Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

24 Mayıs 2012 Perşembe

İlk hamilelik problemleri: aş erme ve mide bulantıları


6. haftadan sonra artık Nursen’de hamilelik belirtileri başladı. Aslında daha önce olması lazımdı ama Nursen’de biraz geç  başladı. Hamileliğin en zor ve problemli dönemi bu zamanlar oldu. 26. Haftaya kadar yani 3,5 aylık olana kadar devam etti. Bu çok normal bir durum. Her hamilede 3. ay sonunda bu sıkıntılı dönem bitiyormuş. En fazla 3,5 ay olana kadar devam ediyormuş. Sonrası ise çok keyifli.

Hafiften mide bulantıları, canının yiyecek bir şeyler istemesi gibi durumlar bu zamanlarda başladı artık. Normali de bu zaten. Ama hamileliği boyunca bir iki şey dışında neredeyse hiç aşermedi. Ben hep canın ne istiyorsa söyle yaratırım sana diyordum ama öyle aman aman bir şeyler istemiyordu.

Markete alış verişe gittiğimizde özellikle şarküteri ve mandıra reyonlarında durup “Hadi bak şunlara. Canın ne istiyorsa alalım aşkım. Hamilesin sen, mutlaka canın bir şeyler istiyordur” diyordum. Ama her seferinde canının özel olarak hiçbir şey istemediğini söyleyerek oradan uzaklaştırıyordu beni. Bu durum benim içinde hayâl kırıklığı oluyordu. Çünkü şarküteri reyonu ve mandıra reyonundaki her şeye bayılıyordum ben. İçimden hepsinden birer parça alıp yemek geliyordu. Ama Nursen engelliyordu beni ki hâlâ öyle. Zaten iri yarı ve biraz fazla kiloluyum daha da kilo almamı istemiyordu. O zamanlarda Nursen’in canının istemesini bahane ederek alırız ve bende yerim diye çok hevesleniyordum ama Nursen hiçbirini istemeyince bende kös kös uzaklaşıyordum oradan. Fakat arada bir ben kaçamak yapıp gene de bir şeyler alıp yiyordum. Nursen de ilk başlarda bana eşlik edip yiyordu ama çok uzun sürmedi bu durum.

Bu sıralarda mide bulantıları da artmaya başladı Nursen’in. Gerçi o kadar çok olmuyordu ama gene de oluyordu. Özellikle bulantı sonrası çıkarma çok az oldu Nursen’de. Genelde sadece rahatsız edici bulantı şeklinde geçiyordu. Olduğunda da hiç alakasız, olmadık yerlerde baş gösteriyordu. Alış veriş esnasında koşarak dışarıya çıktığı oldu mesela. Alış verişi bitirip bende çıktığımda bir bakıyordum Nursen bir ağacın altında, eli karnında iki büklüm bir şekilde oturuyor oluyordu.

Yalnız, genelde hamilelerde bu bulantılar sabah saatlerinde olur ama Nursen’de akşam 16:00’dan sonra olmaya başlıyor ve 18:00 gibi tavan yapıyordu. Sanki bana gıcıklığına yapıyormuş gibi, tüm gün iyi iken benim işten gelme saatimde mide bulantıları, kendini kötü hissetmeler falan başlıyordu. “Hayatım senin devrelerin ters bağlanmış herhalde. Bunlar normalde sabahları olur sende akşamları oluyor. Bana mı gıcıksın?” diye dert yanıyordum artık.


İşin ilginç yanı Nursen’in yaşadıklarını bende yaşamaya başladım çok az da olsa. Nursen midem bulanıyor deyince bende etkileniyordum ve midemin bulandığını hissetmeye başlıyordum. Belki psikolojik olarak öyle hissediyordum belki de gerçekten bulanıyordu ama çok hafif de olsa bulanıyordu işte. Ben işteyken Nursen’le telefonla konuştuğumuzda eğer sıkıntılı bir durum varsa bende o sıkıntıyı yaşıyordum. Tamam Nursen kadar değil ama gene de yaşıyordum işte. Bunları tüm samimiyetimle söylüyorum ve gerçekten abartmıyorum. Dedim ya “Biz hamileyiz”.



Devam edecek...

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Kontrollerin kayıtları ve muayene günü keyfimiz


9. haftaya gelmiştik. Rutin bir muayene olacaktı. Doktor hemen ultrason odasına aldı bizi. Ultrasonda bebeğimizi gördük. Doktorun söylediği her şey çok çok güzel görünüyordu ve boyu 1,76 cm olmuştu. Normalden biraz daha büyük olduğunu söyledi doktorumuz. Ama çok sağlıklıydı. Bu sözler bize çok büyük moral veriyordu. Tabii ki görüntüden biz gene bir şey anlamıyorduk doktor bize şu kolu, şu bacağı falan dedikçe anlıyormuş gibi yapıyorduk. Bazılarını ise gerçekten fark edebiliyorduk. Artık belirginleşmeye başlamıştı bebeğimiz. En belirgin yeri ise kafasıydı. Koca kafalı bir şeydi.

Bu muayeneden itibaren ultrason görüntülerini biriktirdiğim gibi görüntüleri de cep telefonumla videoya çekmeye başladım. Bu muayenede ve bundan sonraki her muayenede bunu yaptım. Video modu ile monitördeki görüntüyü kaydediyordum. Görüntü o kadar güzel olmasa da işe yarıyor. Ne olduğunu nasıl olduğunu görebiliyorduk. Hatta sesleri de kaydettiğinden konuşmalar da var ve bu konuşmalardan o günkü muayenede ne olduğunu ileride daha iyi hatırlayacağız. Çektiğim görüntüleri bir daha ki muayeneye kadar defalarca açıp açıp seyrediyorduk Nursen ile beraber. Durup dururken “Hadi gel bebeğimizi görelim” deyip bilgisayarın başına geçiyorduk. Belli belirsiz görüntüyü inceleyip seviyorduk bebeğimizi. Hatta her seyredişimizde küçük bir ayrıntıyı daha görebiliyorduk o kargacık burgacık görüntü içinde.

Bu muayeneden sonra hastaneden çıktık ve bebeğimizi görmenin mutluluğu ve her şeyin güzel gitmesini öğrenmemizin rahatlığı ile haydi bir şeyler yapalım diye düşündük. Bir yerlere gidip bir şeyler yiyip içtik, oturduk sohbet ettik. Bu günden itibaren, her muayeneden sonra bunun âdet hâline getirdik. Bir nevî kutlama yaptık kendi aramızda. Çok çok keyifli oluyordu. Muayene günleri ben işe gitmiyordum ve rahat rahat keyfimize bakıyorduk. Hatta muayene öğlene doğru ise bir de sabah gidip dışarıda bir yerlerde kahvaltı yapıyorduk. Muayene öncesi veya sonrası hatta ikisinde birden bunu her seferinde yapmaya başladık.

Böyle kaçamak keyifler  yapmamız o günkü muayene stresini üzerimizden atıyordu. Çünkü her muayene öncesi ne göreceğiz, bebeğimizin gelişimi nasıl, her şey yolunda mı diye kendi kendimize düşünüyorduk. Hele muayeneden bir hatta birkaç gün öncesinde bebeğimizi görecek olmamızın heyecanı sarıyordu bizi.

Bebeğimiz daha Nursen’in karnındayken bile ben özlüyordum onu. Ultrasonda görmek ona özlemimi gideriyordu. Bana kalsa eve ultrason cihazı alıp her gün bakacaktım bebeğimize. Neyse ki o cihazı alacak kadar param yok. İyi ki de yok çünkü o kadar ultrasonda bakmak pek iyi değilmiş. Hem anne hem bebek için. 

22 Mayıs 2012 Salı

Hamilelikte alınması gereken vitaminler


Doktorun Nursen’e tavsiye ettiği en önemli şey ve Nursen’in de “İyi ki söylemiş. En güzel tavsiyesi bu oldu. Hâlâ kullanıyorum ve çok faydasını gördüm” dediği Omega 3 oldu. Yani balık yağı hapı. Adı direkt Omega 3. Nursen o zamanlarda başladı kullanmaya ve hâlâ emzirdiği için kullanmaya devam ediyor. Günde bir tane içiyor. Dediğine göre çok rahat kullanıyormuş ve balık yağı olmasına rağmen hiçbir rahatsızlık hissi vermiyormuş. Tabii ki bu hap bebeğimiz içinde çok faydalı olacaktı.

Doktorun bu hapı vermesinde ki amaç asalında Nursen’in ve bebeğin balığın müthiş faydasından yararlanmasını sağlamak. Balıktaki vitaminler ve fosfor hem anne hem bebek için çok çok faydalı. Sonuçta ülkemizin 3 tarafı denizlerle çevrili , çok bol ve taze balık çeşitlerimiz var ama balık tüketme alışkanlığımız çok zayıf. Bu yüzden Omega 3 kullanarak balıktan alınabilecek vitamin ve fosfor ihtiyacı karşılanabiliyordu. Tabii ki bunun yanında imkân oldukça haftada bir iki kere balık yemek de çok faydalı olacak.

Omega 3’ün yanında, içinde vücudun günlük ihtiyacı olan bir çok vitaminin bulunduğu Elevit isimli bir vitamin de verdi doktor. Nursen, bu vitamini sadece hamileliği süresince kullandı. Her gün bir tane alıyordu ve eminiz ki bu vitamininde çok faydası oldu hem Nursen’e hem bebeğe.