce kullandığı yorganı artık Lâl kullanacaktı.
Doğum zamanı tam havaların soğuduğu mevsime denk geldiği için yorgan için çok
uygun zamandı.
Lâl için
bizim beğenerek aldığımız kıyafetler, tülbentler, annemin diktiği bezler,
kuzeninden ve arkadaşlarımızın çocuklarından gelen daha yepyeni kıyafetler,
eşyalar dolaplara yerleştirilmek üzere bekliyordu. Nursen, annem ve teyzem bir
gün bir araya gelip tüm eşyaları ince ince uğraşarak dolaplara yerleştirdiler.
Bayağı uğraştılar ama değdi.
Gerçi tüm
bunları yaptık ama Lâl tabii ki doğar doğmaz kendi odasını kullanmayacaktı. Ama
olsun gene de hazır olsun her şeyiyle istiyorduk. İlk etapta, en azından ilk 6
ay Lâl bizim odamızda yatacaktı. Üçümüz aynı odayı paylaşacaktık. Böyle olması
özellikle Nursen için daha sonrada benim için çok daha iyi olacaktı. Hem Lâl
devamlı kontrolümüz altında olacaktı hem de 2-3 saatte bir kalkıp meme emeceği
için Nursen'e daha kolay olacaktı.
Bizim odaya
da gerekli olan tüm ekipmanı hazırlamaya başlamıştık. Bir park yatağımız vardı.
Ona gidip hamak da denilen ek kat aldık. Park yatak derin olduğundan Lâl’i
içine bırakıp almak zor olacaktı çünkü. Ek kat sayesinde daha yüksekte kalacağı
için bu iş daha kolay olacaktı bizim için. Ek katı takıp üzerine de bebek için
uygun bir yatak koyduk. Bunların yanı sıra uyurken müzik dinlemesi için cd
çaları ve sonradan satın aldığımız minik hoparlörleri, soğuklara karşı ve
banyodan çıktıktan sonra ısınması için minik elektrikli sobasını, altını
değiştirmek için bezlerini, kremlerini, losyonunu, gece uyurken rahat nefes
alması için buhar makinasını kısaca her şeyi yerleştirdik bizim odaya. Sonuçta
birkaç ay bile olsa üçümüzün odası olacaktı. Hatta loş ışık olması için
aldığımız düşük ışık veren ampulü abajura taktık. Lâl’in park yatağı dışarıya
bakan duvara baktığı için o duvarı da ısı yalıtımını sağlaması ve dışarıdan
soğuk gelmemesi için bu amaç için üretilen bir malzeme ile kapladık.
Lâl doğup
eve geldiğinde her şey hazırdı artık. Tabii bunları öyle bir anlattım ki sanki
2-3 günde hepsini yapmışız gibi oldu. Yavaş yavaş yaptık ama doğumdan 2 gün
önce her şey hazırdı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)