Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

15 Ağustos 2012 Çarşamba

H&M KIDS'le Bu Sonbahar Çocuklar Okula Dönüş İçin Can Atacak!


Sonbahar kapımızı çalarken okula dönüş hazırlıklarına başlamanın tam zamanı. Şimdi hem oyun, hem de eğlence için çok sevimli çocuk kıyafetlerimiz var. Bu sezon H&M KIDS ekoseleri, tüvit kumaşları ve enteresan detaylarıyla İngiltere’den ilham aldı!

Bizler H&M olarak, çocuk kıyafetlerimizde standartlarımızı yüksek tutuyoruz. H&M KIDS ürünlerinin çocukların istedikleri gibi hareket etmelerine dayanıklı olması, hem de oyun saatinin daha sakin anları için yeterince yumuşak olması gerekiyor. Kullanışlı olduğu kadar, çocuğunuzun cildine karşı nazik, çevreye karşı da duyarlı olması lazım. Bu nedenle de popüler basic ürünlerimizin çoğu organik pamuktan üretiliyor.



H&M’den çocuk kıyafeti alırken güvende hissedebilirsiniz. Ürünlerin her biri çocuklar için güvenli olduğundan emin olmak üzere bir takım testlerden geçiriliyor. Örneğin tüm dış giysilerimiz kazaları engellemek amacıyla ayrılabilir kapüşonlara ve sımsıkı tutturulmuş düğmelere sahip.



H&M KIDS’le Okula Dönüş’ü ve sonbaharın gelişini yeni bir kampanyayla kutluyoruz! 15–26 Ağustos tarihleri arasında yapacağınız her 20 TL’lik alışverişe, 27 Ağustos – 9 Eylül 2012 tarihleri arasında tüm koleksiyonlarda kullanabileceğiniz 10 TL’lik hediye kartı H&M mağazalarında sizleri bekliyor.

Hangi etkinlik için olursa olsun, yeni favorilerinizi seçmek çok kolay. H&M hem çocuklara, hem de yetişkinlere neşeli bir sonbahar diliyor!



H&M’in kampanya ve yeniliklerinden haberdar olmak için sitesini ve sosyal ağ hesaplarını takip edebilirsiniz:

http://www.hm.com/tr/
http://www.facebook.com/hm
https://twitter.com/hmturkiye
http://www.youtube.com/user/hennesandmauritz

Bir bumads advertorial içeriğidir.

13 Ağustos 2012 Pazartesi

‘Hamile’ Tatilimiz Bitiyor


Tatilimizin sonuna geliyorduk yavaş yavaş. Ankara’ya dönüp doğum hazırlıklarına başlayacaktık artık. Tatilin son 3 gününü İzmir’de geçirecektik. İzmir’de çok yakın olduğum, hatta kardeşim diye gördüğüm Seren’e gidecektik. Nursen’de çok seviyor Seren’i ve beraber zaman geçirmekten çok büyük keyif alıyor. Ben kardeşim gibi gördüğüm için Seren’i Nursen’in de gayr-ı resmi görümcesi oluyordu aslında. Ama onlar birbirlerine “börülcem” diyorlar. Hatta Seren’i Lâl’in halası olarak görüyorduk. Aramızda kan bağı olmasa da böyle yakın bir ilişkimiz var.

Son günlerimizde artık Güzelçamlı’da ki tanıdıklarımızla da karşılaştıkça vedalaşıyorduk. Pazar esnafı, evimizin yakınlarındaki esnaf, belediyenin çay bahçesinde çalışanlar gelecek sene bizi bebeğimizle birlikte beklediklerini söyleyip vedalaşıyorlardı. Hepsi orada olduğumuz sürede bize çok yardımcı olmuşlardı ve ilgilenmişlerdi.

İzmir’e gitmek için önce Güzelçamlı’dan dolmuşa binip Kuşadası’na gitmemiz gerekiyordu. Sonra Kuşadası Otogar’dan otobüs ile İzmir’e geçecektik. İzmir Otogar’ından da Seren gelip bizi alacaktı. Bu seyahatte en zor olanı dolmuşla Kuşadası’na gitmek olacaktı. Tabii ki zorluk Nursen açısından. Dolmaşa binmek, inmek, sıkışık koltuklar arasında oturmak hamile bir kadın için zor oluyor tabii ki.  Gerçi benim içinde biraz zor olacaktı aslında. Elimizdeki bavullardan dolayı.

Plânı programı yapıp Seren’e haber verdik biz şu gün geliyoruz diye. Seren’de işini ona göre ayarladı. Gideceğimiz günden bir gün önce İclâl Abla “Yarın ne zaman gidiyoruz?” diye sordu. Önce “Gidiyoruz” demesine anlam veremedim. “Yarın şu saatte dolmuşa bineceğiz. Sonra da Kuşadası’nda ilk İzmir otobüsüne bineceğiz” dedim. Yarım saatte bir Kuşadası’ndan İzmir’e otobüs kalkıyor o yüzden çok fazla beklemeden hemen gidebilecektik.

İclâl Abla “Yok dolmuşla gitmeyeceksiniz. Ben götüreceğim sizi. Kızı hamile haliyle dolmuşa mı bindireceğiz?” dedi. İşte gene İclâl Abla yapacağını yapmıştı. Kendisi programı yapıp bizi götürmeye karar vermiş meğerse. O yüzden “Ne zaman gidiyoruz?” diye sormuş. Sağ olsun gene yardımımıza koştu İclâl Abla.
Yola çıkacağımız gün sabah kahvaltıdan sonra aheste aheste hazırlanmaya başladık. Çok sıcaklarda yola çıkmayalım diye düşünüyorduk. Şöyle öğleden sonra gibi çıkmaya karar verdik. O yüzden de gayet yavaş şekilde hazırlanıyorduk. Öğleden sonra İclâl Abla’nın arabasına eşyalarımızı yükledik, komşularımızla vedalaştık ve yola koyulduk. Herkes bizi gelecek sene 3 kişi olarak bekliyordu. Annem de bizimle gelecekti ve hep beraber Kuşadası Otogarı’na doğru yola çıktık.

12 Ağustos 2012 Pazar

Siz Hiç LSV Dükkan Çikolatası Tattınız mı?


LSV Dükkan yani Lösev Dükkan’ında lösemili çocuklarımızın anneleri kendi elleriyle hazırladıkları organik kurabiyeler ve birbirinden renkli el emeği, göz nuru el işlerini sizlere sunuyor. LSV Dükkan bundan tam 12 sene önce LÖSEV Ankara’da, küçücük bir atölyede 5 anne ile başlayan bir çalışmayken bugün yüzlerce annenin ekmek parasını kazandığı meslek atölyeleri haline geldi. 



Beslenme ile kanser arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmek için kurulan bu minicik atölye, seneler içerisinde azim, sevgi ve inançla büyüdü. Giderek büyüyen ve insanın içini ısıtan bu başarı öyküsü, LSV Dükkan markasını yaratmaya kadar uzandı. Lösemili çocuklarımızın annelerinin umutlarını, hayallerini işlediği, sevgiyle yoğurduğu her bir LSV Dükkan ürünü sevgili çocuklarımızı hayata bağlayacak.



Tüm renkleri ve lezzetleri ile Türkiye’nin her yerinden LSV Dükkan’a www.lsvdukkan.com üzerinden ulaşabilir ve sipariş verebilirsiniz.

Lösev’i Twitter’da @losev1998 hesabından takip edebilir, #LosevHayatVerir hashtag’i ile  paylaşımlarınızla destekleyebilirsiniz.

Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.