Kahvaltı
bitti sofradan kalkıp salona geçtik. Bir şeylerle uğraşmam lazım ki zaman
geçsin ama hiçbir şeyle de uğraşamıyorum heyecandan. Kahve içiyorum, çay
içiyorum, evin içinde dolanıyorum, gazete okumaya çalışıyorum, birilerine laf
yetiştirmeye çalışıyorum ama yok, geçmiyor zaman.
Cem aradı bu
sırada. Annemde hep beraber bekliyoruz deyince o da geldi yanımıza. Eşi Eda’da
gelmek istedi ama bebekleri olduğu için gelemedi. O heyecanlı bekleyişte
Neva’yı getirmek istemediler. Eda, Neva ile kaldı ama Cem o gün haber alana kadar hep yanımızdaydı.
Cem’in gelmesi çok da iyi oldu. Beraberken çok eğleniyoruz ve geyik yapıyoruz.
O bekleme sürecide bu şekilde geçiyordu Cem’le birlikte. Hele bir de Nursen’de
katılınca geyiklere daha çok eğleniyoruz, zamanın geçmesini bekliyoruz.
Saat 12
olmak üzere. Nursen’in ve benim telefonlarımız elimizde çalsın diye bekliyoruz.
Evrim arayacak, o müthiş haberi verecek. Bir yandan da annem, teyzem, Cem
devamlı ortaya bir konu atıp kafamızı dağıtma peşindeler. Konuşuyoruz,
gülüyoruz ama ben o konuşmaların yarısını anlıyorum yarısı havada kalıyor.
Aklım devamlı telefonda ha çaldı ha çalacak diye. Saat 12.00’yi geçti, 13.00’e
yaklaşıyor ama hâlâ bir haber yok. Bir saat geçti, bir buçuk saat geçti telefon
çalmıyor. Bu sırada arayanlarla konuşmayıp haber beklediğimizi söylüyoruız ve
kapatıyoruz telefonu. Nursen’in ailesi de merak içinde arıyorlar devamlı.
Annesi ve babası, kardeşleri devamlı arıyor. Onlar da heyecanlı ve merak
içindeler. Belli ki onlarda yerlerinde duramıyorlar. Ben neredeyse kafayı
yiyeceğim.
Saat 14.00’e
yaklaşıyor ve Evrim aramıyor bir türlü. Ne yapacağımı bilemiyorum. Oturuyorum
olmuyor, kalkıyorum olmuyor. Dolapta viski vardı, dibinde iki parmak kalmış.
Alıp kafama diktim. O da işe yaramadı. En heyecanlı olan benim. Herkes beni
sakinleştirmeye çalışıyor. Arada bir telefonun çekip çekmediğini kontrol
ediyorum, gayet güzel çekiyor. “Ara hadi Evrim, ara hadi” diye söylenip
duruyorum hep. Nursen’de çok farklı değil.
Saat 14.00’ü
de geçti ve ben iyice işkillenmeye başladım. Acaba olumsuz bir sonuç var da
Evrim o yüzden mi aramıyordu? Saat 14.20 olduğunda Nursen artık son raddeye gelmiş
şekilde “Ben dayanamayacağım” diyerek tuvalete koşturdu. Yazık telefon gelir
diye tuvalete bile gitmemiş uzun süredir. Giderken telefonunu da yanına aldı
hani çalar belki diyerek.
Nursen
tuvalette biz salonda beklemeye devam ederken Cem “Galiba telefon çaldı” dedi.
“Yok yahu çalsa duyardık” dedim ama birden heyecanlandım. Sonra “Nursen fısır
fısır telefonla konuşuyor” dedi. “Hadi yaaaaa” diyerek tuvaletin kapısına
koştum. Gerçekten içeride fısıltıyla konuşuyordu. Ama sesinde bir heyecan
vardı.
“Aşkım
kiminle konuşuyorsun? Ne konuşuyorsun? Cevap versene! Ne oldu?” diyerek kapıyı
yumruklamaya başladım. Çatlayacaktım artık. O birkaç saniye geçmek bilmesi.
Sanki Nursen içeride saatlerdir telefonla konuşuyormuş gibi geldi. Birden
kapıyı açıp dışarı çıktı. Yüzünde çok güzel bir gülümsemeye “Anne
oluyoruuummm!!” dedi.
Ben o anda
ne olduğumu ne yaptığımı bilmiyordum. Nursen’e sımsıkı sarıldım ve “Seni çok
seviyorum aşkım” diyerek öpmeye başladım. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum
ama genede birkaç damla akmasına engel olamadım. Tarifi imkânsız bir mutluluktu
benim için. Nursen içinde öyle tabii ki. Annem, teyzem hep beraber birbirimize
sarılıp o anı kutladık ve birbirimizi tebrik ettik. Ben havalarda uçuyordum.
Baba oluyorum. Şahane bir duygu. Annem ağlıyordu sevinçten. Hatta inanın
bunları yazarken bile burnumun direği sızlıyor ve o anları hatırlayıp ağlamamak
için kendimi zor tutuyorum. Zaten duygusal bir adamdım ama hele ki baba olunca
iyice duygusal, keşkül gibi bir adam olup çıktım
.
Hemen
telefona sarılıp önce Nursen’in ailesini arayıp haber verdik. Onlarla da
telefonda da olsa çok duygusal anlar yaşadık. Çok mutlu olmuşlardı. Arkasından
tüm sevdiklerimizi arayıp haber verdik. En güzeli de anneannem oldu. 83
yaşında, beni o büyüttü ve torununun çocuğunu görecek. Yani nine olacak. Çok
çok sevindi ve duygulandı. Haber verdiklerimiz başkalarına haber veriyor ve
onlar bizi arıyordu. Bayağı yoğun bir telefon trafiği içine girdik ve
sevdiğimiz birçok kişiyle sevincimizi paylaştık.
Cem’le
birlikte kendimizi dışarı attık biraz rahatlamak için. Birer sigara yakıp “Ohhh
beeaa” diyerek şöyle bir nefes aldık. Cem artık işin esas şimdi başladığını,
hem çok güzel hem de çok zor günlerin bizi beklediğini anlattı.
Bu arada
Evrim’in bizi yaklaşık iki buçuk saat geç aramasının sebebi, sonuçları
getirecek kuryenin bir aksilik yüzünden geç kalmasıymış. Ama kurye yüzünden ben
fenalık geçiriyordum az kalsın. Olsun geç de olsa o güzel haber geldi ya gerisi
önemli değil.
Okurken gözlerim yaşardı... "Anne oluyorummm!" Bundan güzel haykırış var mı dünyadaki tüm olumsuzluklara...
YanıtlaSilSağol Sinemcim.. Kesinlikle yok :) Hele ki o anda babalık duygusunu yaşamak da ayrı bir heyecan :)
Sil