Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

6 Temmuz 2012 Cuma

Lâl’in cinsiyeti tescil edildi


Bu arada amniyosentez yaptırdığımız günden beri yaklaşık 4 hafta geçti. Sonucu alma zamanı geliyor. Merak içinde beklerken bir gün testlerin yapılığı laboratuvardan Nursen’i aradılar ve sonucu söylediler. Hiçbir sorun yokmuş, kromozomlar gayet normalmiş ve hiçbir anomali görünmüyormuş. Biz bu sonucu bekliyorduk ama kesin olarak öğrenince bir kez daha rahatladık. Özellikle Nursen bu sonuçtan sonra hamileliğini çok daha rahat ve huzurlu yaşadı.
Gerçi bekliyorduk demek yanlış olur. Herkes gibi içimizden geçen bu sonuçtu. Hiç kimse olumsuz bir sonuca göre hazırlamaz kendini tabii ki. Ama gene de aklımızın bir köşesinden teğet olarak “kötü bir sonuç olursa??” diye geçiyordu ama bunu hemen unutup güzel şeyler düşünmeye başlıyorduk.

Laboratuvardan arayan kişi Nursen’e güzel haberleri verdikten sonra e-posta adresini istedi. Sonuçları gönderecekmiş. Elimizde basılı halde de olacaktı sonuç ama tabii ki anlayabilirsek. Gene bir sürü tıbbî terimle dolu bir doküman.

Telefon görüşmesinden hemen sonra da Evrim aradı Nursen’i. O da öğrenmiş sonuçları. Ama özellikle en kritik ve laboratuvardan söylenmeyen sonucu öğrenmiş. Her şeyin çok iyi ve yolunda olduğunu söyledikten sonra cinsiyetinin kesin olarak kız olduğunu da söyledi. Lâl artık %100 kesinleşmişti. Amniyosentezi yapan doktorumuz neredeyse kesin olarak söylemişti kız olacağını ve bizde ona güvenmiştik ama laboratuvarda yapılan genetik testlerin sonucunda hiçbir alternatife ihtimal vermeden tamamen kesinleşmişti kız olacağı.

Artık hiçbir şüphe yoktu. Buna rağmen hamilelik sürecinde cinsiyetini soranlara kız dediğimiz zaman bir çok kişi “Yok yok daha belli olmaz. Değişebilir” diyordu. “Yahu amniyosentez ile genetik olarak inceledikten sonra öğrendik kız olduğunu daha ne değişecek?” diyorduk ama hâlâ “Yok yok hiç belli olmaz” diyenler oluyordu.

Bazıları da Nursen’in karnı biraz sivri olduğu için;

“Aaa bak karnın sivri bu kesin erkektir”
“Yok değil kız olacak”
“Ama hiç kız gibi görünmüyor.”
“Kesin kız. Laboratuvardan genetik olarak tescil edildi.”
“Durun bakalım daha belli olmaz!”
“Peki!”

Bu diyalogları bir çok kez yaşadık gerçekten.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Detaylı Lâl görüntüsü..


Doktorun bize verdiği bilgiler gerçekten çok ilginçti. Öncelikle her şeyin çok güzel ve yolunda olduğunu, bebeğin gelişiminin çok güzel olduğunu ve hiçbir sorun olmadığını söyledi. Bakın şu midesi, şunlar böbrekleri, elleri burada ve parmakları tas tamam, ayakları bunlar ve kocaman, parmakları tamam, kemik yapısı gayet normal, kalbi yerli yerinde ve gayet düzenli atıyor, ciğerleri çok iyi diyerek hem gösteriyor hem anlatıyordu.

Daha sonra biraz daha detaylara girerek gözünde katarakt olmadığını, sindirim sisteminin çok iyi olduğunu, kan dolaşımının normal olduğunu söyledi. Bu kısmı bizi gerçekten şaşırttı. Anne karnındaki bebeğin gözündeki kataraktın olup olmadığını bile görebiliyordu. Ciddi hastalıkların tespiti için kullanılan nükleer tıp, bir bebeğin daha doğmadan hatta henüz 20 haftalık iken herhangi bir sorununun olup olmadığını da tespit ediyor. Bu anne ve baba için gerçekten rahatlatıcı bir kontrol. En azından biz öyle hissettik. Gerçi Allah korusun herhangi bir sorun olsa ne yapardık bilmiyorum. Acaba hamileliği sonlandırmaya bile karar vermemize sebep olacak bir durum olabilir miydi? Olsa ne yapardık? Bebeği o sorunlu şekilde dünyaya getirmek hem bebek için hem bizim için nasıl bir sonuç doğururdu? Bunları düşünmek bile çok hassas ve rahatsız edici aslında. Neyse ki bizim bebeğimizde hiçbir sorun yoktu ve bunları düşünmek zorunda kalmadık. En içten şekilde dilerim ki hiçbir anne – baba adayı da  bu duruma düşmesin ve bunları düşünmek zorunda kalmasın. Çok zor ve üzüntü verici bir durum. İhtimali bile çok rahatsız edici ve üzücü.

Lâl’imizin çok iyi olduğunu, gelişiminin çok güzel gittiğini, sağlıklı olduğunu gördük. Benden ve Nursen’den mutlusu yok. Heyecanla hayatımıza girmesi için sabırsızlanıyoruz. Zaman da hızla ilerliyor. 20 hafta geçti yani 5 ay. Hamilelik süreci hafta hafta ilerliyor ve böyle hesaplanıyor, planlanıyor. Ay hesabına çevrildiğinde ise tam tutmuyor. Mesela hafta olarak 5. ay bitmiş oluyor ama ay olarak bakıldığında 5. ayın bitmesine daha birkaç gün var. Bizde kendimizi hafta hesaplamalarına alıştırdık artık.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Dişi pehlivan geliyormuş..


Muayenehaneye girdiğimizde bekleyen 2 çift daha olduğunu gördük. Bir çift ise içeride kontroldeydi. Çiftlerden birisi bu kontrole ikinci defa geliyormuş. Yanlış anlamadıysam bir şeylerde daha net şekilde emin olabilmek için. Belki de gerekiyor birden fazla bu kontrolü yaptırmak.

Ben çok heyecanlıydım. Nursen’de de heyecan fena değildi aslında. Zaten ultrasonda bebeğimizi görmek bizi özellikle beni çok heyecanlandırıyor. Amniyosentez işleminden beri yani 3 haftadır hiç görmedik bebeğimizi. Bayağı büyümüş olmalı diye düşünüyoruz.  Nursen’in karnından  da anlaşılıyor büyüdüğü. Bir de böyle çok daha ince detaylara girerek daha fazla bilgi alabilecek olmamız daha da heyecanlandırdı beni. Diğer bekleyen çiftlerden ilk kez gelen çiftte de bariz şekilde heyecan fark edilebiliyordu.

Sıra bize geldi ve içeri, ultrason cihazının bulunduğu odaya girdik. Doktorda hemen arkamızdan geldi. Çok samimi ve bize yakın davranan bir doktordu. Hemen bizi rahatlatıcı şekilde konuşmaya başladı. Bir yandanda Nursen hazırlanıyordu. Hazırlık aşamasında değişik bir durum yoktu. Hani detaylı ultrason ya belki ekstra bir hazırlık gerekebilir diye düşünüyorduk ama her şey diğer ultrason kontrolleri ile aynı. Fark sadece ultrason cihazının çok daha gelişmiş ve detaylara daha çok girebilen bir cihaz olması.

Biz oradan buradan sohbet ederken doktor görüntülemeye başlamıştı bile bebeğimizi. Ben hemen her zaman yaptığım gibi cep telefonumun kamerası ile monitördeki görüntüyü videoya çekmeye başladım. Nursen’in daha sonra anlattığına göre, görüntü almak için karın üzerinde gezdirilen aparatı diğer ultrason kontrollerinden biraz daha sert şekilde bastırmış. Tabii ki canını acıtmayacak şekilde.

Doktor çok samimi ve cana yakın şekilde hem sohbet ediyor bizimle, hem açıklamalar yapıyor hem de şakalaşıyordu. Bu bizi daha çok rahatlattı. Bir yandan da bebeğimizi görüyorduk. Gerçekten kocaman olmuş. Hatta o farkında olmasa bile göz göze bile geldik. Tesadüfen kafasını çevirdi ve Nursen’in karnında gezinen cihaza baktı. Herhalde rahatsız oldu biraz. Sonra tekrar kafasını çevirip keyfine baktı.

Organları bayağı belliydi artık. Kafası, elleri, ayakları çok net görülebiliyordu. Bir ara ekranın tamamını ayağı kapladı. Kocaman bir ayak gibi duruyordu. Gerçi doktorun dediğine göre gerçekten normalden biraz daha büyükmüş. Hatta bebeğin daha önceki doktorun da dediği gibi normalden 1 hafta ileride yani daha iri olduğunu söyledi. Doktor “Dişi pehlivan geliyor” dedi. Bende “Eh iyi bari gülleci yapalım o zaman Lâl’i” dedim.