Bu arada 26.
haftaya gelen kadar bu tost kürü ile kilo bile verdi Nursen. Bu kilo verme
hamileliğin sonraki aşamaları yani daha çok kilo alacağı zamanlar için iyi oldu
denilebilir aslında. O zaman alacağı kilolar tolare edilebilecekti. Çünkü kilo
çok önemli hamilelikte. Mümkün olan en az kilo ile hamileliği bitirmek anne
sağlığı için çok önemli. Kilo ne kadar az olursa hamilelik daha kolay geçiyor
ve anne daha sağlıklı oluyor.
Son haftalardaki sıkıntıların çoğu hep olması
gerekenden fazla kilolar sebebiyle oluyor. Bel ağrıları, bacak ağrıları, şeker
rahatsızlığı, nefes alma güçlüğü gibi problemler hep fazla kilolar yüzünden.
Tabii ki hamile iken kilo almamak için rejim yapılmasını kesinlikle önermiyorum
ama yeme içme işini de abartmamak gerektiğini söylemek istiyorum. Aşerme
durumu, canının bir şeyi çok istemesi gibi durumlar olacak ve bundan daha doğal
bir şey yok ama aman bu zamanlarda yemeyi abartmayın ve çok kilo almaktan
kaçının.
Hazır yeme
içme konusu devam ediyorken Nursen’in bu zamanlardaki en büyük takıntısından
bahsetmek istiyorum. Nisan sonu Mayıs başı bir dönemde olduğumuzdan tam bu
zamanlarda çağla çıkmıştı ve erik de yavaş yavaş geliyordu. Nursen önce çağla
yemeye bayağı bir taktı. Her gün en yarım kilo çağla alıyordum eve veya kendisi
bakkaldan sipariş ediyordu. Sonra tuza batıra batıra bayağı bir miktar yiyordu.
Erik çıkınca çağla zamanı bitmiş olduğu için bu seferde eriğe taktı ve gene
aynı çağla gibi günde neredeyse yarım kilo kadar yemeye başladı. Hamilelik eriksiz
olmaz tabii ki. Hamilelikte âdetdir erik olmadan olmaz. Erik yemeden geçen bir hamilelik
limonsuz salataya benzer. Bunları
kesinlikle aşerdiği için değil mide bulantısını bastırdığı için yediğini
söylüyordu. Tabii bu lafı da ben yersem artık. Bayağı aşeriyordu işte.
Bakkaldan
telefonla bir şey sipariş ettiğimizde veya gidip alış veriş yaptığımızda artık
oradaki çocuklar biz sormadan “Abi erik almayacak mısın?” diye soruyorlardı.
Onlar bile alıştı her gün çağla veya erik almamıza.
Nursen ile
birlikte bakkala gittiğimizde çok güzel oluyordu. Nursen’i manav tezgahının
önüne bırakıp “Saldır hayatım istediğine” deyip ben alış veriş yapıyordum.
Nursen her tezgahtan birer ikişer meyve yiyip karnını doyuruyordu hem de
nefsini köreltiyordu. Bakkaldaki çocuklarda tanıdık olduğundan sağ olsunlar hoş
görüyorlardı. Nursen’in yemediklerini de onlar ikram ediyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder