Öne Çıkan Yayın

Tüp Babayım "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu"

Tüp Babayım  "Bir babanın gözünden tüp bebek yolculuğu" 9 Şubat'ta çıkıyor

Lilypie - Personal pictureLilypie Angel and Memorial tickers

27 Mart 2012 Salı

Sonunda Evleniyorum




Bu hikâyeyi anlatmadan önce hayatımın aşkı ile nasıl karşılaştığımı, nasıl başladığımızı, nasıl evlendiğimizi de çok detaya inmeden anlatmam gerekiyor sanırım.
Geldim 38 yaşıma ama hiç evlilik gibi bir düşüncem yok. İllâ ki evlenmeyeceğim veya evleneceğim demiyorum. Hayırlısı diyorum her seferinde. Eş, dost, tanıdık artık sıkıştırmaya da başladı “Hadi artık evlen” diye. Ama bende tık yok. Daha doğrusu evlenmek için özel bir çabam yok. Bu yaşıma kadar mutlaka evleneceğim desem nasıl olsa birisini bulur evlenirdim ama zorlamayla ne kadar sağlıklı bir evlilik olurdu? En iyisi beklemek. Gel zaman git zaman Nursen’le tanıştım. Tabii ki tesadüfen. Hani derler ya evleneceğin kişi, hayatını paylaşacağın, senin diğer yarın seni bir yerlerde bekliyor ve birgün bir şekilde karşılacaksın. Gerçekten öyleymiş meğerse.


 Hiç yeteneğim olmadığı halde tango öğrenmeye başladım. Sanki biraz zorla biraz hatır için. Çünkü 28 senelik arkadaşım hatta kardeşim Tyafun’un eşi Dilek tango eğitmeni. Beni de derslerine çağırdı ve gitmeye başladım. Ama tango ile alakam yok. Ayıptır söylemesi odun gibi adamım. 1.93 cm boy, 100 kiloluk bir adam ne kadar kıvrak olabilir tango yapmak için? Ama dersler gidiyorum ve eğleniyordum. Günlerden bir gün  gene tango dersindeyiz ve tesadüfen o gün Türkiye – İspanya milli futbol maçı var. Ders yaptığımız yer de dev ekranda maç yayınlanıyor. Zaten tangodan sıkılmışım insanlar pistte dönerlerken ben  maçı seyrediyorum. Maçın devre arasında ders bitti, sanki dersle alakam varmış gibi “Hah ders bitti ben kaçar” diyerek maçın ikinci yarısını daha keyifli izlemek üzere müdavimi olduğum meyhaneye gittim. Gitmeden önce Tayfun ve Dilek’e de söyledim. “Sen git bizde geliriz” dediler.


 Ben meyhanede oturdum, rakımı yudumlayarak maçı seyrederken Tayfun’lar geldi. Derste olan birkaç kişi daha vardı yanlarında. Ben maça konsantre şekilde “Hoşgeldiniz. Oturun, sipariş verin, ne yaparsanız yapın” deyip maçı izlemeye devam ettim. Maç bittiğinde artık sofrada ki sohbete girme zamanı geldi. Yanımda Dilek oturuyor, yanında bir bayan oturuyor ama tanımıyorum. O bayan beni birisine benzetip “Siz dart oynuyor musunuz?” diye sordu.
“Oynuyorum ama dart camiasının içinde değilim. Kendi kendime oynuyorum” diye cevap verdim.

İlk konuşmamız bu oldu ve O’nu fark ettim. Sonra tanıştık. Adı Nursen’miş. “Hmmm hoş bir bayan” diye içimden geçirdim. Hemde rakı içiyor. Tam benlik. Konuşmalar sırasında yaşını söyledi. Hemde bir kadından beklenmeyecek şekilde net ve mert şekilde. 38 yaşındaymış. Şöyle masada eğildim “Hadi yaaa 38 yaşında mısın” diye hayretle sordum. Hiç göstermiyordu. Daha genç duruyordu. Nursen’e ilgim daha da arttı. İşte bu diye düşündüm birden. Bu kadın hayatımda olmalı ve hayatımı bu kadınla paylaşmalıyım. Sonuçta evleneceğim kadınla bir meyhanede tanıştım. Hep evleneceğim kadında 3 unsurun bulunmasını isterdim. Rakı içecek, sakatat sevecek ve gece dışarı çıkıp eğlenmeyi sevecek. Nursen’le birbirimizi tanımaya başladıkça kısa süre sonra bu üç unsurunda onda bulunduğunu gördüm. Sanırım hayatımın kadınını bulmuştum. Hem de esprili ve espriden anlıyordu. Daha ne olsun? Mükemmel  gidiyor her şey. Nursen’le daha sık görüşmeye başladık, birbirimizi tanımaya başladık. Her geçen gün ne kadar doğru karar verdiğimi daha iyi görüyordum. 


Tanışmamızdan 3 hafta sonra, hatta tam tarihi ile 3 Nisan 2009’da, gene bir akşam aynı meyhanede rakımızı yudumlarken bir yandan da sohbet ediyorduk. Bana konuşmanın bir yerinde “Bu akşam bana çok iyi geldi” dedi Nursen. Bende dönüp (aslında zaten onda dönük durumdaydım) “Esas sen bana çok iyi geldin” dedim ve hayatımın dönüm noktası başladı. Nursen’le ilişkimiz, meyhanede tanışarak başladı ve meyhanede adını koyarak devam etti. Gerçi tam adını koyduk denemez sanırım çünkü Nursen’e hiç “Sevgilim olur musun?”, “Çıkalım mı?” gibi klişe ve saçma sözcüklerle teklifte bulunmadım.

İlişkimiz birbirimizi hızla tanıyarak çok güzel şekilde devam ediyordu. Bir gece saat sabaha karşı 3 sularında Nursen’i eve bıraktıktan sonra eve geldim. Annem yarı uyur yarı uyanık yatıyordu. Biraz veya birazın azcık daha üstünde alkolde var tabii ki. Annemin yanına gidip “Anne yahu.. Ben Nursen’le eveleneceğim” dedim. İlk defa böyle net ve kararlı şekilde anneme bu konu hakkında konuştum. Annem, bünyemdeki alkolüde göz önüne alara “Haa iyi. Ne güzel. Hadi yat şimdi sabah gene konuşuruz” dedi. Tamam alkol vardı ama sarhoş değildim. Sabah konuşmamızda da aynı kararımı tekrarladım hiçbir şekilde kıvırmadan. Ama annem hâlâ beni pek ciddiye almıyordu. Ama sonunda gördü ne kadar ciddi olduğumu.

Bir akşam evde Nursen’le gene esprili, geyik bir sohbet durumundayken; “Ben seninle evleneceğim. Sen ne yaparsın bilmiyorum ama ben senin evleneceğim haberin olsun” dedim. Pek ciddiye almamış gibiydi. “Sen şimdi bana evlenme mi teklif ediyorsun?” dedi. “Bu şekilde evlenme teklif edecek kadar hıyar değilim herhalde. Sadece haber veriyorum sende ona göre davran” dedim.


Yaz tatili planları yaptık ve ben yaz tatilinde evlenme teklif etme planları da yaptım aynı zamanda. Gittim yüzük aldım, ince detaylara girerek planlar yaptım ama bir yandan da Nursen’e çaktırmamaya çalışıyorum. Tatilde bizim yazlığa gideceğiz ve Nursen’i annemle tanıştıracağım. İş ciddiye bindi ya artık annemle tanışması lazım. Annem de çok şaşırdı bu duruma çünkü ilk kez böyle bir şey yapıyordum. Sonunda gittik yazlığa, annemle tanıştı ve planımı uygulama zamanı geldi. Tarih 18 Ağustos 2009, günlerden Çarşamba. Şarabımızı aldık, deniz kenarına gittik ve güneşin batışını seyretmeye hazırlandık. Çok keyifliydik. Güneş yavaş yavaş batarken bir yandan da sohbet ediyoruz. Bir anda laf döndü dolaştı ilişkimize geldi ve aniden cebimdeki yüzük kutusunu çıkartıp çaktırmadan açtım ve Nursen’e uzatarak “O zaman benimle evlenir misin?” dedim. Küçük bir detay; yüzüğün kutusunu açmayı becermiştim ama ters tutuyormuşum meğerse. Nursen’in hiç beklemediği bir an olmuştu. Evlilik teklif edeceğimi bekliyormuş ama o anda değil. Sanırım o şok ve şaşkınlıkla “Tabii ki evet” diye cevap verdi. Normal bir zamanda olsa ne derdi bilmiyorum? Herhalde gene kabul ederdi ama!
Güneş battıktan sonra siteye döndüğümüzde sevgili komşularımızın sürprizi ile karşılaştık. Bize parti hazırlamışlar. Nursen haricinde herkesin evlenme teklif edeceğimden haberi vardı tabii ki. Ama bu partiden benim bile haberim yoktu. Bahçede çimlerin üzerinde sevdiğimiz komşularımızla müthiş bir parti ile evlilik kararımızı kutladık. Muhteşem bir geceydi. İlk kez o akşam Nursen’in anne ve babasıyla konuştum müstakbel damat olarak. Ama heyecandan ne konuştuğumu bilmiyorum.

Bana kalsa Haziran gibi evlenelim diyordum. Anca işler yetişir diye. Ama Nursen okulların sömestr tatilinde evlenelim dedi. Hatta hemen takvime bakıp tarihi bile belirledik. 30 Ocak 2010. Süper bir tarih. 21 Ekim 2009’da isteme ve nişan oldu. 30 Ocak 2010’da da muhteşem bir nikah ve sonrasında müthiş bir eğlence ile evlendik. Bu arada 21 Ekim aynı zamanda Nursen’in de doğum günü. İki özel günümüzü beraber kutluyoruz artık.

Evliliğimizin üzerinden 10 ay geçti. Çocuk istiyorduk ama hayırlısı diyorduk hep. Olursa olur, olmazsa bakarız duruma, olana kadar da hayatımızı yaşarız, dur bakalım ne olacak diyorduk. Çok rahattık bu konuda. Ailelerimiz aslında bizden bir torun sahibi olmayı çok çok istiyorlardı ama bize öyle aman aman hatta neredeyse hiç baskıları olmadı. Arada bir olsa ne güzel olur türünden içlerinden geçeni söylüyorlardı. Nursen’in anne – babasının 3 tane torunu var, bir tanede bizden bekliyorlardı tabii ki. Ama benim annemin tek çocuğu benim ve ne kadar çok istediği, heveslendiğini belli etmemeye çalışsa da içi içine sığmıyordu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder