Nursen’in
yumurtlamasından ve benimde malzemeyi vermemden sonra evde heyecanla embriyo
transferinin yapılacağı günü beklemeye başladık. Cumartesi günü yumurtladı,
salı günü de transfer işlemi gerçekleşecek. Bu süre içinde de iş tamamen
Evrim’de. Biz malzemeyi ona verdik artık o da embriyo haline getirip transfere
hazırlayacak. Arada Evrim’den haber geliyor. Embriyoların hazır olduğunu,
büyümesini beklediğimizi haber veriyor. Her şey Evrim’in kontrolü altında. İki gün
sonra çok güzel iki tane embriyo olduğunu söyledi. Bizde heyecan katsayısı daha
da artmaya başladı. Bu çok güzel bir haberdi, iki tane yumurta ve ikiside
embriyo oluyor. Yani iki embriyo transferi olacak. Tabii hemen arkasından
aklımıza gelen “Ahaa!! İkiz olacak galiba!”
Her şey çok
güzel gidiyor. Nursen’in morali çok çok iyi. Keyfini yerinde tutmak için
hepimiz seferber olduk. Bir dediği iki olmuyor, çok güzel dinleniyor, rahat,
çok güzel besleniyor. Yani transfere çok güzel hazırlanıyor.
Pazartesi
günü Evrim aradı ve embriyolardan birinin dejenere olduğunu ve daha zayıf göründüğünü
söyledi. Birçok kişi de 10’dan fazla yumurta oluyor, tedavi süresince o
yumurtaların neredeyse hepsi olgunlaşıyor, içlerinden dölleyecek birçok yumurta
çıkıyor ama bizim şansımıza oluşan iki yumurtadan birisi iptal olmuş. Gerçi
bazılarında o kadar yumurtadan hiç birinin işe yaramadığı da oluyormuş. Hiç önemli değil. Aysun Hanım daha önce dediği
gibi “Bir yumurta olsun ama kaliteli olsun. O bize yeter”. Bizimki de aynen
öyle işte. Doğal köy yumurtası gibi güzel bir tane yumurtamız var.
İş artık tek
embriyoya kalmış gibiydi. O tutacak nasıl olsa. Hem Aysun Hanım’ın söylediğine
göre tutmaması için hiçbir sebep de yok. Nursen’de gereken her türlü şart çok
çok iyi durumda. Embriyo’nun yeri hazır ve gelmesini bekliyor. Eklemem gereken
bir şey; çok sonradan, bebeğimiz doğduktan sonra öğrendik ki meğerse
yumurtalardan biri zaten en başta iptal olmuş. Evrim moralimizi bozmamak için
bunu söylememiş.
Embriyo
olarak, laboratuvarda da olsa artık potansiyel bir bebeğimiz var. Tüp bebek
olduğuna göre sanırım “tüp”de büyüyor. İşlemin adı “tüp bebek” ya hani, anca bu
kısımda tanımlayabildim veya bir yere oturtabildim. Tedavinin başından beri
“tüp”le ilgili hiçbir şey olmadı, peki nereden geliyor bu “tüp bebek” adı?
Biz bir
heyecan bir heves var ki çok acayip. Embriyomuzu çok merak ediyoruz. “Gidip bebeğimizi görelim. Yazıktır yalnız
kalmasın oralarda tüpün içinde” diye Nursen’le şakalaşıyorduk. Şaka falan ama
aslında gerçekten merak da ediyorduk. Bu şakayı Evrim’e de yapalım diye dayanamayıp aradık “Evrim biz
gelip bebeğimizi görmek istiyoruz” dedik. O da güldü bu isteğimize. Sadece
gülüp geçer diye düşünüyorduk ama “E gelin görün isterseniz” dedi. Bunu hiç
beklemiyorduk. Birden afalladık. Haydaaaa!! Böyle bir şansımız var. Tabii Evrim’den
torpilliyiz ya ondan. “Yok yok! Biz sadece şaka yapıyorduk. Görmeyelim. Nasıl
olsa senin elinde. Gözümüz arkada değil. Sağol” dedik. Görsek sanki ne olacaktı
ki? Hatta sanırım anca mikroskopla görülebilecek durumda.
Tek
yumurtadan tek embriyo, hem de çok güzel gelişen bir embriyo. Şansımız çok iyi
gidiyordu. Her şey yolunda olunca umudumuz daha da arttı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder