Deniz
kenarında çok fazla güneşte kalmaması gerekiyordu Nursen’in. Plajda şezlong ve
şemsiyeler vardı gerçi ve onları kullanabilirdik. Ama biz daha güzel bir yer
bulduk kendimize. Belediye’nin bir çay bahçesi vardı deniz kenarında. Orada oturmayı
tercih ettik. Özellikle saat 11 ile 16 arasındaki tehlikeli güneş ışınlarından
korunuyorduk. Sonra o çay bahçesinde bir iğde ağacı keşfettik. Hemen masayı,
sandalyeyi iğde ağacının altına kurduk. Gölge ve serin oluyordu. Çok da
keyifliydi. Ama sandalye üzerinde oturmak Nursen’i yordu. Çareyi sahilden
şezlong getirmekte bulduk. Aslında oraya şezlong vermiyorlarmış ama hamilelik
durumu olunca yardımcı oldular bize ve Nursen’in devamlı bir şezlongu oldu. O
iğde ağacının altında saatlerce oturup sohbet ettik, gazete – dergi okuduk,
kitap okuduk.
Gördük ki
böyle küçük yerlerde bu tip durumlarda insanımız çok daha duyarlı oluyor.
Ankara’da bunları göremiyorduk ve tatilden sonrada göremedik. Hiçbir yerde
kimse ricamızı kırmadı. Hamile bir insanın rahat edebilmesi için ellerinden
geleni yaptılar. Her gittiğimiz yerde rahat edeceği koltuklar veriyorlar,
pazara gittiğimizde tezgahtan ikramlar oluyor, bakkala alış verişe gittiğimizde
Nursen için bir şey alacaksak eğer yoksa bile bulup getiriyorlar, her yerde her
türlü kolaylığı sağlıyorlardı.
Bir sabah
yürüyüşümüzde yeni açılan bir kafe – pastane tarzı yerin önünden geçerken
mekanın sahibi olan bayan bizi davet edip ikramlarda bulundu. Nursen’e hamile
olduğundan dolayı çok güzel ilgi gösterdi, bizim siparişlerimizin yanı sıra
canın isteyebileceği şeyleri ikram etti, rahat oturması için en rahat koltuğu
en güzel yere getirip koydu. Böyle küçük incelikler, duyarlılıklar Nursen’in
moralinin çok daha iyi olmasını sağlıyordu.
Köy kahvesine
gittiğimizde en gölge ve güzel yerde bize masa ayarlanıyordu, hatta eğer doluysa
bile o masa oturan kişiler kendiliklerinden kalkıp başka masaya geçerek Nursen’e
yer veriyorlardı.
Yemek yerken
menüde esas sipariş edeceğimiz yemeğin haricinde eğer Nursen başka bir yemek içinde
“Acaba onu mu yesem?” dediğinde canı çekti diyerek o yemektende tadımlık ikram ediyorlardı
Nursen’e.
Bahsettiğim iğde
ağacının altında otururken tost yemek istediğimizde çalışanlar tostu Nursen’in istediği
gibi yapıyorlardı. Biraz daha fazla uğraşıyorlardı ama hamile olduğundan hiç üşenmeden
sakınmadan yapıyorlardı.
Bunları
görünce ikimizde çok şaşırıyorduk. Çünkü Ankara’da hiç yaşamadık bunları. Tabii
ki gene de tek tük olsa da yardımcı olanlar oluyordu ama bu kadar değil. Küçük
yerleşim yerlerinde, doğallığı bozulmamış insanlarımız kesinlikle çok daha
duyarlı ve yardım sever oluyorlar. İleride Ankara’da bir hamile insana ne kadar
duyarsız olunduğunda da bahsedeceğim. O zaman küçük yerleşim yerlerindeki
insanlarımızla büyük şehirlerdeki insanlarımız arasındaki farkı göreceksiniz.
Komşularımızda
aynı şekilde devamlı ilgileniyordu bizimle. Zaten evimizin bulunduğu sitede
aile gibiyiz. Günün her saati gelip ihtiyacımız olup olmadığını soruyorlardı.
Çok güzel bir yaşamdı bu ve bizi çok mutlu ediyordu. Biliyorduk ki ne zaman bir
şeye ihtiyacımız olsa gerek komşularımız, gerek çevrede bulunan esnaf, oranın
insanları yardım edeceklerdi bize.