Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

20 Nisan 2012 Cuma

Naçizane tüp bebek tavsiyeleri: Kontrollerin önemi


Öncelikle bebek yapmayı düşünüyorsanız ve yaşınız da 35’in üstündeyse mutlaka bir üroloğa giderek gerekli kontrollerden geçin. Hele ki alkol, sigara gibi alışkanlıklarınız varsa bu kontrolleri kesinlikle yaptırın. Bebeğiniz kesinlikle olmaz diye bir durum olmasa bile bazı eksik durumlar olabilir. Bize söylendiği gibi; 1 ay içinde de olabilir, 3 sene sonra da olabilir. Durumu öğrenip riske atmamak en iyisi. Tabii ki eşinizin de bir takım kontrollerden geçmesi çok iyi olur. Özellikle yaşı 35 ve üstüyse.

Duruma göre tüp bebek tedavisine yönelebilirsiniz. Bebek sahibi olmayı çok istiyorsanız durumu riske atmaya hiç gerek yok. Sizin sperm kalitenizde, eşinizin yumurtalarında olumsuz değişiklikler de olabilir. Doktorunuz size durumunuza göre en iyi tavsiyelerde bulunacaktır.

Kontrollerden çekinmeyin. Üroloğa muayene olmak gerçekten çekinilebilecek bir durum. Ama sonuçta o kişinin bir doktor olduğunu unutmayın ve rahat olun. Rahatsızlık verecek, utanmanızı sağlayacak muayeneler diye düşünebilirsiniz. Kesinlikle öyle değil. Tüm muayene ve tetkikler sağlığınız için çok çok önemli. Hem bebek sahibi olabilmek için gerekli şartları sağlayıp sağlamadığınızı öğreniyorsunuz hem de üroloji ile ilgili başka sağlık durumlarınızı da öğrenmiş oluyorsunuz bu sayede. Zaten belli bir yaşa geldikten sonra her erkeğin bu muayenelerden geçmesi şart. Neyin ne olduğunu bilip ona göre plan yapmakta, yaşamakta fayda var. Kontroller eşiniz içinde geçerli. Onun da bir kadın doğum uzmanına gidip muayene olup durumu öğrenmesi çok iyi olur. Sorun varsa, bu sorun iki taraftan birinde olabilir. Mutlaka erkekte veya kadında olacak diye bir şey yok. Halkımızda, özellikle kırsal kesimde yaşayan erkeklerde çocuk olmaması durumunda genelde suç direkt kadına atılır. Ama esas problem erkekte de olabilir ve bu gayet normal bir durum. Bu durum, erkekliğin ayaklar altına alınmış olması anlamına gelmiyor. Şöyle bir tabir vardır; “ceketimi atsam hamile kalır” diye. Tamam bu tip erkekler mutlaka vardır ama her erkekte de böyle olacak diye bir şart yok. Sonuçta sağlık sorunu ve halledilmeyecek diye bir durum yok. Hiç spermi olmayan erkeğin bile tıbbi müdahalelerle çocuğu olabiliyor. Bildiğim kadarı ile bu tedaviler de hiç o kadar büyütülecek tedaviler değil. Sonucunun ne kadar güzel olabileceği düşünülürse her şeye değer. Bunu, her şey yolunda gidip bebeğinizi kucağınıza aldığınızda çok daha iyi anlayacaksınız.

19 Nisan 2012 Perşembe

Naçizane tüp bebek tavsiyeleri: Neden tavsiye ediyorum?


Tüp bebek tedavimiz olumlu sonuçlandı. Bizim için mucize gibi bir olay oldu. Çünkü ilk denemede, tek yumurta ile bu başarıyı sağladık. Bu konuda tüp bebek yaptırmak isteyenlere naçizane tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Bu konuda kesinlikle uzman değilim ama yaşadıklarımdan edindiğim tecrübeler tüp bebek tedavisine devam edenlere veya tüp bebek yaptırmayı düşünenlere yardımcı olabilir diye düşünüyorum. En başta da belirttiğim gibi bunları yazmakta ki amacım hem ileride kızıma bir hatıra bırakmak hem de birilerine yardımcı olabilmek. Diğer yandan da bu süreci bir babanın gözüyle anlatabilmek.

Bu süreç içinde bir çok araştırma yaptım, okudum, dinledim. Doktor tavsiyelerini öğrenip uyguladım. Kendi yaşadıklarımdan tecrübeler edindim. Öğrendiklerimle, bu süreçten önce ve tedavi sırasında yaşadıklarımı bağdaştırdım. Birbiri ile ilişkili olumlu veya olumsuz sonuçlar çıktı. Keşke daha önceden dikkat etseydim, yapmasaydım dediğim şeyler oldu. Ama bazı durumlarda kaçınılmazdı. İş hayatı gibi. Yapmazsan olmayacak, mecburen yapılacak şeyler. Önceden yaşanılan, yapılan şeyler sperm kalitenizi olumsuz etkilemiş olabiliyor.
Tedavi sürecinde veya sonrasında da keşke şunu da yapsaymışım, daha iyi olurmuş dediğim durumlarda oldu. Bazı şeyleri de sonradan öğrendim. Ama arada boşuna yapmışım, yapmasam da olurmuş dediklerimde oldu.

İnsanoğlu teknik, bilimsel bilgilerin yanında yaşanmışlıklardan da faydalanmak ister. Hatta bu yaşanmışlıklar çok önemli hale gelebilir. Çünkü yaşanmış tecrübeler daha somut bilgiler verdiğinden bunların içinde insan kendisini bulabilir. Kendisiyle bağdaştırabilir. Bende yaşadıklarımı ve yaşarken konu ile ilgili öğrendiklerimi paylaşmak istiyorum. Bu konuda hep baba gözüyle yazdığım için tavsiyelerimi de babalara yönelik yapacağım.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Kız olursa ismi ……


Konu bir ara isim koymaya geldi. Erkek olursa adının Tan olacağını, henüz kız ismi bulamadığımızı konuştuk. Bu sırada Cem’den fikir geldi. Sanırım iki üç tane kız ismi söyledi ama içlerinden sadece bir tanesini hatırlıyorum; Lâl. Çok güzel bir isimdi. O anda Nursen’le çok hoşumuza gitti. Cem’in eşi Eda, Aydın ve Eylem’de çok güzel olduğunu söylediler. Kız olursa ismi Lâl olabilirdi. O gecenin sonunda eve gidip uyumak üzere yattığımızda karar verdik, kız olursa adı Lâl olacaktı. Erkek olursa da Tan. Nursenin de benimde çok hoşumuza gitmişti ve benimsemiştik. Belki çok erken isim koymuştuk ama olsun hazır bulmuşken karar verdik. Doğumunun üzerinden 3-5 gün geçmesine rağmen ismine karar verilemeyen bebekler var. Biz en baştan hallettik bu konuyu, rahatladık.

Burada Lâl’in anlamını anlatmak istiyorum. Lâl, aslında Arapça’dan geliyor. Anlamı; Türk Dil kurumu sözlüğüne göre “parlak kırmızı renkte, billurlaşmış, saydam bir alüminyum oksidi olan değerli bir taş ve bu taşın renginde olan kırmızı”. Birde genelde bilinen şekliyle Lal var ki bunun anlamı çok çok farklı. Farsça bir kelime ve anlamı “dili tutulmuş, konuşamaz duruma gelmiş, dilsiz” demek. Aynı zamanda isim değil sadece bir sıfat. Yani bambaşka anlamlarda iki kelime. Hala ve hâlâ gibi. Özellikle dikkat edilmesi gereken a harfinin üzerindeki inceltme işareti. Bir ara Türkçe’den bu inceltme işaretleri kaldırılmıştı ama tekrar kullanılmaya başlandı. Çünkü kelimelerin anlamlarını çok değiştiriyor. Aslında, Arapça’da yazılışı da Lâ’l şeklindedir. Ama Türkçe’de Lâl olarak yazılıyor.

İşte kızımız olursa adı bu olacaktı ve çok güzel ve zarif bir anlamı var. Tan’ın anlamı da çok çok güzel. Şahane iki isim seçtik sanırım. İkisini de çok benimsedik.

Diğer yandan soyadımız biraz uzun ve zor sayılabilecek bir soyadı; Tepiltepe. Ben hâlâ telefon işlemlerinde veya birisine adımı soyadımı Tuğkan Tepiltepe diye söylediğimde zorluklar yaşıyorum. İsmim de çok az duyulan bir isim, soyadım zaten sadece bizim ailede var ve neredeyse hiç duyulmamış. Böyle olunca çocuğumuzun isminin kısa olmasıyla rahat edebilecekti. Gerçi Lâl öyle çok kolay bir isim değil ama hiç değilse kısa. Tan Tepiltepe veya Lâl Tepiltepe. Gayet hoş duruyor.