Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers
hamilelik problemleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hamilelik problemleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Temmuz 2012 Perşembe

Doktorumuza güvenimiz sarsılıyor


Nursen’in disk kaymasından dolayı ara sıra bel ağrısı oluyordu ama bir gün biraz şiddetlendi. Ağrı kesici veya benze bir ilaç alması iyi olacaktı. Hem ne yapmamız gerektiğini sormak için hem de hangi ilacı alabileceğimizi sormak için doktorumuzu aradık. Sabah aradık ama cevap vermedi. Denize gidip gene iğde ağacımızın altında oturduk. Orada zaman geçirirken, denize girip çıkıp, akşama kadar da aramaya devam ettik ama bir türlü cevap vermiyordu doktorumuz.

Sonunda akşam saatlerinde evde ulaştık kendisine. Ama o bize geri dönmedi biz onu aradık ve ulaştık. Gerçi o saate kadar kendi doktorumuza ulaşamayınca, kadın doğum uzmanı olan doktor arkadaşımı arayarak gerekli bilgiyi almıştık. İş işten geçmişti yani. Doktorumuz telefonunu açtığında telaşlı bir sesle acil bir durum olduğunu o yüzden cevap veremediğini söyledi. Tabii ki anlayışla karşıladık. Neyse ki bizim durumumuz çok acil değildi ve sonuçta gerekli bilgiyi edinmiştik. Durumu uzun uzun doktorumuza anlatmaya gerek duymadan kısa bir konuşmadan sonra kapattık.

Hadi ilk seferinde bunu yaşadık ve çok da önemli değildi. Birkaç gün sonra gene Nursen’de çok da acil olmayan ama merak ettiğimiz, doktorumuzu arayıp bilgi almamız gereken bir durum oldu. Açıkcası sorunun ne olduğunu ne Nursen ne de ben hatırlamıyoruz bile. O kadar önemsiz bir konu ama gene de kafamızın rahat edebilmesi için doktorumuzdan bilgi almamız gerekiyor.

Sabah çok erken olmayan bir saatte, sabah yürüyüşümüzü yaptıktan sonra evdeyken kendisine telefon ettik ama cevap vermedi veya veremedi. Hatta arayıp aramamakta tereddüt ettik. Yürüyüş yaparken karar verdik aramaya. Eve gidince ararız dedik.

Sonra kalkıp denize gittik ve her gün yaptığımız rutin günümüzü geçirmeye başladık. Gün içinde tekrar tekrar aradık ama hep aynı sonuç. Bir Nursen arıyor bir ben devamlı arıyorduk. Artık sıkılmaya başlamıştık.  Telefon çalıyor ama cevap verilmiyor.

Ertesi gün sabah aradık hâlâ cevap vermiyordu. Öğlene doğru sonunda ulaşabildik doktorumuza. Ben konuşuyordum kendisiyle. Benim aramama denk geldi cevap vermesi. Bana gayet sakin bir ses tonuyla “Aradığınızı geç gördüm. Telefon yanımda değildi. İçerideydi ve bakmadım” dedi. Hani bakamadım, acil bir durum vardı, bakacak durumda değildim, şöyle bir geçerli sebepten dolayı bakamadım falan demedi. Direkt “BAKMADIM” dedi.

Bu tavrına çok sinirlenmiştik. İlk görüşmelerimizde bize kendisini ne zaman istersek arayabileceğimizi, eğer cevap veremezse bile en kısa sürede geri döneceğini söylemişti. Ama son iki seferdir böyle olmadı. Neyse ki acil bir durumdan dolayı değil de sadece danışmak için aramıştık. Ama ya acil bir durum olsaydı ne olacaktı? Kendisine kesinlikle ulaşmamız gereken bir durum olsaydı ne olacaktı? Tamam belki arayabileceğimiz başka jinekolog arkadaşlarımız da var ama bizim kontrollerimi yapan, sürecin devamı bilen o doktor. Gerçi daha öncede bahsetmiştim her kontrole gittiğimizde elinde kayıtlar olmasına rağmen tekrar aynı şeyleri soruyordu ve aynı şeyleri konuşuyorduk. Ama sonuçta güvendiğimiz, Nursen’in hamilelik sürecini takip eden doktor O idi.

4 Temmuz 2012 Çarşamba

Detaylı Lâl görüntüsü..


Doktorun bize verdiği bilgiler gerçekten çok ilginçti. Öncelikle her şeyin çok güzel ve yolunda olduğunu, bebeğin gelişiminin çok güzel olduğunu ve hiçbir sorun olmadığını söyledi. Bakın şu midesi, şunlar böbrekleri, elleri burada ve parmakları tas tamam, ayakları bunlar ve kocaman, parmakları tamam, kemik yapısı gayet normal, kalbi yerli yerinde ve gayet düzenli atıyor, ciğerleri çok iyi diyerek hem gösteriyor hem anlatıyordu.

Daha sonra biraz daha detaylara girerek gözünde katarakt olmadığını, sindirim sisteminin çok iyi olduğunu, kan dolaşımının normal olduğunu söyledi. Bu kısmı bizi gerçekten şaşırttı. Anne karnındaki bebeğin gözündeki kataraktın olup olmadığını bile görebiliyordu. Ciddi hastalıkların tespiti için kullanılan nükleer tıp, bir bebeğin daha doğmadan hatta henüz 20 haftalık iken herhangi bir sorununun olup olmadığını da tespit ediyor. Bu anne ve baba için gerçekten rahatlatıcı bir kontrol. En azından biz öyle hissettik. Gerçi Allah korusun herhangi bir sorun olsa ne yapardık bilmiyorum. Acaba hamileliği sonlandırmaya bile karar vermemize sebep olacak bir durum olabilir miydi? Olsa ne yapardık? Bebeği o sorunlu şekilde dünyaya getirmek hem bebek için hem bizim için nasıl bir sonuç doğururdu? Bunları düşünmek bile çok hassas ve rahatsız edici aslında. Neyse ki bizim bebeğimizde hiçbir sorun yoktu ve bunları düşünmek zorunda kalmadık. En içten şekilde dilerim ki hiçbir anne – baba adayı da  bu duruma düşmesin ve bunları düşünmek zorunda kalmasın. Çok zor ve üzüntü verici bir durum. İhtimali bile çok rahatsız edici ve üzücü.

Lâl’imizin çok iyi olduğunu, gelişiminin çok güzel gittiğini, sağlıklı olduğunu gördük. Benden ve Nursen’den mutlusu yok. Heyecanla hayatımıza girmesi için sabırsızlanıyoruz. Zaman da hızla ilerliyor. 20 hafta geçti yani 5 ay. Hamilelik süreci hafta hafta ilerliyor ve böyle hesaplanıyor, planlanıyor. Ay hesabına çevrildiğinde ise tam tutmuyor. Mesela hafta olarak 5. ay bitmiş oluyor ama ay olarak bakıldığında 5. ayın bitmesine daha birkaç gün var. Bizde kendimizi hafta hesaplamalarına alıştırdık artık.

6 Haziran 2012 Çarşamba

Karıcığım; Lâl bana çektiyse ayvayı yedin..


Bu dönemler tam bahar aylarına geldiği için havalar da güzelleşmeye başlamıştı. Nursen genelde tüm gün evde kaldığından sıkılıyordu tabii. Günlerde uzadığından akşamüzerleri çıkıp dolaşmak için ideal zamanlardı. Hemen hemen her akşam işten geldiğimde Nursen’le çıkıp yürüyüş yapıyorduk. Bu yürüyüşler aynı zamanda hamileliğin daha sağlıklı geçmesi içinde çok iyi oluyor. Bazen mahallemizde yürüyüşler yapıyorduk, bazen Tunalı Hilmi Caddesi’ne gidiyorduk, bazen alış veriş merkezlerine. Aklımıza neresi eserse.

Birde bu zamanlarda Nursen artık karnı büyüdüğü için klasik hamile psiklojisine girip kendini beğenmemeye başladı. “Çok kilo alıyorum”, “Karnım büyüdü”, “Giyecek hiçbir şeyim kalmadı. Üzerime hiçbir kıyafetim olmuyor” gibi serzenişlerde başladı.  Çok normal bir durum ama bir kadın için özellik hamile bir kadın için gerçekten bu unsurlar moralinin bozulmasına sebep oluyor.

Aslında Nursen moralinin bozulmasının yanı sıra duruma pek de inanamıyordu. Garip geliyordu karnının büyümesi. Hâlâ gaz şişkinliği gibi geliyordu.  Nursen’e moral vermek, rahatlatmak ve bunun gaz olmadığının, Lâl’in büyümesi olduğuna ikna etmek için bayağı dil döküyordum. “Lâl büyüyor, tabii ki karnın büyüyecek. Hele ki bana çektiyse ayvayı yedin zaten” diyordum.

Ben 5,5 kilo doğmuşum. Tosun gibi bir bebekmişim. Şimdi de farklı sayılmam. 1,93 cm boy, 110 kiloluk bir hacmim var. Gerçekten irilik konusunda Lâl bana çekerse sanırım Nursen biraz sıkıntı çekecek. Kendinden 1 metre ilerde giden bir karnı olacak. 

4 Haziran 2012 Pazartesi

Hamile Nursen; “Köpeklerin bu kadar kokuyla yaşaması çok zor”


Salonda bulunan koltuklarımızı bir sorun yüzünden yenisi ile değiştirmiştik. Yeni ve başka bir model. Nursen bu koltukların kokusuna taktı. Koltuklar çok kokuyormuş ve durulacak gibi değilmiş. Bu yüzden salona girmek bile istemiyordu. Her gelen kişiye de koltukların kokup kokmadığını soruyordu. Tabii ki kimse durumuda bilmediğinden kokuyor demiyordu çünkü gerçekten kokmuyordu. Hani belki Nursen’in ne durumda olduğunu bilseler suyuna gitmek için kokuyor falan derlerdi. Ama Nursen’e çok kötü bir biçimde kokuyormuş.

Koltukların minderlerini kaldırıp tam 3 gün boyunca balkonda beklettik kokusu geçsin diye. Tabii ki tekrar içeri aldığımızda değişen bir durum olmadı ve kokmaya devam ediyordu. Nursen dayanamayıp arada tekrar çıkartıp havalandırıyordu ama nafile. O kokuyla yaşamaya alışması lazımdı. Benim için hava hoş tabii bana koku falan geldiği yok. Arada bana soruyordu Nursen “Hayatım koltuklar, minderler kokmuyor mu?” diye. Bende “Of gerçekten çok kötü kokuyor aşkım. Dayanılacak gibi değil” diyerek dalga geçiyordum. Kendisine bu kadar kötü kokan bir şeyin bana hiç kokmaması da çok garip geliyordu Nursen’e. Bazen bana “Köpekleri çok iyi anlıyorum. O kadar koku ile yaşanır mı yahu” diyordu.

Değiştirdiğimiz koltuklarla beraber bir de yeni lambader aldık salonun köşesine. Beraber beğendik alırken. Hatta önce Nursen mağazaya tek başına gittiğinde görüp beğenmiş, bana da fotoğrafını çekip gönderdi. Bende çok beğenince gidip aldık. Eve getirdiler, artık kullanmaya başlayacağız ama Nursen “Ben loş ışık sevmem. Loş olmasın” dedi. Lambader bu ama avize gibi ışıl ışıl olacak değil ya. Tabii ki biraz loş olacak.

Ben gittim kullanılabilecek en yüksek ışık veren tasarruflu ampulü alıp geldim. Özellikle de sarı ışık olacak. Taktım lambadere ve o akşam avizeyi kapatıp onu açarak oturduk. Daha doğrusu oturmaya çalıştık. Tam Nursen’in en şiddetli mide bulantılarından birine denk geldi o akşam. Zaten loş ışığı o kadar sevmez ve neredeyse sırf ben seviyorum diye alışmaya çalışacak. Bir de şiddetli mide bulantısı olunca loş ışığı ve lambaderi hiç sevmedi hatta nefret etti.

Bu akşamdan sonra çok nadir kullanmaya çalışsak da her seferinde midesi bulandı ve bir türlü alışamadığından kullanamadık. O zamanın üzerinden bir seneden fazla zaman geçmesine ve doğum yapmasına rağmen hâlâ kullanamıyoruz lambaderi. Ara sıra denesek bile her seferinde midesi bulanıyor Nursen’in.

24 Mayıs 2012 Perşembe

İlk hamilelik problemleri: aş erme ve mide bulantıları


6. haftadan sonra artık Nursen’de hamilelik belirtileri başladı. Aslında daha önce olması lazımdı ama Nursen’de biraz geç  başladı. Hamileliğin en zor ve problemli dönemi bu zamanlar oldu. 26. Haftaya kadar yani 3,5 aylık olana kadar devam etti. Bu çok normal bir durum. Her hamilede 3. ay sonunda bu sıkıntılı dönem bitiyormuş. En fazla 3,5 ay olana kadar devam ediyormuş. Sonrası ise çok keyifli.

Hafiften mide bulantıları, canının yiyecek bir şeyler istemesi gibi durumlar bu zamanlarda başladı artık. Normali de bu zaten. Ama hamileliği boyunca bir iki şey dışında neredeyse hiç aşermedi. Ben hep canın ne istiyorsa söyle yaratırım sana diyordum ama öyle aman aman bir şeyler istemiyordu.

Markete alış verişe gittiğimizde özellikle şarküteri ve mandıra reyonlarında durup “Hadi bak şunlara. Canın ne istiyorsa alalım aşkım. Hamilesin sen, mutlaka canın bir şeyler istiyordur” diyordum. Ama her seferinde canının özel olarak hiçbir şey istemediğini söyleyerek oradan uzaklaştırıyordu beni. Bu durum benim içinde hayâl kırıklığı oluyordu. Çünkü şarküteri reyonu ve mandıra reyonundaki her şeye bayılıyordum ben. İçimden hepsinden birer parça alıp yemek geliyordu. Ama Nursen engelliyordu beni ki hâlâ öyle. Zaten iri yarı ve biraz fazla kiloluyum daha da kilo almamı istemiyordu. O zamanlarda Nursen’in canının istemesini bahane ederek alırız ve bende yerim diye çok hevesleniyordum ama Nursen hiçbirini istemeyince bende kös kös uzaklaşıyordum oradan. Fakat arada bir ben kaçamak yapıp gene de bir şeyler alıp yiyordum. Nursen de ilk başlarda bana eşlik edip yiyordu ama çok uzun sürmedi bu durum.

Bu sıralarda mide bulantıları da artmaya başladı Nursen’in. Gerçi o kadar çok olmuyordu ama gene de oluyordu. Özellikle bulantı sonrası çıkarma çok az oldu Nursen’de. Genelde sadece rahatsız edici bulantı şeklinde geçiyordu. Olduğunda da hiç alakasız, olmadık yerlerde baş gösteriyordu. Alış veriş esnasında koşarak dışarıya çıktığı oldu mesela. Alış verişi bitirip bende çıktığımda bir bakıyordum Nursen bir ağacın altında, eli karnında iki büklüm bir şekilde oturuyor oluyordu.

Yalnız, genelde hamilelerde bu bulantılar sabah saatlerinde olur ama Nursen’de akşam 16:00’dan sonra olmaya başlıyor ve 18:00 gibi tavan yapıyordu. Sanki bana gıcıklığına yapıyormuş gibi, tüm gün iyi iken benim işten gelme saatimde mide bulantıları, kendini kötü hissetmeler falan başlıyordu. “Hayatım senin devrelerin ters bağlanmış herhalde. Bunlar normalde sabahları olur sende akşamları oluyor. Bana mı gıcıksın?” diye dert yanıyordum artık.


İşin ilginç yanı Nursen’in yaşadıklarını bende yaşamaya başladım çok az da olsa. Nursen midem bulanıyor deyince bende etkileniyordum ve midemin bulandığını hissetmeye başlıyordum. Belki psikolojik olarak öyle hissediyordum belki de gerçekten bulanıyordu ama çok hafif de olsa bulanıyordu işte. Ben işteyken Nursen’le telefonla konuştuğumuzda eğer sıkıntılı bir durum varsa bende o sıkıntıyı yaşıyordum. Tamam Nursen kadar değil ama gene de yaşıyordum işte. Bunları tüm samimiyetimle söylüyorum ve gerçekten abartmıyorum. Dedim ya “Biz hamileyiz”.



Devam edecek...