Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

13 Ağustos 2012 Pazartesi

‘Hamile’ Tatilimiz Bitiyor


Tatilimizin sonuna geliyorduk yavaş yavaş. Ankara’ya dönüp doğum hazırlıklarına başlayacaktık artık. Tatilin son 3 gününü İzmir’de geçirecektik. İzmir’de çok yakın olduğum, hatta kardeşim diye gördüğüm Seren’e gidecektik. Nursen’de çok seviyor Seren’i ve beraber zaman geçirmekten çok büyük keyif alıyor. Ben kardeşim gibi gördüğüm için Seren’i Nursen’in de gayr-ı resmi görümcesi oluyordu aslında. Ama onlar birbirlerine “börülcem” diyorlar. Hatta Seren’i Lâl’in halası olarak görüyorduk. Aramızda kan bağı olmasa da böyle yakın bir ilişkimiz var.

Son günlerimizde artık Güzelçamlı’da ki tanıdıklarımızla da karşılaştıkça vedalaşıyorduk. Pazar esnafı, evimizin yakınlarındaki esnaf, belediyenin çay bahçesinde çalışanlar gelecek sene bizi bebeğimizle birlikte beklediklerini söyleyip vedalaşıyorlardı. Hepsi orada olduğumuz sürede bize çok yardımcı olmuşlardı ve ilgilenmişlerdi.

İzmir’e gitmek için önce Güzelçamlı’dan dolmuşa binip Kuşadası’na gitmemiz gerekiyordu. Sonra Kuşadası Otogar’dan otobüs ile İzmir’e geçecektik. İzmir Otogar’ından da Seren gelip bizi alacaktı. Bu seyahatte en zor olanı dolmuşla Kuşadası’na gitmek olacaktı. Tabii ki zorluk Nursen açısından. Dolmaşa binmek, inmek, sıkışık koltuklar arasında oturmak hamile bir kadın için zor oluyor tabii ki.  Gerçi benim içinde biraz zor olacaktı aslında. Elimizdeki bavullardan dolayı.

Plânı programı yapıp Seren’e haber verdik biz şu gün geliyoruz diye. Seren’de işini ona göre ayarladı. Gideceğimiz günden bir gün önce İclâl Abla “Yarın ne zaman gidiyoruz?” diye sordu. Önce “Gidiyoruz” demesine anlam veremedim. “Yarın şu saatte dolmuşa bineceğiz. Sonra da Kuşadası’nda ilk İzmir otobüsüne bineceğiz” dedim. Yarım saatte bir Kuşadası’ndan İzmir’e otobüs kalkıyor o yüzden çok fazla beklemeden hemen gidebilecektik.

İclâl Abla “Yok dolmuşla gitmeyeceksiniz. Ben götüreceğim sizi. Kızı hamile haliyle dolmuşa mı bindireceğiz?” dedi. İşte gene İclâl Abla yapacağını yapmıştı. Kendisi programı yapıp bizi götürmeye karar vermiş meğerse. O yüzden “Ne zaman gidiyoruz?” diye sormuş. Sağ olsun gene yardımımıza koştu İclâl Abla.
Yola çıkacağımız gün sabah kahvaltıdan sonra aheste aheste hazırlanmaya başladık. Çok sıcaklarda yola çıkmayalım diye düşünüyorduk. Şöyle öğleden sonra gibi çıkmaya karar verdik. O yüzden de gayet yavaş şekilde hazırlanıyorduk. Öğleden sonra İclâl Abla’nın arabasına eşyalarımızı yükledik, komşularımızla vedalaştık ve yola koyulduk. Herkes bizi gelecek sene 3 kişi olarak bekliyordu. Annem de bizimle gelecekti ve hep beraber Kuşadası Otogarı’na doğru yola çıktık.

12 Ağustos 2012 Pazar

Siz Hiç LSV Dükkan Çikolatası Tattınız mı?


LSV Dükkan yani Lösev Dükkan’ında lösemili çocuklarımızın anneleri kendi elleriyle hazırladıkları organik kurabiyeler ve birbirinden renkli el emeği, göz nuru el işlerini sizlere sunuyor. LSV Dükkan bundan tam 12 sene önce LÖSEV Ankara’da, küçücük bir atölyede 5 anne ile başlayan bir çalışmayken bugün yüzlerce annenin ekmek parasını kazandığı meslek atölyeleri haline geldi. 



Beslenme ile kanser arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmek için kurulan bu minicik atölye, seneler içerisinde azim, sevgi ve inançla büyüdü. Giderek büyüyen ve insanın içini ısıtan bu başarı öyküsü, LSV Dükkan markasını yaratmaya kadar uzandı. Lösemili çocuklarımızın annelerinin umutlarını, hayallerini işlediği, sevgiyle yoğurduğu her bir LSV Dükkan ürünü sevgili çocuklarımızı hayata bağlayacak.



Tüm renkleri ve lezzetleri ile Türkiye’nin her yerinden LSV Dükkan’a www.lsvdukkan.com üzerinden ulaşabilir ve sipariş verebilirsiniz.

Lösev’i Twitter’da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

9 Ağustos 2012 Perşembe

İkinci Üç Ay Şaşkınlıkları


Daha öncede bahsetmiştim. Hamilelikte ikinci üç ay en zevkli ve eğlenceli dönem oluyor. Benim için de çok eğlenceli oldu. Hamilelikten dolayı Nursen bu zamanlarda biraz şaşkınlaşmıştı. Bu durumda da ben çok eğleniyordum. Farkında vardığında Nursen’de çok eğleniyordu aslında.

Bir gün deniz kenarında Nursen, ben ve Emel oturuyoruz. Bu sefer iğde ağacımızın altında değil kumsalda şezlongdayız. Tam karnımız acıktı bir şeyler yiyelim diye düşünürken deniz kenarında kafasında kocaman tepsiyle simitçi geçiyordu. Tam denizin kenarında suyun içinde yürüyordu. Bu sıcakta hiç değilse öyle serinliyordu tabii. Bu şekilde tüm sahili bir baştan bir başa yürüyordu.

Bizim önümüzden geçerken çağırdık. Simit tepsisini kafasından indirip almamız için bize doğru tuttu. Biz simitlerimizi aldık. Ben parayı öderken Nursen simitçiye “Hava çok sıcak. Sen bu sıcakta yürüyorsun devamlı. Niye şapka takmıyorsun?” diye sordu. Simitçi önce Nursen’in sorusunu algılamaya çalışırcasına yüzüne baktı ve “Abla, tepsi var ya işte!” dedi. E öyle tabii.. Koca tepsiyi zaten kafasında taşıyor şapkaya ne gerek var? Nursen’in ilk şaşkınlığı bu oldu ve çok güldük.

Nursen’in karnı da büyümeye devam ediyordu. Bir gün denize girerken Nursen bikinisinin sıktığını söyledi. Hiç memnun değildi bikinisinden, çok sıkıyormuş. Ama bunun Lâl’in büyümesi yüzünden olduğuna ihtimal vermedi nedense?  Lâl büyüdü, Nursen’in karnı büyüdü, bikini de doğal olarak sıkacak tabii ki. Nursen o anda hamileliğini unutup kendisine konduramadı. Bu olay uzun süre gülme konusu oldu bizim için. Hâlâ da aklımıza geldikçe gülüyoruz.

Tatilimizin son 3 gününü İzmir’de geçirdik. Bir sabah Nursen uyandığında gece hiç 
uyuyamadığını söyledi. Önce benden dolayı olduğunu düşündüm. Ama değilmiş. Sıkıntılar basmış, karnı ağrımış, rahat yatamamış. Ama dediğine göre uyuyamamasının esas sebebi sadece bunlarmış. “Uyuyamadım ama Lâl’den dolayı değil” dedi. Bahsettiği sebepler başka neden olabilirdi ki? Karnı büyüdüğünden rahat yatamamış, hamileliğinden dolayı sıkıntılar basmış ve karnı ağrımış. Ama Lâl’den dolayı değilmiş.

Aslında birkaç tane daha komik olayımız var ama bir türlü hatırlayamıyorum. Keşke not alsaydım. Nasıl olsa unutmam diye düşünüyordum ama unutuluyormuş. Aklıma geldikçe eklemeler yapacağım.