Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

11 Nisan 2012 Çarşamba

Bonservisiyle embriyo transferi


Salı sabahı bayağı bir heyecanlı olarak kalktık. O büyük gün gelmişti. Nursen bugün potansiyel olarak hamile olacaktı.  Güzelce hazırlandık ve çıktık evden. Aslında “yumurtlama” işleminde de oluğu gibi ben Nursen’den daha heyecanlıydım. Nursen sakinliğini koruyordu. Sanki yumurta transferine değil marketten yumurta almaya gidiyorduk. Böyle olması daha iyi aslında. Nursen sakin, rahat, huzurluydu ve bu da işlemler açısından avantajımız olacak.

 Tabii ki annem ve teyzem de geleceklerdi. Gene bizi yalnız bırakmıyorlardı sağolsunlar. Onlarla tüp bebek merkezinde buluştuk. Gene cümbür cemaat gelen sadece biz vardık. Olsun daha iyi oluyordu. Hem bende yalnız kalmamış oluyordum. Yoksa o heyecanla ne yapacağım belli olmaz, zaman geçmez benim için.

Nursen’e daha önce transfere gelirken bol bol su içmesini söylemeyi unutmuşlar. Oraya gittiğimizde bunu öğrendik. Hemen sular geldi, Nursen bardak bardak su içip şişmeye başladı. Ama gene de yetmemiş bu içtiği sular ve transferden önce Nursen’e manuel olarak su takviyesi yapılmış. Nursen’in dediğine göre bu biraz canını da acıtmış. Keşke daha önce söyleselerdi de bizde ona göre bolca içip gelseydik. Bizde derken tabii ki ben de değil sadece Nursen.

Biraz süre geçtikten sonra hemşire gelip Nursen’e “Hadi bakalım gidiyoruz” dedi. Annem ve teyzem Nursen’le öpüşüp koklaşıp yukarı yolladı. Ben Nursen’le birlikte işlemin yapılacağı yerin kapısına kadar gittim. Sarıldım, öptüm ve içeri gönderdim. Kafam çok rahattı. Aysun Hanım ve Evrim yanındaydı. Onlara gerçekten çok güveniyorum. Onların yanında bizimle her zaman çok yakından ilgilenen hemşirelerde var. Hiç gözüm arkada değil. Onların da desteği ve verdikleri moral sayesinde hem Nursen hem ben çok rahattık.

Nursen içeride işlemde biz aşağıda bekleme salonunda heyecanla beklemeye başladık. Zaman geçmek bilmiyor. Aslında çok uzun sürmedi ama bana birkaç gün geçmiş gibi geldi. Gözüm devamlı merdivenlerde. Yukarıdan birisi inip “Bitti” diyecek diye bekliyorum. Sonunda merdivenlerde kırmızı steril kıyafetler giymiş bir çift bacak gördüm, indikçe “İşte geliyor hemşire” dedim ve fırladım. Gülerek bize gelip “Nursen Hanım çıktı. Odada istirahat ediyor” dedi. Ben merdivenleri beşer beşer çıkıp hemen yanına gittim. Yukarı çıktığımda Aysun Hanım ile karşılaştık. Yüzü gülüyordu ve mutluydu. Tedavinin başından beri, Evrim’in de yakını olduğumuzdan aramızda güzel bir samimiyet oluşmuştu. O da çok heyecanlıydı ve çok istiyordu olmasını. Hatta bir seferinde rüyasında bile görmüş. Nursen hamile kalamamış ve çok üzülüyormuş. Daha önce bahsettiğim uzun protokole geçiyormuş ve tedaviye devam ediyormuş. Derler ya; rüyaların tersi çıkarmış. Umarım bizimde öyle olacak.

Nur topu gibi embriyomuz
Bana hemen elindeki ultrason görüntüsünü gösterdi. Şu lisedeki biyoloji kitaplarında gördüğümüz gibi bölünmüş bir hücre resmiydi. Hiç bilmeden baksam o günlerdeki hiç sevmediğim biyoloji dersini hatırlayıp “Offf gene mi bu resimlerden” deyip atardım herhalde. Aysun Hanım heyecanla “Bakın Tuğkan Bey. Bu embriyonun ultrason görüntüsü. İşte bunu Nursen Hanım’a transfer ettik. Embriyo kitaplara konulacak kadar güzel ve sağlıklı. Çok çok güzel. Nursen Hanım’ın da rahmi bu embriyonun tutulması için çok sağlıklı ve iyi durumda. Çok başarılı bir transfer oldu. Her şey çok güzel gitti ve Nursen Hanım da çok iyi” dedi. İçimden “Eline sağlık Evrimcim ne güzel yapmışsın embriyoyu” diye geçirdim.  Nasıl sevindiğimi anlatamam. Aysun Hanım’dan embriyo görüntüsünü rica ettim. Saklamak istiyordum. Bebeğimizin ilk fotoğrafıydı sonuçta. Hâlâ da duruyor o görüntü “Vay bee.. O halden bu hale geldi” diyerek bir görüntüye bir kızımıza bakıp hayret ediyoruz.

Elimde embriyo görüntüsü ile birlikte koşarak Nursen’in yanına gittim. Yatakta öylece sakin sessiz yatıyordu. Yüzünde rahatlama ve mutluluk vardı. Çok güzel görünüyordu ve çok iyiydi. Gidip sarıldım, öptüm. Elimdeki görüntüyü gösterdim ve Aysun Hanım’ın dediklerini söyledim Nursen’e. Bunları duyunca daha da bir rahatladı. Artık potansiyel anneydi. Biraz sonra Evrim’de geldi yanımıza. Transferin çok başarılı geçtiğini ve her şeyin çok güzel olduğunu o da söyledi.
Transfer gerçekleştiğine göre bu tedavi ve işlemler için verdiğimiz ücret bu embriyonun bonservis ücreti oluyor bu durumda. İyi bir bonservis ücreti ile artık bebeğimiz olacaktı.
Yaklaşık bir saat kadar oda da dinlendi Nursen. Bu sırada annem ve teyzem gelip gördüler, Nursen’in ailesi aradı onlarla konuştuk. Herkes rahatlamıştı ve ayrı bir sevinç içindeydi. Nursen’in ailesi  başka şehirde olduğundan daha çok merak ediyordu. Uzakta olunca akılları bizde kalmıştı tabii. Güzel haberi alınca onlarda rahatladılar. Yanımızda olamasalar da oralardan verdikleri destek bile bize iyi geliyordu. Nursen’in kardeşi Çiğdem ve eşi de tesadüfen bu işlemler sırasında Ankara’daydı. Onlar da yanımıza geldiler. Nursen için daha da fazla moral oldu tabii.

Artık çıkıp eve gitme zamanı geldi. Nursen kalktı, yavaş yavaş giyinmesine yardım ettim ve odadan çıktık. Arabaya binip doğru eve. 

10 Nisan 2012 Salı

Nur topu gibi embriyomuz var artık


Nursen’in yumurtlamasından ve benimde malzemeyi vermemden sonra evde heyecanla embriyo transferinin yapılacağı günü beklemeye başladık. Cumartesi günü yumurtladı, salı günü de transfer işlemi gerçekleşecek. Bu süre içinde de iş tamamen Evrim’de. Biz malzemeyi ona verdik artık o da embriyo haline getirip transfere hazırlayacak. Arada Evrim’den haber geliyor. Embriyoların hazır olduğunu, büyümesini beklediğimizi haber veriyor. Her şey Evrim’in kontrolü altında. İki gün sonra çok güzel iki tane embriyo olduğunu söyledi. Bizde heyecan katsayısı daha da artmaya başladı. Bu çok güzel bir haberdi, iki tane yumurta ve ikiside embriyo oluyor. Yani iki embriyo transferi olacak. Tabii hemen arkasından aklımıza gelen “Ahaa!! İkiz olacak galiba!”

Her şey çok güzel gidiyor. Nursen’in morali çok çok iyi. Keyfini yerinde tutmak için hepimiz seferber olduk. Bir dediği iki olmuyor, çok güzel dinleniyor, rahat, çok güzel besleniyor. Yani transfere çok güzel hazırlanıyor.

Pazartesi günü Evrim aradı ve embriyolardan birinin dejenere olduğunu ve daha zayıf göründüğünü söyledi. Birçok kişi de 10’dan fazla yumurta oluyor, tedavi süresince o yumurtaların neredeyse hepsi olgunlaşıyor, içlerinden dölleyecek birçok yumurta çıkıyor ama bizim şansımıza oluşan iki yumurtadan birisi iptal olmuş. Gerçi bazılarında o kadar yumurtadan hiç birinin işe yaramadığı da oluyormuş.  Hiç önemli değil. Aysun Hanım daha önce dediği gibi “Bir yumurta olsun ama kaliteli olsun. O bize yeter”. Bizimki de aynen öyle işte. Doğal köy yumurtası gibi güzel bir tane yumurtamız var.

İş artık tek embriyoya kalmış gibiydi. O tutacak nasıl olsa. Hem Aysun Hanım’ın söylediğine göre tutmaması için hiçbir sebep de yok. Nursen’de gereken her türlü şart çok çok iyi durumda. Embriyo’nun yeri hazır ve gelmesini bekliyor. Eklemem gereken bir şey; çok sonradan, bebeğimiz doğduktan sonra öğrendik ki meğerse yumurtalardan biri zaten en başta iptal olmuş. Evrim moralimizi bozmamak için bunu söylememiş.

Embriyo olarak, laboratuvarda da olsa artık potansiyel bir bebeğimiz var. Tüp bebek olduğuna göre sanırım “tüp”de büyüyor. İşlemin adı “tüp bebek” ya hani, anca bu kısımda tanımlayabildim veya bir yere oturtabildim. Tedavinin başından beri “tüp”le ilgili hiçbir şey olmadı, peki nereden geliyor bu “tüp bebek” adı?

Biz bir heyecan bir heves var ki çok acayip. Embriyomuzu çok merak ediyoruz.  “Gidip bebeğimizi görelim. Yazıktır yalnız kalmasın oralarda tüpün içinde” diye Nursen’le şakalaşıyorduk. Şaka falan ama aslında gerçekten merak da ediyorduk. Bu şakayı Evrim’e de  yapalım diye dayanamayıp aradık “Evrim biz gelip bebeğimizi görmek istiyoruz” dedik. O da güldü bu isteğimize. Sadece gülüp geçer diye düşünüyorduk ama “E gelin görün isterseniz” dedi. Bunu hiç beklemiyorduk. Birden afalladık. Haydaaaa!! Böyle bir şansımız var. Tabii Evrim’den torpilliyiz ya ondan. “Yok yok! Biz sadece şaka yapıyorduk. Görmeyelim. Nasıl olsa senin elinde. Gözümüz arkada değil. Sağol” dedik. Görsek sanki ne olacaktı ki? Hatta sanırım anca mikroskopla görülebilecek durumda.

Tek yumurtadan tek embriyo, hem de çok güzel gelişen bir embriyo. Şansımız çok iyi gidiyordu. Her şey yolunda olunca umudumuz daha da arttı. 

9 Nisan 2012 Pazartesi

Karıcığım “yumurtladı”


Tam hatırlamıyorum ama hemen hemen 20-25 dakika sonra Aysun Hanım yanımıza geldi. İşlemin çok başarılı geçtiğini, beklediğimiz gibi 2 tane yumurta alındığını ve gayet iyi göründüklerini söyledi. Nur topu gibi iki yumurtamız olmuştu. Nursen’i hasta odasına almışlar ve ayılmak üzereymiş. Biraz beklememizi ve Nursen’in geleceğini söyledi. Dediği gibi birkaç dakika sonra Nursen aşağı indi. Biraz halsiz görünüyordu ama gene de iyiydi.

Yumurta toplama işlemi bayıltarak yapıldığı için hiç öyle arkadaşının yaşadığı ızdırabı çekmemiş. Zaten bayıltmadan yapılan yumurta toplama işlemi çok eskilerde kalmış. Artık bütün yumurta toplama işlemleri bayıltarak yapılıyormuş. Düşünsenize tavuk yumurtlarken ne biçim gıdaklar, avazı çıktığı kadar. Demek ki ne kadar acı çekiyor.  Gerçi hiç alâkası yok tabii yumurta toplama işlemiyle ama sonuçta iki durumda da yumurta çıkıyor ya hani o bakımdan aklıma geldi.  Nursen’in söylediğine göre tek ağrı, sonrasındaki 2-3 gün süren regl sanıcısı gibi bir sancıymış. Bunu da Aysun Hanım’a sorduk ve gayet normal olduğunu söyledi.

Beklerken benim gene çenem durmadı ve “Amanda benim karıcım yumurtlamış!!” dedim ve bu şakayla bayağı eğlendik. “Benim karım tavuk gibi yumurtlamış. İki tane yumurtası olmuş. Amanda aman. Gıdaklandın mı aşkım yumurtlarken? O kadar iğnelerle, ialçlarla olgunlaşsın diye uğraştık, çift sarılı olmuştur belki” diye işi artık tamamen şakaya vurduk. Stresimiz bitti ya artık işin eğlence kısmına geldik. İyi de oldu, sayemizde yanımızda heyecanla ve ne yapacağını bilemeden, stresli, sıkıntılı bekleyen 2 çiftin daha gülmesine sebep olduk. Belki onları da bu şekilde eğlendirerek biraz moral vermişizdir. Umarım öyle olmuştur da onlarda moralli ve biraz rahatlamış şekilde işleme girerler. Artık embriyo transferine kadar bu şakayı hergün birkaç kere yapıyorduk. Durumu merak ederek bizi arayan, ziyarete gelen, görüştüğümüz herkese “Nursen yumurtladı” diye durumu anlatıyorduk. Tüm çevremizde artık şaka konusu oldu bizim 2 tane yumurta. Artık Nursen embriyo transferine kadar dinlenecek.

Bu arada yeni bir bilgi daha öğrendim. Eğer anne ya da babada genetik bir rahatsızlık varsa (Akdeniz Anemisi v.b.) mevcut embriyoların genetik incelemesi yapılarak hastalık olmayan embriyo seçilip transferi yapılabiliyormuş. Burada embriyoyu çoğul olarak yazdım çünkü bu işlem en sağlıklı birkaç embriyoya uygulanıyor ve içlerinden sağlıklısı seçiliyor. Böylece anne veya babada bulunan genetik rahatsızlığın bebekde devam etmesinin önüne geçilebiliniyor. Neyse ki ne Nursen’de ne de bende böyle bir genetik rahatsızlık yoktu. Olsa da bizde zaten iki tane yumurta olduğundan ve dolayısıyla iki tane embriyo oluşabileceğinden çok  az alternatifimiz vardı.  Tabii ki bu işlemde tedavi haricinde ayrı bir maliyet gerektiriyor. Özellikle belirtmek istiyorum ki bu ve bunun gibi bilgileri sadece Aysun Hanım’dan dinlediğimiz kadarıyla veya okuduğumuz, izlediğimiz yayınlardan öğrendiğimiz kadarı ile aktarıyorum. Sonuçta herhangi bir uzmanlığım yok. Belki biraz eksik, hatalı olabilir.